Tehlike yok Çeviri Fransızca
310 parallel translation
Burada tehlike yok.
Ici. Il n'y a pas de danger.
Ah, tehlike yok ortada. O cezavinde ve onu orada tutacaklar.
Aucun danger. ll est en prison sous haute surveillance.
Kesinlikle tehlike yok.
Vous ne risquez rien. Regardez.
Tehlike yok. Senin gibi arkadaşlar varsa rahat olmalısın.
- Des amis d'un grand réconfort.
Hiçbir tehlike yok.
Pas de danger.
Sakin olun! Tehlike yok. Işıkları açın.
Il n'y a aucun danger!
- Senlik bir tehlike yok.
- Toi, tu n'as pas à t'inquiéter.
Tehlike yok.
La voie est libre.
Bekleyip görelim. Şimdilik bir tehlike yok.
Attendons, il n'y a pas encore de danger.
"Tehlike yok" diyor.
Que tu dis!
Hiçbir tehlike yok.
Quelle entreprise n " a pas ses dangers?
Tamamen şekillenene kadar, bir tehlike yok.
Il n'y a pas danger jusqu'à ce qu'ils soient complétés.
Yalnız gitmek istiyorum, tehlike yok.
Je veux y aller seule, il n'y a pas de mal.
Burada benim için bir tehlike yok.
Je ne cours aucun danger.
Yakınlaşma yok, kargaşa yok, tehlike yok.
Pas de complications, pas de danger.
Ciddi bir kaza geçirdim ama ölüm kalım meselesi olmasına rağmen şu an için bir tehlike yok.
"J'ai eu un grave accident, mais je ne suis plus en danger, " même si c'est une question de vie ou de mort. "
Kesinlikle hiç bir tehlike yok. Şu anda.
C'est absolument sans danger.
Artık hiçbir tehlike yok.
Il n'y a plus de danger.
- Burada tehlike yok.
- Il n'y a plus de danger.
Herhangi bir tehlike yok.
Il n'y a pas de danger immédiat.
Hiçbir tehlike yok üstelik.
D'ailleurs, il n'y a aucun danger.
- Tehlike yok mu?
Aucun danger?
"Böyle bir tehlike yok. Sonsuza kadar gidiyorum", dedi.
"Pas de danger, je pars pour toujours" qu'il me fait.
Tehlike yok.
Il n'y a pas de danger.
Tehlike yok! Gelin!
La voie est libre...
Tehlike yok. Hayır!
Il n'y a plus de danger?
- Burada hiç bir tehlike yok, değil mi?
Buvons-nous un verre?
Bunda bir tehlike yok!
- D'accord.
Eğer Ruslar verdikleri sözden dönmek ya da hile yapmak gibi bir şeye kalkışırsa, bunu derhal anlarız. Anlaşma gayet açık. Hiçbir tehlike yok.
Si les Russes trichent, nous le saurons... et le traité sera annulé.
Gayet güvendeyim, herhangi bir tehlike yok.
" Je vais bien et ne cours aucun danger.
Tehlike yok.
Il n'y a aucun danger.
Burada tehlike yok.
C'est sans danger ici.
Ve burada henüz gerçek bir tehlike yok.
Et il n'y a pas encore de danger.
Oteru, tehlike yok.
Oteru, tu ne risques rien.
- Halk için bir tehlike yok?
Pas de danger?
Hayır. Öyle bir tehlike yok.
Non, il n'y a aucun danger.
Sensörlerimiz ekipman ve yaşamın varlığını bildirse de, bizim için bir tehlike yok.
Bien que nos détecteurs indiquent la présence de vie à bord, nous n'avons pas été menacés.
Ama emin olun sizin için bir tehlike yok. Tipim değilsiniz.
Rassurez-vous, vous risquez rien.
Herkes en ufak bir tehlike bile yok demişti. Bunu özellikle sormuştum.
"Un voyage sans danger." J'avais été claire sur ce point.
Tehlike yok değil mi?
Je ne cours aucun danger?
Hayır elbette yok. Tehlike falan yok.
Bien sûr que non.
Tamam, sorun yok. Tehlike geçti.
Le danger est passé.
Sizin için hayati tehlike diye bir şey yok sevgili Bayan, çünkü siz biraz da numara yaptınız.
Vous n'étiez pas mourante. Vous avez simulé.
Tehlike teşkil ettiklerinde, onları yok ediyoruz.
Quand ils représenteront un danger, nous les détruirons.
Tehlike yok.
Rien à signaler.
Çok büyük bir tehlike içinde olduğunu seni bilgilendirmeye gerek yok. Beni bilgilendirmenize gerek yok.
Vous n'êtes pas sans savoir que ce pays est en danger.
- Böyle bir tehlike yok.
Aucun risque.
- Doğru, tehlike yok.
Nous ne risquons rien.
Bu tarafta tehlike yok.
Un mur glissant jusqu'en bas.
Doğu İngiltere Cromwell'in sıkı denetimindeydi ama Cumhuriyetçi devriyelerin hâlâ tehlike arz eden ve çaresizce yiyecek ve at arayan Kraliyet taraftarlarını yok etmek için istedikleri şekilde hareket etmelerine engel olacak kadar sıkı değil.
Cette région, bien qu'aux mains de Cromwell, n'est pas totalement sous le joug des Têtes Rondes. Les survivants de l'Armée Royale présentent toujours une menace dans leur quête de vivres, de chevaux et de munitions.
bunca tehlike ve serüven yeter artık durulup evlenme zamanı... karım dikiş dikip bana yemekler yapar hep hizmetime koşar... sonra kafamı şişirip dır dır eder hababam azarlar... sürekli para ister hayatı bana dar eder... en iyisi bu konuyu bir daha düşüneyim... evlilik hayatı benim neyime gözüme uyku girer hiç değilse... dünyada hiç kimsem yok ama artık birileri olmalı... acaba nasıl dost kazanıp insanları etkileyebilirim?
Toutes ces épreuves! Je devrais m'installer, trouver une épouse Elle cuisinerait et coudrait pour moi S'activerait pour moi
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65