Hiç şansımız yok Çeviri Fransızca
194 parallel translation
Hiç şansımız yok.
On n'a aucun élément.
Hiç şansımız yok.
On n'a aucune chance.
Hiç şansımız yok.
On ne s'en sortira pas.
Hiç şansımız yok. Bizi bekletiyorlar.
Ils nous gardent pour demain.
Frank'ı affettirmek için hiç şansımız yok.
Nous n'avons aucune chance d'obtenir un sursis pour Frank.
- Hiç şansımız yok mu?
- Aucune chance? - Non.
Hiç şansımız yok. Hoşça kalın dostlar.
N'insistez pas, adieu les amis!
Hiç şansımız yok!
Tu parles.
Hiç şansımız yok.
On n'a pas une chance.
Hiç şansımız yok, efendim. Hasar çok büyük. Denemeye devam.
La radio ne fonctionne plus.
- Hiç şansımız yok baba. - Kapa çeneni!
On n'a pas une chance!
Onlara karşı hiç şansımız yok!
Nous n'avons aucune chance.
- Hiç şansımız yok.
- Aucune chance.
Hiç şansımız yok.
Très mal.
- Ama mahkûmlar olmadan hiç şansımız yok.
Mais sans ces prisonniers on n'a aucune chance.
Terry, girmek için hiç şansımız yok mu?
Est-il possible d'en sortir?
Hayatımda bu kadar silah görmedim. Hiç şansımız yok.
T'as aucune chance.
Mahkumiyetle ilgili hiç şansımız yok.
On n'arrivera pas à le faire condamner.
Onunla karşılaşsak ona karşı hiç şansımız yok.
Le combat est trop inégal.
Hiç şansımız yok, efendim.
Aucune chance.
Hiç şansımız yok.
Nous n'avons aucune chance.
- O zaman hiç şansımız yok mu?
Plus aucune chance?
Her zaman iki-üç tanesi orada olur. Hiç şansımız yok.
Il y en a toujours 40 ou 60 là-dedans, on n'a aucune chance.
- Hiç şansımız yok, unutun bunu. Hemen gidelim.
Partons d'ici.
Bu konuyu daha önce onunla konuştum. Hiç şansımız yok. - Bunu bilmiyordum.
Je me serais battu avec lui et ça m'aurait plu, mais on n'a pas une chance.
- Zaten hiç şansımız yok ki.
- On n'a aucune chance, de toute façon.
Lanet olsun hiç şansımız yok. Köpeği şimdi döndü.
oh bordel t'as pas de chance, le chien est rentré, il doit pas être loin.
Hiç şansımız yok.
Regarde! Pas de chance.
Hiç şansımız yok.
J'ai essayé.
- Hiç şansımız yok.
- Nous sommes des soldats.
Uygarlıktan binlerce kilometre uzaktayız. Buradan sağ kurtulma şansımız hiç yok.
Nous sommes loin de toute civilisation, sans aucune chance de nous en sortir vivants.
Bizim yardımımız olmadan, hiç şansı yok.
Sans notre aide, il n'a aucune chance.
Hiç şansımız yok.
II n'y a aucun espoir.
Ve o olmadan, hiç kanıtımız yok.
Et sans elle, il n'y a pas de preuve.
Kız benden uzun ve büyük, onunla hiç bir şansım yok.
Elle est plus grande que moi. Elle est méchante. Je ne fais pas le poids.
Çok şanslıyız sevgilim birbirimize sahibiz ve başka hiç kimseye ihtiyacımız yok.
Quelle chance nous avons... de nous suffire l'un à l'autre, sans nul besoin d'autrui!
Hiç bir şansımız yok.
On ne peut rien faire!
Sarıldınız. Hiç şansınız yok.Anladın mı?
Tu es sous le feu des mitraillettes, tu as aucune chance.
Hiç bir şansımız yok. Hiç bir şans.
Tout est foutu.
Londra sokaklarında geziniriz ne bulacağımız hiç belli olmaz... daha ceplerine girmediğimiz o kadar çok insan var ki... olduğu gibi kabul ederseniz hayat güzeldir... bırakın mum dibine kadar yansın hayat güzeldir... bazen gözünüze bir yumruk da yiyebilirsiniz... onu kapatır, ötekine de yumruk yersiniz ama asla ağlamazsınız... şalımız yok, tüylerimiz yok gösterişli kürklerimiz yok... zaten dışarıdaki hava da bu elbiselere uygun değil...
On bat le pavé de Londres Sans savoir ce qu'on trouvera Il y a les poches ouvertes Sur le derrière des passants Si on veut bien prendre ce qui vient
Hiç şansımız yok.
Aucune chance.
Hiç bir şansımız yok.
- Faut l'appeler.
Bunlar daha hiç denenmedi ve iniş hızımız yüksek olacak. Ama başka şansımız yok.
C'est expérimental, on descendra à toute vitesse mais c'est ça ou rien.
Başka şanşımız yok, Peggy, ve hiç değilse hapisten iyidir.
On n'a pas le choix. C'est mieux que la prison.
İşte bu Brummer'in yeğenimden bir de çocuğu olmuş ve hiç şüphe yok ki yeğenim naçizane benden laf arasında bahsetmiş olmasına rağmen kız üzerinde o kadar büyük etki bırakmışım ki vaftiz adını Jacob koymuşlar.
Maintenant cette Brummer a eu un enfant de mon neveu, lequel a reçu en baptême le nom de Jakob, sans doute en pensant à mon humble personne, laquelle, même dans les allusions forts accessoires de mon neveu, doit avoir fait grosse impression sur cette fille.
- Hiç şansı yok. - Kızın mı?
Ca finira mal.
İspanyol kanunlarıyla onlara sağladığımız himaye olmadan yerlilerin köleliğe karşı hiç bir korumaları yok.
Sans cet abri sous la loi espagnole... les Indiens sont sans défense contre l'esclavage.
Aferin Blackadder, senin Alayımızın resmi ressamı olarak atanacağından kesinlikle hiç tereddüdüm yok.
Bravo, Vipèrenoire! Sans aucune hésitation, je vous nomme peintre officiel du régiment.
Hiç süphe yok ki General Merville tarafından kızı Violet ile evliliğimi engellemek için tutuldunuz?
C'est sans doute le Général Merville qui vous a engagé pour m'empêcher d'épouser sa fille Violet?
Atlamazsak şansımız yok hem de hiç! Anladın mı?
Si on n'y va pas, on n'aura aucune chance.
- Çok geç kaldık.. - Hiç mi şansımız yok? - Daha seyirci anonsunu mu bile yapmadım..
On est en retard.Je n'ai même pas encore fait l'annonce.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65