English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Télé

Télé Çeviri Fransızca

16,104 parallel translation
Sadece küçük yerel bir reklamdı.
C'est une pub pour la télé locale.
Çok izlenen bir programın başarılı bir yapımcısı.
C'est un grand producteur à succès d'une grosse série télé.
Televizyonda hatta muhtemelen bazı uçaklarda yayınlanacak bir yemek programına çıkacağız.
Nous sommes à un duel de cuisine qui sera diffusé à la télé et probablement dans des avions.
Seni televizyon istasyonunda bulmuşlar.
Ils t'ont trouvée dans le studio télé.
Sahte bir mesih televizyona çıkıp içindeki kini dışa vurdu.
Un faux prophète, qui déversait sa bile à la télé.
Bu motor son model bilgisayar yeni cep telefonu, TV.
La moto, l'ordi high-tech, le nouveau téléphone, la télé HD.
Eşi iyi olduğunu ve televizyon izlediğini söylemiş.
Elle lui a dit qu'elle allait bien, qu'elle regardait la télé.
Bu, gece TV reklamlarında çıkan... -... kişisel yaralanma avukatı.
C'est cet avocat spécialisé dans les préjudices individuels qui a des pubs le soir tard à la télé.
Tv'de ucuz şeyler izleyelim, gündüz sarhoş olalım ve konuşmamızı bitirelim.
Regardons de la télé-poubelle et saoulons-nous en pleine journée et finissons notre discussion.
- TV'dekilere benzemiyorsun.
Vous ne ressemblez pas à ceux de la télé.
- TV'dekiler nasıl?
De quoi ils ont l'air à la télé?
Televizyonu aç.
Allume la télé.
Sana söyledim sadece Tv izleyelim.
Je te le dis... on devrait seulement regarder la télé.
Evimde tatlımla beraber soğuk bir birayı ve iyi bir maçı yeğlerim.
Je suis ravi chez moi avec ma copine, une bière fraîche et un bon match à la télé.
"Ulusal kanalda sana laf ettiğim için üzgünüm çünkü sen olmasaydın olamazdım" a ne dersin?
"Désolé de t'avoir humilié à la télé car sans toi, je ne serais rien."
Ama aile işini insanlara gösterdim. Hiç hoş değil oğlum.
Étaler ta vie privée à la télé, c'est pas cool, fiston.
TV'yi mi açayım?
J'allume la télé?
Kuzenim Maury Povich te bugün, ve baba olacak mı öğrenmek istiyorum.
Mon cousin passe à la télé aujourd'hui, et je veux savoir s'il est vraiment le père.
Hayır, televizyonda.
Non, la télé. Mets pause.
Ne bileyim hani, "televizyonu aç da kocanın en yakın arkadaşıyla ilgili sakladığı gizemi gör" tarzı.
Pas du genre "Allumer la télé pour découvrir que ton mari te cache un énorme mystère à propos de l'identité de sa meilleure amie."
Sırf bunu yapmamak için ileri teknoloji Ethernet kodlamasından yararlanıp ücretli kanalları bedava izlemek için kullandıkları hatla veri yayını yaptılar.
Pour ne pas avoir à s'y atteler, ils ont utilisé un encodage Ethernet sophistiqué et streamé le tout grâce à un câble servant à pirater la télé payante.
Ta ki televizyonlarımızı açıncaya dek.
Jusqu'à ce qu'on allume la télé.
" Başkan'ın canlı yayında taleplerimi yerine getireceğini kanıtlamaya beş dakikanız var.
"Vous avez cinq minutes pour prouver " que le Président va répondre à mes demandes en direct à la télé
Şimdi onu dışarı çıkartacağım ve bu adamı canlı yayında öldüreceğim.
Maintenant, je vais l'emmener dehors et tuer ce mec en direct à la télé!
Emily'nin televizyonda gösterdiği katliam sonrası cazibesini kaybetmişti.
ça perd de son attrait à cause de la révélation télé d'Emily.
Televizyon ihtiyacınızı gideriyormuşsunuz.
Tu nous calmes avec la télé.
Her gün televizyonda amına koyayım.
Il ne peut pas quitter la télé un seul jour.
Televizyona en son ne zaman çıkmamıştı, hatırlıyor musunuz? 1952, Veteran Günü'nde.
La dernière fois où il est pas passé à la télé, c'était en 1952.
Sonuçta üniversitede değilim... TV izleyebilirim.
Moi j'ai pas de cours, donc j'aime... regarder la télé.
Çocuğu televizyon izlesin diye mi tekneyle haftasonu balık tutmaya göndermedin?
Tu l'as empêché de pêcher sur un bateau pour qu'il regarde la télé?
Televizyon yok, erkekler yok, şarkı söyler, yüzer, spor yapardık.
Pas de télé, pas de garçons, juste de la chanson, de la nage et du sport.
Televizyon ekranı gibi aynı, ileri ve geri kanal değiştiriyor.
C'est comme un écran de télé, changeant de chaînes sans arrêt.
Birçok gündüz kuşağı dizisinde olup biten şeyleri öğrendim.
J'ai pu regarder énormément la télé en pleine journée.
Bayım, televizyon mu izleyeceksin, yoksa sipariş mi vereceksin?
Tu comptes commander ou rentrer avec la télé?
Şu boktan televizyonun patlaması için ne yapabilirim, bir bakayım.
Voyez ce que vous pouvez faire pour éteindre cette foutue télé.
Bugün televizyonda göz önüne serilenlerden öğrendiğim şey sizin gibi bir aileyi dağıtmanın ölümcül olabileceğiydi.
Après, ce que j'ai vu à la télé aujourd'hui, séparer une famille comme ça, ce serait criminel.
Televizyonda gördüm.
Je l'ai vu à la télé.
TV'den daha iyi.
C'était mieux qu'à la télé.
TV nerede?
Où est la télé?
Bekarlığa veda partisinin olduğu gece Burada bir tv var mıydı?
Y avait-il une télé ici la nuit de l'enterrement de vie de garçon?
Hayır Garrix televizyonda futbol izliyor olamaz çünkü televizyon yoktu
Garrix ne pouvait être en train de regarder du foot à la télé puisqu'il n'y avait pas de télé.
Onu televizyon olmadığını onaylaması için kullan.
Cherche à confirmer l'absence de télé.
- Tv izliyormuydu
- Il regardait la télé?
Hayır, TV yoktu çünkü.
Non, car il n'y avait pas de télé.
Kumanda bu TV'yi çok özleyecek.
La télécommande va beaucoup manquer à la télé.
TV'miz bu kumandayı özleyecek.
La télécommande va beaucoup manquer à notre télé.
Roscoe sen diğer odada tv izle olur mu?
Roscoe, peux-tu aller regarder la télé dans l'autre pièce?
Bu kadar anlattı, Andrew'u haberlerde görünce onu kaçıran kişinin o olmadığını düşünmüş.
' ( Emily au téléphone )'Juste ça, quand elle a vu Andrew à la Télé' 'Elle ne pensait pas que c'était celui qui l'avait gardé là bas en bas
Aşağıda televizyon izliyor.
Elle est en bas, en train de regarder la télé.
Sanırım yeni Duffman bu adam oluyor.
Ces télé-réalités montrent qu'on ne vous laisse aucune vie privée.
Sanırım televizyona çıkmıştı. Bunun hakkında hiç konuşmadık.
EVAN KREEGER NEVEU DE ROBERT DURST au moment où les journaux et la télé couvraient la disparition de ma tante, on n'a jamais parlé de lui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]