English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Ne işi

Ne işi Çeviri Fransızca

12,133 parallel translation
Kayıtlı bir ÖAK üyesinin, El Kaide'nin adamıyla ne işi var?
Qu'est ce qu'un membre des PAL fait avec un gars d'Al Qaeda?
- Peki arabada ne işi vardı?
Alors il est à qui?
Sleepy Hollow'da ne işi var?
Que font-ils à SLeepy Hollow?
Daha yerinde olacak soru ise şu. Orta yaşlı kafein bağımlısı bir öğretmenin Beyaz Saray koridorlarında ne işi var?
- Il serait plus pertinent de demander ce qu'une prof accro au café faisait dans les couloirs de la Maison Blanche.
İş adamının tır üstünde ne işi olsun ki?
Que faisait un homme d'affaire sur le toit d'un semi?
- Onun ne işi var burada? - Gelmesini biz istedik.
- On lui a demandé de venir.
Gelelim sana. Gecenin bir yarısı siz ikinizin ne işi vardı o eski kilisede?
Que faisiez-vous dans cette vieille église la nuit?
Ne işi?
Laquelle?
Onun burada ne işi var?
Qu'est-ce qu'il fait ici?
Ne işi vardı burada?
Que faisait-il ici?
Burada ne işi vardı?
Que faisait-il ici?
Bu yüzden baban hapishaneden çıkmadan bu işi oturtmalıyız.
C'est pour ça qu'on doit se bouger et en finir avec ce truc avant qu'il ne sorte de prison.
Hayır muhbirlerin adam öldürmeyle işi olmazdı.
Les balances ne s'impliquent pas dans les meurtres.
Benim durumumdaki itibarlı insanlar işi bıraktıklarında, ne olduğunun farkındayım.
J'ai remarqué ce qui se passait quand des personnes de ma stature quittent le business.
Bu işi şahsi tutmasak daha iyi.
Que ça ne devienne pas trop personnel.
- Justin işi asla şansa bırakmıyormuş.
Justin ne prenait aucun risque.
İşi geri çeviren biri gibi görünmek istemem.
Je ne veux pas avoir à refuser du travail.
Ve sizlerin burada ne işi var?
Vous pensiez qu'en faisant ça, elle...
Pernell görevden falan alınmayacak. Adamın aldığı her trafik cezasında işi yavaşlatmaktan vazgeçmelisin.
Pernell ne sera pas en suspens, et vous devez arrêter de ralentir ce marché à chaque fois, qu'il prend un ticket de parking, mec.
O işi alması için neden zorladım ki?
Pourquoi ça m'importait si mon fils ne voulait pas prendre un travail?
Bu işi çözeceğiz, ölmeyeceksin. ... durum kontrol altında.
On va réussir, tu ne vas pas mourir, la situation est sous contrôle!
- Hayır, pek sanmam. - O zaman selfie'lerinin sende işi ne?
Non, j'en doute.
- Öyle mi? - Ne zamandır bu işi yapıyorsun?
Depuis combien de temps vous faites ça?
Her vasi her toplantıya katılamaz ve kan çıkmadan işi halletmenin bir yolu var mı yok mu onu görmek istiyorum.
Tous les membres ne viennent pas à chaque réunion. Je veux voir s'il y a une issue possible sans verser de sang.
Bunu bizzat ondan duymak isterim yoksa işi bozmak dışında hiçbir şey yapmamış gibi hissedeceğim.
Elle ne pense pas pouvoir aider. J'aimerais l'entendre de sa bouche, ou j'aurai l'impression d'avoir mal agi.
Bu işi bitirmek için ne gerekiyorsa onu yapacağım.
Je ferais tout ce que j'ai à faire pour que le job soit fait.
Bir kerecik de olsa bir işi tam yapmaya ne dersin?
Hé, et si, pour une fois, tu allais jusqu'au bout.
- İşi yüzünden ne demek?
- À son travail. Comment ça, "à son travail"?
Onun burada ne işi var?
Que fait-il là?
Ne bok işi var bunun burada?
Qu'est-ce qu'elle fout ici? Papa!
Her işi yaparım. Zaten ölüyüm.
Je ne fais rien, je suis mort putain.
Ben yalnız bu işi yapamaz.
Je ne peux pas faire ce travail seul.
Reddington işi ne oldu?
Comment ça s'est passé avec Reddington?
Sophie, bu işi bu yüzden yapmıyorum ki ben. Daha önce de söylemiştim sana.
Sophie, je ne fais pas ça pour ces raisons là.
Kilise işi ne oldu?
Comment s'est passé l'église?
Jimmy, Megan Thomas onunla yattığını dergide yazdığın için seni dava ettiğinden beri dergi işi bulamıyorum.
Jimmy, je ne peux pas t'avoir d'autres jobs dans des magazines après que Megan Thomas t'ai poursuivi pour avoir écrit sur avoir des rapports sexuels avec elle.
Donanmadaki işiyle buradaki işi arasında zaman bulabildiğini sanmam.
Entre ça et son travail à la Marine, je ne pense pas qu'elle ait eu le temps.
Sürekli bir işi yok.
Aucune idée. Il ne garde pas d'emploi
Plansız gelişen bir partide çikolata çeşmesinin işi ne?
A quel genre de truc improvisé il y aurait une fontaine de chocolat?
Ne olursa olsun işi şansa bırakmak istemiyorum.
Quand même, je ne veux prendre aucun risque.
Onun işi kalabalığa karışmak olduğundan bulamayız onu.
Nous ne pouvons pas le trouver parce que son travail est de se fondre.
- Artık işi mi konuşsak acaba?
Tu ne penses pas qu'on devrait discuter du boulot?
Üzgünüm Kadın Yönetici, bu işi yapamam.
Comment ça se présente? Je suis désolé Femme, Je ne peux pas le faire.
Hiçbir işi yapmayı bilmiyorum.
Je ne sais rien faire.
- Hiçbir işi yapmayı bilmiyorum.
Je ne sais rien faire.
Bebek sorunlu doğar diye sevişmemize bile izin vermiyor, sikerim böyle işi!
Elle ne me laisse même plus me la faire car elle a peur que le bébé sorte de là et sois pourri. Merde!
Yani işi biraz daha ilerletirsek, illa planın bir parçası olmak zorunda değil. Mecburi değil.
Je voulais dire que si nous avons une relation, ce n'est pas une condition, je ne vous y obligerai pas.
Zahmet etmesin. O kadar işi var.
Ne l'embêtez pas, il a du travail.
Bulmadığını söylemiyorum ama işi uzatmak Lord Hazretlerine haksızlık.
Je ne dis pas le contraire, mais Monsieur trouve le temps long.
Buraya inşaat işi için geliyorum sadece.
Je ne suis ici que pour un peu de construction.
Victoria, seyrediyorsan eğer... bu işi bitirmek senin elinde.
Victoria, si tu regardes, la fin de tout cela ne dépend plus que de toi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]