English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kaçış yok

Kaçış yok Çeviri Fransızca

588 parallel translation
Kaçış yok. Bu acı görevi yapmak zorunda.
"Il n'a aucun échappatoire et doit accomplir son triste devoir."
Bundan kaçış yok.
- Tu n'y échapperas pas.
Şimdi anlıyorum ki benim için hiçbir kaçış yok.
Je n'ai pas d'autre issue.
- Bundan kaçış yok.
- On ne peut pas faire autrement.
Tabii beni ve Mary'i öldür. Peki ya aşağıdakiler? Artık kaçış yok.
Vous pouvez me tuer, tuer Mary ou la moitié de ces gens mais vous êtes pris au piège.
Ondan kaçış yok... o çok kurnaz bir samuray.
Allons-nous-en! Rentrons chez nous.
O çetin bir ceviz. Ondan kaçış yok gibi görünüyor.
Il n'est pas facile, je te l'accorde.
Onlar içinse elbette kaçış yok.
Pour eux, il n'y a aucune échappatoire.
Elbette kaçış yok.
Il n'y a, bien sûr, aucune échappatoire.
Ama bu gemide senin için kaçış yok.
Mais cette fois, c'est la fin.
Ve bu cehennemden. Hiçbir kaçış yok. Buradan diğer cehenneme geçiyoruz!
Nous ne ferions que passer d'un enfer à l'autre!
Bir yandan senin için de üzülüyorum çünkü biliyorum ki, bu ormandan kaçış yok.
Je suis désolé pour toi, car il n'y a pas d'espoir d'en sortir.
Orospular dedim. Bundan kaçış yok.
Mais j'ai dit putes, je ne le nie pas.
Kaçış yok.
Pas d'échappatoire.
Kaderimi sen çizeceksen, bundan kaçış yok.
"Si mon destin est d'être monté par toi, " je ne peux y échapper. "
Ben de hayır kurumu değilim. Kaçış yok.
Je ne suis pas une grande banque qu'il faut renflouer.
Bundan kaçış yok bana!
Je n'y échapperai pas.
Böyle adamların kaçıp kurtulmak için pek bir şansları yok değil mi?
Ces types n'ont pas beaucoup de chance de s'en sortir, non?
Sen gelmiyorsan kaçış falan yok.
Sans toi, tout est perdu.
Ve bu sefer hiçbir kaçış yolum yok.
Je n'aurai pas de sursis du gouverneur.
Bu kaçışı, hapishanede bir şeyler yapma şansımı... yok etmek için Druggin'in tezgahladığı hiç aklına gelmedi mi?
Tu sais que Druggin a organisé cette évasion pour contrecarrer tous mes projets à la prison?
Williams'ın kaçış öyküsünü öğrendim ve başka bilen yok.
Je sais comment Williams s'est échappé. C'est un scoop.
Onları kaçırdık gibi görünüyor, şimdilik sıkıntı yok.
On a perdu leur trace pour de bon.
- Kaçış falan yok.
- On ne peut pas s'évader.
Kaçışın yok bundan. Tabii, başarılı olmazsa, beni bir daha görmek zorunda kalmayacaksın.
Si ça ne marche pas, tu n'auras plus à me voir.
Evet, kaçış yok.
- Mieux vaut l'achever.
Bundan kaçışın yok, Stanford, Gerçekleri biliyorum.
Vous n'échapperez pas, Stanford. Je sais la vérité.
Caddenin karşısındaki yerde bir kaç lokma yemek için ata gerek yok.
Mon cheval ne me sera pas utile pour aller manger de l'autre côté de la rue.
Bir şeyi yok bayan. İçkiyi fazla kaçırmış.
Tout va bien, madame, il a juste un peu trop bu.
Sadece bir kaç ışık yok.
Y a plus que quelques lumières.
Sonunda kaçı kurtulduk ama 2 gündür elimizde sudan başka birşey yok.
On a fini par s'enfuir, mais on est là à traîner, le ventre vide depuis deux jours.
Bir kere kapıldın mı, kaçışı yok. Suçlayacak kimse de yok.
Tu l'as et ça ne se guérit pas C'est la faute de personne.
Bay Northcross, bu sefer kaçış yok.
Pas de problèmes cette fois, M. Northcross.
Düşman kaçıyor, Ama bir sığınakları bile yok.
- L'ennemi est en fuite, mais une retraite s'impose.
Orta sınıf bizi yok etmek istemiyor. Sadece yerimize geçmek istiyorlar, gayet tatlılıkla bu arada belki cebimize bir kaç bin düka altın koyarlar.
La classe moyenne ne veut pas nous détruire... mais prendre notre place, avec de bonnes manières.
Ben şehri görmekte kararlıydım, ama herkes gitmek istiyordu tartışmadan kaçınmak için, kısacası, sıvı halkada sorun yok.
J'étais déterminé à voir cette ville, mais tout le monde voulait continuer et euh... pour éviter toute discussion... en fait, il n'y a, euh aucun problème avec le conducteur de liquide.
Kaçış imkanın yok. Sen ne yapıyorsun? Nükleer elektrik santrali inşa ediyorsun.
Faute d'échappatoire, vous élevez une centrale nucléaire.
Hadi bir kaç alet yapıp beraber çalışalım. Buna harcayacak zamanım yok.
Si on s'installait ici et se mettait au travail?
Hayır, sevgilim, senin kaçışın yok.
Non ma chérie, tu ne m'échapperas pas.
Sabah üzerinde çalışılacak bir kaç şey var ama adamlarım hepsini halledecektir, endişelenmene gerek yok.
Il reste quelques problèmes à arranger demain matin... mais mes garçons vont s'occuper de ça, et vous n'aurez plus à vous en soucier.
Nişanlımın bu kaçış olayından haberi yok.
- Ma fiancée n'est pas au courant.
Kaçış yok.
Vous ne pouvez pas vous échapper.
Bir kaçış ya da bu gemiyi yok etme teşebbüsü Enterprise'ın ve sizlerin anında yok edilmesine yol açar.
Tout mouvement pour échapper à ce vaisseau conduira à la destruction immédiate de l'Enterprise et de son équipage.
Kaçışınız yok.
Il n'y a pas d'échappatoire.
Bundan kaçış yok.
Obéissons-lui.
Belki yok. Dikkat edeceğiniz nokta, insanlarla yakın ilişkiye girmekten kaçınmalısınız.
Le fait est qu'il n'est pas nécessaire d'en faire trop.
Onları da sizin kadar dehşete düşmüş bir durumda bulacaksın. Bu seçenekten kaçınmak için her şeyi yaparlar. Barış ya da yok oluş.
Vous verrez qu'ils sont tout aussi terrifiés et horrifiés que vous, qu'ils feront tout pour éviter d'avoir à choisir entre la paix et la destruction.
Haklısınız Bay Cooper. Ama mahzenden de kaçış yolu yok. Yani eğer oraya girerlerse, hiçbir yere kaçamayız, işimiz biter.
Voyons M. Cooper, dans la cave on est complètement coincés, il n'y a pas d'issue, s'ils entrent on est foutus.
Benim bir şeyim yok ama sen aklını kaçırmış olmalısın.
Rien, mais toi, tu as perdu la boule.
Tarantulanın kaçışı yok.
La tarentule n'a aucune chance.
Ama Picasso'nun öyle bir kaçış şansı yok.
Mais pour Picasso pas de fuite possible...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]