English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kural yok

Kural yok Çeviri Fransızca

659 parallel translation
Kural yok mu?
- Il n'y a plus de Loi Plus de Loi?
Artık kural yok!
Il n'y a plus de Loi
Artık kural yok.
Il n'y a plus de Loi
Onlara hayran olmamı yasaklayan bir kural yok ki.
Je veux dire, j'ai le droit de les admirer.
Hey, bir g-men'in vedalaşırken eski arkadaşını öpmemesi için kural yok değil mi?
Un agent du F.B.I. peut faire un baiser d'adieu à une amie?
Senin hissettiklerin... onun hissettikleri bu konuda bir kural yok, Myra. Kitty.
Il n'y a pas de règle pour tes sentiments et les siens.
Şimdi, dikkatinizi çekerim, hiçbir kural yok, hiçbir yasa yok, fakat onun Af Kurulu tarafından araştırılmış olması ve geri çevirilmesi başvurusu üzerinde önyargısal bir etkiye neden olabilir.
Ayez à l'esprit qu'il n'y a pas de règle, ni loi... mais le fait que le conseil ait déja rejeté sa mise en liberté... pourrait nuire à sa demande.
Ama düzenlemelerde bir subay kızının üzerinde gecelikle verandada kart kabul etmesini gerektiren bir kural yok.
Mais le règlement n'oblige pas la fille de l'officier supérieur à recevoir cette carte derrière chez elle, en chemise de nuit.
Oğlunuz olması fark etmez. Ona özel kural yok.
Même si c'est votre fils, pas de favoritisme.
Kadın yarışamaz diye bir kural yok.
Il n'y a aucune raison pour qu'une femme ne participe pas.
Sana dağıtılan ya da kaybetmeye... dayanamayacağın her eli... oynamak zorundasın diye bir kural yok.
Aucune loi n'oblige à jouer toutes les parties ni à jouer quand c'est trop risqué.
- Hayır, böyle bir kural yok ama...
- Non, mais la coutume veut...
Kural yok demiştin, Albay.
Vous avez dit qu'il n'y avait pas de règles.
Kurallara göre dışarıdan yardım alınamaz diye bir kural yok mu?
N'y a-t-il pas une régle interdisant toute aide extérieure?
Elin ortasında masadan kalkılmayacak diye bir kural yok.
On ne s'en va pas en plein milieu de la partie.
Bıçak kavgasında mı? Kural yok.
Il n'y en a pas au couteau.
Artık kural yok, sadece hakemler var.
Il n'y en a plus. Que des arbitres.
Kıtaötesi Karayolu Yarışı. Bir Amerikan geleneğini de sürdüren yarış ; Kural yok!
La Course Transcontinentale qui incarne cette grande tradition américaine "Pas de pitié!"
Bunda kural yok. Kazananın kim olduğu hariç.
Il n'y a pas d'autre règle que celle de gagner.
Hiç bir kural yok.
Il n'y a aucun règlement.
Bu yarışta hiç kural yok.
Les règles, c'est qu'y en a pas.
Kural yok. Bu süresiz bir dövüş. İlk ölen, kaybeder.
Il n'y a pas de règle, c'est un combat à mort.
Kavga ve tartışma olacak diye bir kural yok ki! Kim diyor bunu?
On ne se dispute pas forcément.
Burada hızlı kullanamazsın diye kural yok, Charlie.
Tu devrais pouvoir grimper trés vite ici, Charlie.
Böyle bir kural yok!
Cet article n'existe pas.
Bir erkeğin oturamayacağına dair hiçbir kural yok.
Aucune règle n'empêche de pisser assis.
- Et yemek yok. Kural bu.
Ne pas manger de la viande Ceci est la loi
Kuralı çiğnedin. Artık kural yok.
- Tu n'as pas suivi la Loi
- Artık kural yok.
Quelle est la Loi?
Kuralımız yok. Şarkı söylüyoruz, çünkü seviyoruz.
Non, on chante par plaisir.
Kural bu. Ama burada resmiyete gerek yok.
Je vous félicite du renom de votre régiment.
Kural şu, beş arabadan azına eskort yok.
Pas d'escorte pour moins de cinq chariots!
Bunun bir kuralı yok mu?
N'existe-t-il pas de règle là-dessus?
Gırtlağımızı sıkmaya karşı bir kuralı yok muydu?
Sa conscience automatique ne lui interdit pas de nous tordre le cou?
Eğer bir manastırın kutsal kuralı yok edilirse... böylesine kusursuz bir rahibenin davranışları incelenerek yeniden düzene sokulabilir derler.
On dit que si la règle d'un couvent est détruite, on peut la retrouver en étudiant le comportement d'une religieuse parfaite,
Kural bir, mineral veya sebze yok. Sadece hayvan.
Règle une : ni en minéral, ni en végétal, rien qu'en animal.
Kural iki, pembe ejderhalar gibi gerçek olmayan hiçbir şey yok.
Règle deux : toujours des animaux existants, pas de dragon ou de chimère.
Kural üç, ortadan kaybolmak yok.
Règle trois : interdit de disparaître.
Kural dört, hile yok. Peki, peki.
- Règle quatre : pas de tricherie.
İnsanoğlunda olmamasını gerektiren bilinen bir kural da yok.
Aucune loi n'indique que l'homme fait exception.
Tek kural : Kusmak yok!
Interdit de dégueuler.
Romantizme karşı bir kuralımız yok.
Le règlement n'interdit pas le sentiment amoureux.
Burada kural diye bir şey yok.
Il n'y a pas de règles.
Kural altı, kural altı yok!
Six, il n'y a pas de règle numéro six!
Artık ağlamak yok. Bir numaralı kuralı unutma.
Régle de la ligue, tu te souviens?
"Kural yok."
"Pas de pitié"...
Nasıl oluyor da herkes ceza-yok kuralına göre oynarken beni ayrılmaya zorluyorlar?
Pourquoi doivent-ils tous jouer sans pénalités, et pourquoi est-ce qu'on me pousse à partir?
Bunun kuralı yok.
Omoro, il n'y a pas de règle.
Kural falan yok.
Pas de règle.
Çoğunluk kuralına pek saygı duyar gibi bir halin yok.
Tu n'as pas l'air d'apprécier la règle de la majorité.
Çoğunluk kuralının bununla bir ilgisi yok.
La majorité n'a rien à y voir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]