Saatim yok Çeviri Fransızca
74 parallel translation
Saatim yok.
Ma montre a disparu.
Saatim yok ki!
Sans montre?
- Saatim yok.
Je n'ai pas de montre.
Özür dilerim, saatim yok.
- Désolé, je n'ai pas de montre.
Saatim yok, özür dilerim.
Je n'ai pas de montre, excusez-moi.
Saatim yok.
Je n'ai pas de montre.
Saatim yok ama, adliye binasındaki saate göre ikiyi geçiyor olmalıydı.
J'ai pas de montre, mais l'horloge du tribunal devait marquer dans les 2 h.
Hayır, saatim yok da... Nasıl kalkacağım?
Non, mais comment me réveiller?
Saatim yok, senyör.
- Je sais pas.
- Benim saatim yok, Smokey.
- J'ai pas de montre.
- Bu saatte eve mi gelinir? - Bilmem, saatim yok.
Tu crois que c'est une heure pour rentrer?
Çok eğlencelidir, ama ben oraya gitmek istemezdim,... çıkışı aramak için harcayacak bir saatim yok.
C'est très amusant, mais je ne m'y aventurerais... que si j'avais une heure devant moi pour trouver la sortie.
Saatim yok.
Tu as l'heure?
Bakın, saatim yok.
J'ai pas ma montre, vous voyez.
- Saatim yok.
- Je n'ai pas de montre.
Saat beş, beş buçuk. Saatim yok. Buradaki saat de durmuş.
Cinq heures, cinq heures et demie, je n'ai pas l'heure... et ici, l'horloge s'est arrêtée.
Hayır efendim saatim yok.
J'ai pas de montre, madame.
Saatim yok.
Pas de montre.
Benim 24 saatim yok! Seni gerçeklerin dışında tutacağız.
Vous dormirez pendant 24 heures.
- Saatin kaç? - Üstümde saatim yok.
- Quelle heure est-il?
Saatim yok.
J'ai pas de montre.
Bilmiyorum. Saatim yok.
- Je sais pas, j'ai pas de montre.
- Hayır, saatim yok.
Non, je n'en ai pas.
- Hayır üzgünüm saatim yok.
- Non, je n'ai pas de montre. Je t'aime.
Benim yemek saatim yok.
Ben, j'ai pas d'heure pour déjeuner.
Dört saatim yok ki!
- Je n'ai pas quatre heures.
- Üzgünüm saatim yok.
- Jamais de montre.
- Saatim yok. - Saatin var mı?
Tu as une montre?
Benim saatim yok.
Moi, je n'en porte pas.
Andrea, benim saatim yok.
Andréa, je n'ai pas de montre.
Sanırım milyonlarca var ama buna ayıracak dört saatim yok.
Je pense qu'il y a à peu près un million de choses, mais je n'ai pas les quatre heures nécessaires pour en parler.
- Bir saatim yok.
Je n'ai pas une heure.
- Alarmlı bir saatim yok..
- J'ai pas de reveil.
Başka saatim yok.
- Je n'ai pas d'autre montre.
Hayır, onları almak için bir saatim yok. Zaten lanet bir saatimi bunu bekleyerek geçirdim.
Ça fait déjà une heure que j'attends, putain.
- Kol saatim yok.
Je n'ai pas de montre.
- Saatim yok.
- Ma montre.
Zaten bir yatma saatim yok!
Enfin, j'ai pas d'heure de coucher!
Bunun bir anlamı yok. Çalar saatim 8'e kurulu.
C'est pour mes souvenirs.
Geçmişin gölgesindeki cennetin bile bir hükmü yok artık ama olan oldu ve benim saatim geldi. "
Le Ciel lui-même Sur le passé est impuissant Ce qui est passé est passé, Et j'ai vécu ma vie.
İşte burdayım, otuz beş yaşında ve iyi bir saatim bile yok.
Me voilà à 35 ans, je n'ai même pas une bonne montre.
Bunun bir anlamı yok mu? Biliyorsun, bir saatim ve yapacak çok işim var.
Je n'ai qu'une heure devant moi et j'ai beaucoup à faire.
Bir saatim bile yok.
J'ai même pas une minute à perdre.
Ne dersiniz? Saatim falan da yok.
Mais je n'ai pas de montre.
Birkaç saatim olsa belki. Bir kaç dakikamız bile yok.
Impossible!
Yarın geceye kadar oyun yok. Hala 24 saatim var.
J'ai encore 24 heures jusqu'à demain soir.
- Senin bir davan yok mu? Bir sonraki kötü park adayım ile görüşmeden önce yarım saatim var.
J'ai 30 minutes avant l'arrivée du prochain réfractaire aux P.V.
Maia'nın günlüğünü NTAC'e vermek için 24 saatim kaldı ve bundan elde ettiğim tek bir yasal seçenek yok.
J'ai 24 heures pour donner le journal de Maia au NTAC, et pas une seule option légale pour y échapper.
Buradan ayrılıp hayatıma yeniden başlamak için birkaç saatim kalmıştı ve sen her nasılsa tüm bunları yok etmenin ve beni mahkum ettirmenin bir yolunu buldun.
J'étais à quelques heures de partir d'ici et de vraiment commencer ma vie, et t'as quand même trouvé le moyen de vaporiser tout ça et me réduire à un detenu.
Bununla ilgili bir şey söylemene gerek yok, Fakat demek istediğim eğer saatim cesedin yanında bulunursa bu işin içine gömüleceğim.
Tu n'es pas obligée de dire quoi que ce soit, mais si ma montre est trouvée avec le corps, je serai totalement impliqué.
Saatim bir Gayger sayacı. Sende bundan bir tane yok mu?
J'ai une montre compteur Geiger.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65