Param yok Çeviri Fransızca
2,579 parallel translation
Bununla savaşacak param yok.
J'ai pas les moyens de me battre.
Param yok!
Je n'ai pas l'argent.
Param yok.
J'ai pas d'argent.
Zorunlu emeklilik, emekli maaşım kesildi ön bahçemin ortasında bir çamur çukurunda dikiliyorum çünkü tesisatçıya verecek param yok?
La retraite forcée, ma pension supprimée. Je suis dans la boue devant chez moi, parce que j'ai pas le fric pour appeler un plombier.
Hiç param yok.
J'ai pas d'argent.
Tabii eğer param yok dersen başka türlü de halledebiliriz.
Et si tu n'as pas de liquide, on peut trouver une solution plus...
Broşürlerinde gösterdiğin eko-merkezleri inşaa ettirecek param yok.
Je n'ai pas assez d'argent pour le centre écologique que vous avez dans vos brochures.
Şu anda bir motele yetecek kadar param yok.
Je peux pas me payer une chambre en ce moment.
Bir oda tutmaya bile param yok, kapıcı dolabında yatmak zorunda kalıyorum.
Pas d'argent pour une chambre, je dors dans le placard du concierge.
Benim param yok ki
- Je n'ai pas d'argent.
Hiç param yok.
Je ne sais pas de quoi vous parlez, je n'ai pas d'argent.
- Param yok.
- Tu n'as pas l'argent.
Param yok. - Cüzdanımda ne varsa o kadar.
Il n'y a pas d'argent, juste mon portefeuille.
Ya param yok deyip tutuklanacak, dayak yiyecek eve perperişan gidip karısı tarafından kapının önüne konacak ya da enayi patronuna dönüp, ki bu ben oluyorum ondan borcunu ödemesini isteyecek.
Soit il dit qu'il est sans le sou, est arrêté, battu, rentre à la maison en désordre et sa femme le met pour de bon, ou il se tourne vers son patron la selle, qui arrive à être moi, et lui demande de payer.
"Selam, Howard. Yeni memelere verecek param yok. Bana biraz borç verir misin?"
Hey Howard, j'ai pas de quoi me payer de nouveaux seins, tu peux me prêter un peu de pognon?
Alacak param yok. Cenaze törenimi düşünmem lazım.
On peut pas faire de dépenses en ce moment, il faut penser aux enterrements.
- Tanrı'm! Şimdilerde verecek param yok.
Mon dieu, j'ai plus d'argent maintenant.
- Hiç param yok.
- J'ai rien du tout.
Siktir git, param yok işte.
J'ai pas de blé.
- Gerçekten, hiç yok. Hiç param yok.
J'ai rien.
Benim.. benim o kadar param yok.
Je... Je n'ai pas une telle somme.
Benim.. benim o kadar param yok.
Je n'ai pas une telle somme.
Ama başka param yok.
Mais j'ai plus rien.
Hiç nakit param yok.
- Je n'ai pas d'argent.
- Otele giderdim ama hiç param yok.
Je peux aller à l'hôtel, mais sans argent...
Güzel, çünkü param yok.
Tant mieux, j'aime pas être prisonnier.
Benim param yok.
Perso, j'ai pas de thunes.
- Hiç param yok demiştin.
- Tu m'as dit être fauché.
Paramız yok ki.
On n'a pas d'argent.
Stephen, bu kadar paramız yok.
On ne dispose pas d'une somme pareille.
Hiç paramız yok.
- On n'a pas d'argent.
Kirayı ödeyecek param yok.
Je ne peux plus payer le loyer.
Hediye kutusu için param yok.
Je n'ai pas les moyens pour des pochettes surprise.
- Ne? - O kadar paramız yok.
- On n'a pas les moyens.
Beş param yok.
Je suis cassé.
Bizim hiç paramız yok ki.
Mais on n'a pas d'argent.
Paramız yok. Federallerin baskını, ona yaptıklarım için Stahl'ın intikamı.
On est à sec. c'est Stahl qui me chie dessus pour se venger.
- Hayır, paramız yok.
- Non, on n'a pas d'argent.
Hiç paramız yok değil mi Bay Stieglitz?
Nous sommes sans le sou, n'est-ce pas?
Yani başka bir deyişle hiç paramız yok.
Autrement dit, nous sommes sans le sou.
Tamam mı, sarhoşum, meteliksizim, arabamda yaşıyorum, sadece paramı istiyorum ki bu noktada nereden geldiğinin hiç bir önemi yok.
Je vis dans ma voiture, je veux juste le chèque. Là où j'en suis, je m'en fous de qui le signe.
Bizim o kadar paramız yok ki.
On n'a pas assez de sous!
Michael, araba alacak paramız yok, uçamayız da.
On ne peut ni acheter une voiture ni prendre l'avion.
- Bizim o kadar paramız yok.
On n'a pas assez d'argent.
Sorun şu ki tatlım... daha fazla paramız yok.
Le truc, chérie, c'est qu'il n'y a plus d'argent.
Paramız yok.
On n'a pas d'argent.
Sana gösterecek param yok.
Je ne les ai pas.
Bak, Tammy. Paramız yok.
Tammy, nous n'avons pas d'argent.
- Hiç paramız yok ki.
On en a pas.
Bu gerçekten korkunç. İpoteklerimizi ödeyebilecek paramız bile yok.
C'est terrifiant, nous ne pouvons plus payer notre crédit immobilier.
Üzgünüm, paramız yok.
On n'a pas d'argent.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65