Yalnız bırakın Çeviri Fransızca
1,530 parallel translation
Beni yalnız bırakın!
Laissez-moi tranquille!
Douglas, Richard, bizi yalnız bırakın olmaz mı? - Ne?
- Douglas, papa, partez, d'accord?
Şimdi bizi yalnız bırakın.
Maintenant laissez-nous tranquilles.
Şimdi beni yalnız bırakın.
Maintenant laissez-moi.
Lütfen beni yalnız bırakın.
Je t'en prie, laisse-moi seul.
Onu yalnız bırakın.!
Laissez la seule!
Beni yalnız bırakın.
Laissez-moi.
Bizi yalnız bırakın.
Laissez-nous.
Peki, beni yalnız bırakın.
Enfin, bon, laissez-moi tranquille.
Onu yalnız bırakın.
Laissez-le tranquille.
Başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. - Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız - onları ( hafifçe ) dövün.
Si vous avez peur des femmes qui se refusent à vous et qui se rebellent sermonnez-les et n'allez pas dans leur lit punissez-les!
Bayan Chan, bizi rahatsız etmeyeceğinize söz vermiştiniz, lütfen gidin, bizi yalnız bırakın.
- J'ai promis de ne pas vous déranger. Laissez-nous seuls.
Beni yalnız bırakın.
Laissez-moi tranquille!
Bizi biraz yalnız bırakın.
Laisse-nous seuls un instant.
Dinle beni. Bu adamı yalnız bırakın. Hastane burası.
Laissez cet homme tranquille, c'est un hôpital.
Beni yalnız bırakın!
- Laisse-moi tranquille!
Bakın, siz itler beni yalnız bırakın yoksa dostlarım ardınıza...
Feriez mieux de me laisser tranquille, ou mes potes vont...
Lütfen bizi 1 dakika yalnız bırakın, Bay Anderson.
Laissez-nous un instant, M. Anderson.
Lütfen beni yalnız bırakın.
S'il vous plaît, laissez-moi tranquille.
Beni yalnız bırakın diyor.
Il dit de le laisser tranquille.
Beni yalnız bırakın!
Laissez-moi!
Onları yalnız bırakın.
Laissé les.
Yalnız bırakın bizi.
Sortez!
Vaughn'u yalnız bırakın.
Booth? Isole Vaughn.
Sadece beni yalnız bırakın, eve dönün ve bir içki için.
Laissez-moi. Allez boire votre verre.
Dixon, bizi yalnız bırakır mısın?
Dixon, laissez-nous un instant.
Bizi yalnız bırakır mısın?
- Donnez-nous un instant.
Beni yalnız bırakır mısın?
Laissez-moi tranquille.
Boksörleri bazen yalnız bırakırsınız. Yani, kimse onu eldivenlerini takarken görmedi.
Alors, personne ne l'a vu mettre ses gants.
Bizi bir dakika yalnız bırakır mısın Aisha?
C'est pas drôle. Aisha, vous pourriez nous laisser?
- Bizi biraz yalnız bırakır mısınız? Teşekkürler.
Messieurs, auriez-vous l'amabilité de nous laisser seules?
Ne tür bir erkek gece yarısı kız arkadaşını yalnız bırakır?
Quel petit ami délaisserait sa copine à minuit?
Lütfen beni yalnız bırakın. Lütfen uyumama izin verin artık.
Partant pour une danse?
Benden biraz olsun hoşlanıyorsan, yalnız bırakırsın.
Jake, si tu m'aimes vraiment, laisse-moi.
Seni yalnız başına neden bırakıyorlar? Yapacaktın, kesinlikle.
Pourquoi ils te laissent tout seul, alors?
Bu yüzden beni biraz yalnız bırakır mısın?
Alors donne moi un peu d'air, d'accord?
- Hey, onu yalnız bırakın!
Laissez la tranquille!
Bayan Myers, bizi biraz yalnız bırakır mısınız?
Vous permettez?
Biraz yalnız bırakır mısın?
Je peux être tranquille?
- Bana bir iyilik yapar mısın? - Tabi. - Beni yalnız bırakır mısın?
- Tu veux me faire plaisir, laisse-moi tranquille.
Beni biraz yalnız bırakır mısın?
Tu pourrais me laisser tranquille pendant un moment?
- Noranti, bizi yalnız bırakır mısın, lütfen?
- Noranti, pourrais-tu nous laisser, s'il te plaît?
Çünkü dünyanın en iyi kızları cumartesi gecesi evde yalnız bırakılmaz. "
"sur la touche le samedi soir."
Beni yalnız bırakın!
Laisse-moi tranquille!
Siz ikinizi yalnız bırakırsam bir şey bulacağınıza emindim.
Je savais que vous trouveriez quelque chose.
Bizi yalnız bırakın!
Laissez-nous seules!
Kız arkadaşın yalnız bırakılmaya aldırmıyor mu?
Et votre petite amie ne s'ennuie pas sans vous?
- Arlene, bizi yalnız bırakır mısın?
Arlène, veuillez nous laisser.
"Bırakın insan kimseye kötülük yapmadan yalnız yaşasın, ihtiyaçsız, aynen ormandaki bir fil gibi."
Tu sais : "Il faut marcher seul, sans commettre de péché, avec peu de souhaits, tel un éléphant dans la forêt."
"Bırakın kimseye kötülük yapmadan yalnız yaşasın ; ihtiyaçsız, aynen ormandaki bir fil gibi."
"Il faut marcher seul, sans commettre de péché, avec peu de souhaits." "Comme un éléphant dans la forêt."
- Royce, bizi yalnız bırakır mısın?
- Royce, vous nous excusez?
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın onları 26
bırakın geçsin 44
bırakın onu 283
bırakın geçelim 23
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın onları 26
bırakın geçsin 44
bırakın onu 283
bırakın geçelim 23
bırakın geçsinler 21
bırakın bizi 19
bırakın artık 17
bırakın gideyim 187
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
bırakın bizi 19
bırakın artık 17
bırakın gideyim 187
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızdım 64
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız mı yaşıyorsun 33
yalnız değilsin 86
yalnız değilim 65
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızdım 64
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız mı yaşıyorsun 33
yalnız değilsin 86
yalnız değilim 65