English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çalışmak

Çalışmak Çeviri Fransızca

10,163 parallel translation
Çocuklarının ve senin bu işten tek parça kurtulmanızın tek yolu bizimle çalışmak.
Collaborez avec nous, ou vos enfants et vous ne sortirez pas entiers de ce merdier.
Çocuklarınla bu işten tek parça kurtulmanın tek yolu bizimle çalışmak.
Travailler avec nous est la seule façon vous et vos enfants venez sur ça avec toutes vos armes et les jambes sont encore attachés.
Sadece Yvonne biraz daha profesyonel biriyle çalışmak istiyor. Hepsi bu.
Yvonne veut travaille avec quelqu'un d'un peu plus professionnel, c'est tout.
Çalışmak istemiyorsanız, eşyalarınızı toplayın.
Vous ne voulez pas travailler, rangez vos outils.
Çalışmak için pusulamı alıp kitaptaki yere koydum.
J'ai fait marcher mon compas. Je l'ai mis dans l'encoche du livre.
- Seninle çalışmak çok güzeldi, Patrick.
Cela a été un réel plaisir de travailler avec vous, Patrick.
Eğer sorun değilse kendi mekanımızda çalışmak isteriz.
On préfère bosser dans nos bureaux, si possible.
Bu pislik için çalışmak zorunda değilsiniz.
Vous n'avez pas à travailler pour cet enfoiré.
- Onlarla mı çalışmak istiyorsun?
Tu veux travailler avec eux? Non.
Kafasını toplamak ve uzun zamandır ihmal ettiği şiir kitabı üzerinde çalışmak için Maine'de arkadaşının göl kenarındaki evine gitti.
Il est parti dans le Maine chez un ami qui a une cabine au bord d'un lac pour se vider la tête et travailler sur son livre de poésie qu'il a négligé.
- Frankie, eğer bu konuda... çalışmak istemiyorsan, herkes bu konuda senin gibi düşünüyor.
- Si tu dois te retirer, personne ne t'en blâmerait.
Dalgalanmalar ve dönüşler kaçmaya çalışmak gibi.
Ça s'ondule et tourne comme si ça essayait de s'échapper. "
Sizinle çalışmak güzeldi dedektif.
Ça a été agréable de travailler avec vous détective.
Tabi mühendis olup Sapcex'te Elon Musk ile çalışmak isterdim.
Je voulais avoir un diplôme d'ingénieur. et travailler pour Elon Musck ou Spacex.
Bugün çalışmak zorunda değilsin.
T'es pas censée bosser aujourd'hui.
Dünyevi topluluklarda nadiren rastlanan olaylara çalışmak.
Étudier ces cygnes noirs qui parfois émergent de peuple banale.
Bulmaya çalışmak ister misin?
Tu veux essayer de la trouver?
Arguman üzerinde çalışmak için çabalıyor.
Il travaille sur ses arguments pour y retourner.
Çalışmak için zaman bulacak kadar iyi görünüyorsunuz.
Et pourtant, vous trouvez encore le temps de travailler.
Aradaki farkı kapatmaya çalışmak için karda 1,5 ayımı harcamıştım.
J'ai passé un mois et demi dans la neige pour payer la différence.
- Çalışmak zorundasın, değil mi? - Tessa. Birkaç görüşme çıktı, evet ama şaperonluğu iptal etmemin sebebi bu değil.
J'ai quelques rendez-vous qui sont arrivés, c'est vrai, mais ce n'est pas pour ça que j'ai annulé le chaperonnage.
Burada çalışmak iltica etmek gibi çoğu günler.
Travailler ici est un refuge. Souvent.
Ne yazık ki, bu gece çalışmak zorundayız.
Hélas, on a du travail ce soir.
- Hayır, bugün çalışmak zorundayız.
Non, on a du travail aujourd'hui.
Seninle çalışmak çok güzeldi.
C'était sympas de travailler avec toi.
Ailem bana yakın olmak için hep beraber Philadelphia'ya gelmişlerdi ve ailem yoksuldu, o yüzden çalışmak zorundaydım.
Mes parents avaient déménagé à Philadelphie pour être près de moi, et comme ma famille était très pauvre, j'ai dû travailler.
Yaptıkları şey cezayı gerektiriyordu ama kanun uygulamaya çalışmak da öyledir, tamam mı?
Ce qu'ils ont fait est répréhensible, tout comme jouer les justiciers, n'est-ce pas?
Dışarıda olup, uyum sağlamaya çalışmak onun için zordu.
C'était dure pour lui d'être dehors de s'adapter, vous savez, je voulais l'aider.
Hayır, inan bana. Oğlun için çalışmak zorunda olmamak en hayırlısı olacak.
Croyez-moi, ne plus travailler pour lui me va très bien.
Zamanda geri dönemem Tek yapabileceğim onu bulmak ve her şeyi düzeltmeye çalışmak.
Tout ce que je peux faire, c'est lui parler.
Çalışmak için gelen kadın daha sonra yine geldi.
La vieille dame de tout à l'heure... Celle qui voulait travailler... Elle est revenue.
Çalışmak istedi.
Elle a envie de travailler.
- Yaz sıcağına çalışmak işte!
Ce travail donne chaud en été.
Ben de orada çalışmak istemiştim.
Moi aussi, j'aurais aimé travailler pour vous.
Beraber çalışmak yani.
Avec qui travailler.
Tekrar içeri girmeye çalışan mahkum duymuştum ama hapishaneye girmeye çalışmak?
J'ai entendu parlé des filous qui veulent repartir en prison, Mais entrer par effraction?
Kaybedilen bir dosyayı bulmaya çalışmak dosyayı bizzat teslim etmekten daha uzun sürüyor.
Ça prend plus de temps de chercher un dossier égaré que de l'apporter soi-même.
Şimdi çıplaklarla dolu bir evde yaşıyorum ve bütün arkadaşlarım onun arkadaşları. Tek istediğim şey çalışmak.
Maintenant je vis dans une maison remplie de personnes nues et tous mes amis sont aussi les siens, et j'ai seulement le travail et je ne veux pas rentrer à la maison.
- Onların gezegenine. Anlamak ve... -... durdurmaya çalışmak için.
Sur leur planète pour comprendre et essayer de tout arrêter.
Patavatsızlık etmek istemem ama yakında öleceğin için çalışmak zorunda değilsin bence.
Sans être direct, mais je pense que mourrir te donne le droit de ne pas travailler.
Böyle şeyleri çalışmak için bir ton zamanımız yok.
Je n'ai pas trop le temps de pratiquer le "tope-là."
Burada stajyer maaşıyla çalışmak istemiyorsanız...
Ecoute, si travailler ici ne t'intéresse pas pour un salaire d'interne...
Sizinle çalışmak bir onur ve zevkti.
Ça a été un honneur et un plaisir.
Damon onunla çalışmak için bir sebep bulmuştur. Bak Liv.
Bien sûr Damon a trouvé une raison de travailler avec lui.
Lakabı kazanmak için bu kadar sıkı çalışmak sizi çılgına çevirmiş olmalı.
Vous devez être furieux vu que vous bossez dur pour gagner vous-même ce surnom.
Sen de kurtarmaya çalışmak zorunda değildin.
Et tu n'avais pas à essayer de le sauver.
Bu olaylarda çalışmak.
Bosser sur des affaires.
Hepimiz bir farklılık yaratmak istiyoruz. Bu da meta insanlarla mücadele etmek demek oluyor. Flash ile çalışmak demek oluyor.
On veut tous faire une différence, et ça veut dire combattre les metas, et ça veut dire travailler avec le Flash.
Komiser olmaya çalışmak yerine burada fizikçilik oynamaya çalışıyorum.
Je suis là à essaier de jouer la scientifique, quand je devrais me préparer pour devenir capitaine.
İhtiyacın olan son şey burada olanları açıklamaya çalışmak.
La dernière chose dont tu as besoin est de devoir expliquer ce que tu fais là.
Çalışmak işe yarayabilir.
Trouve autre chose pour t'occuper l'esprit.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]