Ceset yok Çeviri Fransızca
404 parallel translation
Ortada ceset yok, demek ki cinayet de değil.
Pas de cadavre, donc ce n'est pas un meurtre.
Ceset yok, kalıntı yok.
Je ne vois ni cadavres ni ruines.
Ortada ceset yok, kan yok...
Il n'y a pas de corps, pas de sang...
Ceset yok, kamyon yok, kutular yok ve sikkeler yok.
ni hommes, ni camion, ni pièces.
Ceset yok. Kanıt yok.
Il n'y a ni cadavre ni preuve.
Ceset yok, giysi yok, yüzük yok, bir şey yok!
Il n'y a ni cadavre, ni vêtements, ni bague. Rien.
İçinde ceset yok.
Mais sans corps.
Henüz elimizde ceset yok.
II n'y a pas encore de victimes!
Elimizde ceset yok, boğuşma izi yok.
- Nous n'avons pas de mort, et il n'y a aucune trace de violence.
- Bir cinayet yok ki, çünkü ceset yok.
- Pas de meurtre, Il n'y a pas de corps.
Ve hiç ceset yok.
Et il n'y a pas de corps.
Kamyonu bulduk ama ceset yok. Tekrar ediyorum.
Le camion est là mais on n'a pas trouvé le cadavre
Burada ceset yok. Her yer yanıyor.
Le camion a cramé
Ceset yok olmuş!
Le corps a disparu!
- Bu da ne demek? - Ceset yok.
- Que voulez-vous dire?
Ceset yok, polis yok, gürültü yok.
Pas de corps, pas de flics, pas de bruit.
- Ceset yok.
C'est vous? Y a pas de corps!
Ceset yok. - Bölgeyi arayın. Her santimini.
- Fouillez la zone au peigne fin.
Elinizde ceset yok!
Vous n'avez pas de macchabée.
Öncelikle, ortada ceset yok.
En premier lieu, il y a pas de corps.
Belki de bizi deli sandılar. Ceset yok...
Ils ont dû croire qu'on leur faisait une blague.
Etrafta ceset yok ve tüm evraklar gerçek.
Il n'y a pas de cadavres pour prouver quoi que ce soit. Toutes les formalités sont nettes.
Elimizde ceset yoksa olay da yok.
Tant qu'on n'a pas de corps, on n'a rien contre lui.
Hey, burada beş ceset yok muydu?
Hé, il n'y avait pas 5 cadavres?
Neyse Tanriya sükür, bu kez ceset yok.
Pas de cadavres ici, Dieu merci.
- Benim arkadaşım. - Kim olduğunun önemi yok, o bir ceset.
C'est un cadavre, ami ou pas.
.. iki saniye sonra yerde iki ceset ve aralarında o yok! Berlin ve San Francisco arasındaki en iyi adam.
Il était là, les mains en l'air, dos au mur, des millions de flics autour, deux secondes plus tard, il y avait trois cadavres, mais pas lui!
Ceset getirildiğinde Ben buradaydı. Ama gidip kontrol edebilirim. - Cesedi yok ettim.
Vous le savez, je n'ai pas encore vu le corps.
Ama ortada ceset falan yok.
Et pas de cadavre. - Allo, joe.
Elimizde bir ceset var... ama cesedi bulacak kimse yok.
Nous voilà avec un cadavre et personne pour le découvrir.
Buna hiç şüphe yok, fevkalade bollukla beraber,... Almanya'nın o günlerde olağandışı bir ceset kıtlığı yaşadığı söylenebilir.
On observe, dans l'Allemagne de l'époque, à la fois une abondance exceptionnelle, et une pénurie curieuse de cadavres.
Mahkememe ceset atıp "Başka sorum yok" diyemezsiniz.
Vous ne pouvez pas déposer un cadavre dans mon tribunal ainsi.
Daha yeni bir ceset kaybettiniz. Alaycı örnekler vermeniz için bir sebep yok.
Vous ne pouvez guère vous permettre de plaisanter.
Doğal afet izi yok, ama çok sayıda gömülmemiş ceset mevcut.
Aucune trace d'une catastrophe naturelle, et pourtant, je note de nombreux cadavres à l'air.
Ama elinde bir olay yok. Hatta bir ceset bile yok.
Mais il n'y a pas d'inculpation possible.
Ceset yok.
- Pas de corps.
Limanda ceset bulunmasında hiçbir anormallik yok.
Rien d'exceptionnel.
Mükemmel bir solex'e sahip olmak yerine elimizde işe yaramayan ceset var ve hiç ipucu yok.
Au lieu de récupérer la photopile, nous finissons avec un cadavre inutile et aucune piste.
Ceset yok olacak mı?
Tu es sûr?
- O zaman kayıp ceset falan yok.
- Alors, il n'y a pas de corps disparu. Si, il y en a un!
Hiç çürümüş ceset göresim yok.
Vous ne voulez pas voir un cadavre qui pourrit.
Gösterecek hiçbir şeyim yok, ortada ceset bile yok. Sadece kül ve araba kalıntıları.
Dans ce que j'ai, rien n'indique qu'il y avait un corps.
- Burda ceset falan yok.
- Il n'y a aucun cadavre ici.
Ortada bir ceset bile yok.
Il n'y a pas de corps.
Uyduruk haber yok..... ama ortaya birkaç ceset çıkmaya başladı.
Il y a pas de chien écrasé ici! Non, mais il commence à y avoir quelques cadavres.
Buraya iki ceset gömmüş ve sizin haberiniz yok, ha?
On enterre deux cadavres ici sans que vous le sachiez?
Yok, ama yeni bir ceset bulduk.
Non, mais on a trouvé un corps près du ruisseau de la casse.
Bacakları olmayan bir ceset getirilmiş, hiçbir belgesi yok.
On a amene un type, les jambes coupees a l'hopital Praga.
Ceset falan yok ortada.
Il n'y a pas de corps.
Ceset olmak için acelem yok ama yaşamlarımızı feda etmem gerekiyor. Çünkü gezegenin kaderi Amerikalıların ne yapacağına bağlı.
Peu m'importe de devenir un cadavre, nous sacrifions nos vies parce que le sort de la planète dépend de ce que font les américains.
Ceset yok.
On n'a pas de corps.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65