Gitme Çeviri Fransızca
11,076 parallel translation
Evime gitme hayalim de.
Comme mon rêve de rentrer chez moi.
Tamam, etmem. Gitme vakti.
D'accord.
Sizin Dr. Foley'e gitme nedeniniz neydi? Onu Dr. Foley'e göndermek... yapabileceğiniz en iyi şeydi..
Était-ce pour cela que vous l'avez envoyé voir Dr. Foley? L'envoyer voir Dr Foley est la meilleure chose que vous pouviez faire pour lui.
O yüzden çok üzerine gitme.
Vas-y mollo.
Gitme vakti.
Il est temps d'y aller.
Sanırım gitme vaktiniz geldi.
Je pense qu'il est temps de partir.
Emma, lütfen tekrar çekip gitme.
S'il te plait, Emma, ne pars pas encore une fois.
Gitme vakti.
C'est le moment d'y aller.
Burada kal, bir yere gitme.
Reste ici. Ne va nulle part.
Gitme, gidemezsin!
Ne sors pas. Tu ne peux pas sortir.
Gitme!
Non!
- Sakın bir daha oraya gitme.
N'y retourne jamais.
Spencer, lütfen gitme.
Spencer, s'il te plait, n'y vas pas.
Tamam, evlat, artık gitme zamanı.
Ok fils je pense que c'est l'heure d'y aller.
Gitme o güzel geceye kibarlıkla.
"Ne t'avances pas en douceur dans la nuit".
- Sorun değil, muhtemelen gitme vaktim geldi.
Ce n'est rien. Il est temps que je raccroche.
Eve gitme zamanı.
C'est l'heure de rentrer à la maison.
Ve sakın başka bir yere gitme.
Ne t'égare pas en route, d'accord?
Lütfen gitme.
S'il te plaît ne pars pas.
Lütfen, gitme!
S'il te plaît ne pars pas.
Gitme.
Ne pars pas.
Eğer gitme konusunda rahat değilsen sorun değil.
Si vous n'aimez pas partir en avion, alors tout va bien.
Lütfen, gitme.
N'y va pas.
Gitme.
Reste.
Gitme lütfen. Hayır.
Ne pars pas, s'il te plait.
Bu küçük kasaba ortamı Jeremy Gilbert gibi yaratıcı biri için yeterli değil. Kendisinin Mystic Falls'dan çekip gitme vaktinin geldiğini düşünüyorsun.
L'atmosphère de cette petite ville n'entretient pas un esprit créatif comme Jeremy et votre opinion est qu'il est grand temps pour lui de partir de Mystic Falls.
Buradan defolup gitme vaktin geldi.
Il est temps de dégager d'ici.
Eve gitme zamanın geldi.
Il est temps de rentrer à la maison.
Kuzey ormanına gitme niyetim var.
J'ai l'intention d'aller dans les bois au nord.
Biliyorum, söylemesi kolay ama... Ama ciddiyim, bugün işe gitme.
Je sais, plus facile à dire qu'à faire, mais sérieusement, ne va pas au travail.
- Hayır. Gitme.
Et bien, n'y vas pas.
Sanırım bizim için gitme vakti.
Je crois qu'il est temps pour nous de partir.
Gitme zamanın geldi.
Il est temps que tu t'en ailles.
Üniversiteye gitme derdin bile yok.
Tu n'as même pas besoin de t'inquiéter pour la fac.
Marianne gibi yürüyüp gitme.
Ne t'enfuis pas... comme Marianne.
Gitme zamanı.
Il est temps d'y aller.
Ben de "hayır, gitme" dedim.
Et moi : "Non, reste."
Bir yere gitme.
Ne... ne va nulle part.
Gitme vakti geldi, onun buradan gitmesi gerek.
C'est l'heure d'y aller, il faut qu'elle parte.
Gitme zamanım geldi.
Temps pour moi aller.
Siz Afrika'ya gitme niyetindesiniz.
Vous avez tous vu l'Afrique.
Buz Festivaline gitme, bizimle gel!
Oubliez le festival de glace ; venez avec nous!
Yanına gitme.
Ne t'en approche pas.
Çok eğlendik ama artık gitme zamanı.
Ce fut un plaisir, mais c'est fini.
Gitme zamanı.
C'est l'heure de partir.
Gitme zamanı.
Il est temps de partir.
Gitme zamanı gelmişti.
Je devais partir.
Gitme Shari!
Attends!
Gitme!
Ne pars pas!
David, gitme.
- Quoi?
Gitme vakti.
Le temps d'aller.
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitmelisin 203
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmem gerekiyor 305
gitmek 43
gitmelisin 203
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmem gerekiyor 305
gitmedi 39
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102
gitmek ister misin 53
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102
gitmek ister misin 53