Sen ki Çeviri Fransızca
11,369 parallel translation
Kırmızı kamyonetin hakkında Ben bu iki salakların için konuştuk sonra Sen ki çok uzun değil, biliyorum.
Peu de temps après que j'ai parlé à ces 2 crétins de ce pick-up rouge.
Sen izin vermezsen sana nasıl destek olabilirler ki?
Et comment ils peuvent le faire si tu les en empêches?
Anne olmaktan ne anlarsın ki sen?
Vous en savez quoi, d'être mère?
İyi ki baba olamadın sen.
Heureusement que tu n'es jamais devenu père.
Ki bu berbat, çünkü kendime sürekli Andy ile bu kadar kötü olma sebebimizin sen olduğunu söyleyip duruyorum.
Ça craint, parce que je n'ai pas arrêter de me dire que tu es la raison pour laquelle j'ai été aussi horrible avec Andy.
Ama sen bile göremiyorum eğer, sonra bunu nasıl ölçüyorsunuz Tamam, II, bir ses ses yaprakları titrer ki olsun?
Je sais que le son d'une voix peut faire vibrer les feuilles, mais si on ne peut même pas voir, alors comment mesurer?
Ve diyorum ki, bu psikopat bir Hawaii gezisi bile istese şu anda ona vermek zorundayız. Ya da sen Phillip Stroh'u müebbete mahkum etmenin yetmeyeceğini düşündün diye, neden iki kadının daha ölmesine izin verdiğimizi açıklarız.
Et je le dis même si ce psychopathe demande un voyage à Hawaï, nous devons accepter ses conditions maintenant, ou expliquer pourquoi nous avons laissé deux autres femmes mourir parce que vous pensiez que la prison à vie n'était pas assez bien pour Stroh.
Yo, sen gittin ve dönmedin ki birisi annemin eşyalarını alabilsin!
Non, tu es parti assez longtemps pour que quelqu'un prenne ses affaires! - Ne me mens pas!
- Belli ki sen de öyle.
Tout comme toi, clairement.
Lydia hayatım, gerçi sen ailenin en küçüğüsün ama bana öyle geliyor ki baloda Bay Bingley senle dans edecek. " "Oh!" dedi Lydia kendine güvenerek.
Lydia, ma chérie, je suis sûre que M. Bingley dansera avec vous au prochain bal, bien que vous soyez la plus jeune. "Oh!" dit Lydia d'un ton décidé,
- Sen de kabul ettin tabii ki de.
Tu as accepté, bien sûr.
Hayır, sen şehirde ki yelken satışında ki balık etli göl evi sahibisin ve açsın.
Tu es la grosse propriétaire d'une maison sur le lac... en ville pour la convention de la voile et tu as faim.
Ve sen de iyi gidiyorsun, ki bunu sevmiyorum.
Et vous vous portez pas mal, et ça ne me plaît pas.
- Sen de biliyorsun demek ki.
- Vous aussi, visiblement.
Bu sabah görüştüğümüzde gerçekten kulak misafiri olmuyordum ta ki sen IGH diyene kadar.
Je n'écoutais pas vraiment ce matin, tu sais, avant de t'entendre dire "IGH".
Sen ne bilirsin ki be?
Qu'est-ce que tu en sais?
Sen suçlu hissediyorsun ama bilmelisin ki her şeye yetemezsin.
Grand-père a raison. Tu te sens coupable pour une arrestation que tu n'as pas encore faite.
Bir ruhun bedeli, Angie'nin ruhunun bir bedeli var. Peki, belli ki sen çok şey yaşadın bu konuda.
Une âme, l'âme d'Angie a un prix.
Sadece sen de ben de biliyoruz ki benim senin yasa dışı aktivitelerin üzerine olan bilgim seni kolaylıkla barodan attırabilir.
Je dirais juste que nous savons tous les deux que vos activités périscolaires pourraient vous faire radier du barreau.
Sen çocuklarımla tanıştın mı ki?
Avez-vous rencontré mes enfants?
Sen ne bekliyorsun ki?
À quoi tu t'attends?
Demiştim ki, "karşısında dur" Gördüğü ilk kişi sen ol...
Tu dois être le premier qu'elle voit quand elle...
Asıl sorun şu ki sen neden hala onu seviyorsun?
Et la vraie question est, pourquoi continues-tu de l'aimer?
Sen de gel ki onun öldüğünü görebilesin.
Tu devrais venir aussi. Et je pourrai te regarder le regarder mourir.
Eski karın ve sen madem bakacak zamanınız yoktu niye yaptınız ki onu?
Pourquoi toi et ton ex avez eu ce gosse si vous ne pouvez pas vous en occuper?
Bak, şu an ikimiz de duygusalız ama sen ne zaman sağlıklı düşünmedin ki?
- Et clairement. Ecoute, on est tous les deux émotifs en ce moment, mais quand est-ce que tu n'as pas pensé clairement?
Sen istiyorsan, ben de isterim. - Evet, tabii ki.
Je veux dire, si tu veux, je le ferais.
Pekala, diyorum ki... babam öldüğü zaman, sen buraya gelip benimle kalmayı teklif ettin, bu harikaydı.
Je veux dire... quand mon père est mort et que tu as proposé de rester vivre avec moi, c'est... c'était fantastique.
Linds, Paul'ü hiç sevmedin ki sen.
Linds, tu n'as jamais aimé Paul.
Belli ki sen benim karanlık tarafımı seçtiğime inanıyorsun.
Et tu es persuadé que j'ai fait le mauvais choix.
Ne yazık ki, sen de yakında gitmiş olacaksın.
Malheureusement, tu seras bientôt parti.
İyi ki sen değilsin.
Par chance, ça n'est pas toi.
İyi misin diye yokluyorum ve sen gelmeden başlamamızı ister misin yoksa sadece, bilmiyorum ki.
Alors, euh, juste vérifier que vous êtes d'accord, et je me demandais si vous voulez que nous commençons sans vous, ou si vous, euh, si je devrais juste... je ne sais pas,
Iyi ki sen var mı?
C'est ce que tu as de mieux?
Seni birkaç haftadır tanıdığımın farkındayım ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki sen harika birisin.
Je ne te connais que depuis 2 semaines, mais je peux dire en toute confiance tu es une une fille bien.
Ama sen şu komikliğe bak ki, arabayı bulamıyorum.
Je sais que tu ne voulais pas qu'on gâche ta belle fête, mais figure-toi que je ne retrouve pas la voiture.
- Sen yaşlı değilsin ki.
Mais tu n'es pas vieux.
Sen iyi bir adamsın John, ama neden aynı şeyi kendi evinde de yaptırmıyorsun ki?
T'es un homme bon, John, mais je ne comprends pas pourquoi tu ne fait pas la même chose pour ta propre maison.
Ama haber sunuculuğu pozisyonunu sen almadın ki Keith.
Mais vous n'avez pas le poste de présentateur, Keith.
Sen işteyken ve her ne yapıyorsan onu yaparken benim yatakta gözüme uyku girmezdi ve ve bir daha eve dönmeyeceksin diye ve dönmezsen ne yaparım diye düşünerek öyle endişelenirdim ki ve bana katlanamayacağım bir durum gibi gelirdi.
J'arrivais pas à dormir quand tu partais faire ce que tu avais à faire, et... Et je m'épuisais à imaginer que tu pouvais ne jamais revenir à la maison et ce que je ferais si ça arrivait. Et ça me semblait...
Sana ne kadar kin kusup, ne ceza verseler de gerçek şu ki sen özelsin Yala.
Peu importe comment ils te crachent dessus, peu importe leur punition, la vérité c'est, que tu es spéciale.
Sen çalışan edilmiştir ki San Diego ofisi Şimdi uzun bir süre için.
Vous gérez le bureau de San Diego depuis un bon moment.
Onlarla tanışınca da gördüm ki, sen neye isyan ediyormuşsun yahu?
Et les ayant rencontrés, contre quoi tu te rebelles?
Sen neden buradasın ki?
Pourquoi êtes-vous là?
- Ne dedin sen? - Diyor ki Hitler'e çok fazla başvuruyorsun.
Il dit que tu arrives à Hitler trop facilement.
İlişkimize devam edersek ki harika olduğunu düşünüyorum ve işler kötüye gitmeye başlarsa sana haber veririm. Ve ilk sen terk edebilrsin.
Et si on continuait... notre relation que je trouve super, et si l'orage arrive, je te le dirais, et tu pourras me larguer?
Tabii ki sen.
À qui la faute?
Nesin ki sen?
Qu'est-ce que tu es?
- Beni sen yetiştirmedin ki.
- Tu ne m'as pas élevée!
- Hâlâ menajerim misin ki sen?
Vous êtes toujours mon agent?
Tanrım, beni bugün koruyan sen biliyorum ki beni yarın da koruyacaksın.
Faites que ce même Père Qui s'est soucié de moi ce jour, Se soucie de moi demain et pour le restant de ma vie.
sen kimsin 1268
sen kimsin ki 21
sen kim oluyorsun 19
sen kimin tarafındasın 24
sen kim olduğunu sanıyorsun 77
sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun 22
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176
sen kimsin ki 21
sen kim oluyorsun 19
sen kimin tarafındasın 24
sen kim olduğunu sanıyorsun 77
sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun 22
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176