English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ G ] / Gitmem

Gitmem Çeviri Fransızca

19,071 parallel translation
- Zamanım yok. Tuvaletten mutfağa yoluma bir şey çıkmadan gitmem gerek.
Tu sais quand tu dois aller directement de la salle de bain à la cuisine.
- Benim gitmem gerek.
Je dois y aller. - Allo?
- Tamam. Gitmem gerek. Unutma sen çöpten bir insansın ve Amerika'dan nefret ediyorsun.
Rappelle-toi juste que tu ne vaux rien et que tu détestes l'Amérique.
Gitmem gerek.
Je dois partir.
- Gitmem gerek.
- Je dois y aller.
Cidden, gitmem gerek.
Sérieux, je dois filer.
Eve gitmem gerek.
Je dois rentrer chez moi.
Ama Senatodaki hiç kimse, hangi cehenneme gitmem gerektiğini söylemedi.
Quelqu'un, au Sénat, peut me dire où je dois aller?
Angela Wright... - Bu benim, gitmem gerek.
Angela Wright...
Gitmem lazım.
Je dois y aller.
Centilmen adamsın, gitmem gerekiyor ama dinliyorsun...
Messieurs, je dois vous laisser.
Arkadaşlarımı gördüm de... gitmem lazım, ağırdan al.
J'ai vu mes amis, alors... Je dois y aller, mais vas-y doucement.
Oraya hayatta gitmem.
Je n'ai jamais voulu aller là-bas.
Gitmem lazım.
Je dois me sauver.
Gitmem gerek.
Je dois partir!
İşe gitmem lazım.
Je dois aller bosser.
- Tommy'nin yanına gitmem lazım.
- Il faut que j'aille m'occuper de Tommy.
Üzgünüm ama eve gitmem gerek.
Désolée.
Savaş oyunu oynamak istediğini biliyorum ama bu ruh hastalarıyla bir yere gitmem.
Tu veux jouer à la guerre, mais je suivrai pas ces psychopathes.
Her halükarda Bliss House'a gitmem gerek.
Je dois retourner à Bliss House.
Sakin ol. - Bakıni gerçekten.. gitmem...
- Je dois vraiment...
Bir gün bir atletizm yarışması için okula gitmem gerekiyordu.
Un jour, je devais aller à l'école pour disputer une course.
Gitmem gerek. Gerçekten işe geç kaldım.
Je suis en retard pour le travail.
Markete gitmem gerekiyor ve sonra eve gidip oğlumun amster kafesini temizlemem gerekiyor çünkü unuttuğum zaman çok kızıyor.
Je dois aller à l'épicerie et nettoyer la cage du hamster de mon fils parce qu'il se fâche quand j'oublie.
Süpermarkete gitmem gerekiyor.
- Je dois aller à l'épicerie.
- Bu partiye gitmem gerekiyor.
Je veux y aller. Quoi?
Hiç kalkasım yok ama gitmem gerek artık.
Désolée de briser l'ambiance mais je dois partir.
Peki gitmem gerek.
Je dois y aller.
Bir daha o kibirli 99 sent dükkanına gitmem.
Je ne retournerai plus chez les snobs de Tout à 99 cents.
Kimmy, işe gitmem gerek.
Kimmy, je dois aller bosser.
Buradan gitmem gerek.
Je dois partir d'ici.
Benim de kliniğe gitmem gerek.
Il faut que j'aille à la clinique.
Oğlumun resitaline gitmem gerekiyor.
Je dois aller au récital de mon fils.
Gitmem gerek.
Je dois y aller.
Dişçiye gitmem gerek.
Il faut que j'aille chez le dentiste.
O yüzden gece gitmem gerekecek.
Je vais devoir y aller ce soir.
Ben... Sanırım eve gitmem gerek.
On devrait rentrer chez nous.
Hayır, işe gitmem lazım
Non il faut que j'aille au travail.
İşe gitmem lazım
Je dois y aller.
İşe gitmem gerekiyor!
Il faut que j'y aille!
İşe gitmem gerek!
Il faut que j'aille travailler!
Şimdi gitmem lazım, seninle sonra konuşurum
Il faut que j'y aille... On se reparlera plus tard.
Her neyse, gitmem gerek.
Bref, je vais devoir partir.
Buradan gitmem lazım.
Je dois prendre la route.
Benim balık haline gitmem lazım.
Super.
- Başka sefere. Gitmem gerekiyor, izninle.
Peut-être une autre fois, je dois y aller, désolé.
Yok, bara gitmem lazım yani.
Je dois aller au bar.
- Evet, bir yere gitmem gerekiyordu.
J'ai dû aller quelque part.
Gitmem lazım...
- J'ai le temps?
Hâlâ sinyal yok. Gitmem lazım.
Aucun réseau.
- Benim gitmem gerek.
- Je dois y aller.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]