Anlamıştım Çeviri Portekizce
1,953 parallel translation
Anca o zaman anlamıştım.
Apenas descobri nesse momento.
Kimsenin bana yardım etmeyeceğini anlamıştım. Bunu kendim yapmalıydım.
Pensei que se ninguém me ia ajudar, teria de o fazer eu próprio.
Benim gibi bir sürü masum insanın hapiste olduğunu anlamıştım.
E descobri que haviam muitos homens inocentes tal como eu, na prisão.
2 sene önce eski hücre arkadaşımı tekrar araştırdım. Ve konuşulanlardan bana karşı ifade vermesinin avukatının fikri olduğunu anlamıştım.
Há dois anos, encontrei o meu companheiro de cela, e revelou-me que o testemunho contra mim fora ideia do seu advogado.
18 yıl önce bu adamın gözlerine baktığımda..... zaman kötü bir insan olduğunu anlamıştım.Sen de anlamıştın.
Achava que este tipo era o mau da fita assim que lhe pus os olhos em cima, há 18 anos, e tu também.
Ama sonra Jeremy in sesini duydum. Birşeylerin ters gittiğini anlamıştım.
Mas depois, ouvi a voz do Jeremy e sabia que algo estava errado.
Kardeş olduklarını anlamıştım.
Sabia que eram irmãs.
- Anlamıştım.
- Estou a ver.
İşte onda hayata olan bağlılığımı ve ona olan borcumu anlamıştım.
Naquele momento, tive a demonstração mais óbvia de uma ligação na minha vida.
İşte o an bazı şeylerin ters gittiğini anlamıştım.
Presidente da Câmara de Taiji Queria satisfazer os dois lados.
Yani evet ben de anlamıştım...
- Pois, achava que era isso...
Anlamıştım.
Eu vejo-o.
Hastane odasında uyanıp seni yanımda gördüğümde iyi olduğumu anlamıştım.
Eu sabia que estava bem assim que acordei nas urgências em Phoenix, para te ver ao meu lado.
Sen olduğunu anlamıştım.
Pensei que fosses tu. - Olá.
Suskun kalmandan anlamıştım zaten.
Até que você ficou sem palavras.
Bomba yatağının altında patlamadığında katilin sen olduğunu anlamıştım.
Soube que era você quando a bomba debaixo da sua cama não explodiu.
Ayrıca o gece Peyton'la evlenmek istediğimi de anlamıştım.
Também foi a noite em que percebi que queria casar com a Peyton.
Anlamıştım.
- Descobri.
Peş peşe yedi kez, "hayır" derken bunu anlamıştım.
Percebi isso durante a parte em que disse "não" sete vezes seguidas.
Anlamıştım.
Sim, bem me parecia.
Anlamıştım.
- Sabe que ele assaltou o seu carro?
O Chelsea'nin bela birisi olduğunu anlamıştım.
Sabia que a Chelsea só trazia problemas.
Anlamıştım, aura'n rezil durumda.
Podia adivinhar. A tua aura está péssima.
Korkutucu ve anlaşılmaz şeyler düşünüyordu ve iyi şeyler olmadığını anlamıştım.
Ela pensava em coisas arrepiantes e percebi que não eram boas.
Bir şeyler olduğunu anlamıştım.
Eu sabia que havia alguma coisa.
Yöntemini ilk burada anlamıştım.
Foi aqui que notei no padrão.
Tanıştığımızda aşağılın teki olduğunu hemen anlamıştım. Hepimiz anlamıştık.
Sabia que ele era um mulherengo quando o conheci, sabíamos todas.
Anlamıştım.
Tava visto.
Çocuğun özelliklerini duyunca bir bit yeniği olduğu anlamıştım.
Eu suspeitei que havia algo de errado quando eu ouvi seu discurso.
Eve gelmek yerine onun evine gidince anlamıştım.
Quando ela, em vez de ir para casa, foi para casa dele, tive a certeza.
Onun adını ikinci söyleyişinde başımıza bir iş açacağını anlamıştım!
Sabia que ela ia dar problemas, mal ouvi o nome dela!
Promosyon kitapçığındaki fotoğrafların Photoshop ile düzeltildiğini farkedince Fletcher'ın yalan söylediğini anlamıştım.
Eu percebi que o Fletcher estava a fingir quando soube que as fotografias do panfleto eram criadas digitalmente.
Ve o an, bunun benim başıma kalacağını anlamıştım.
E naquele momento, sabia que ia cair tudo em cima de mim.
İçeri girdiği anda o adamı seveceğimi anlamıştım.
Sabia que iria gostar dele no minuto em que entrou cá em casa.
Gözlerine ilk baktığımda sahte olduğunu anlamıştım.
Sabia que eras um falso, desde a primeira vez que olhei para ti.
- Bunu anlamıştım.
Pensei que podia ter visto.
- Bunları dün anlamıştım. - Öyle mi?
- Percebeste?
Matt Burns'ü gazete manşetlerinde gördüğümde, bizi tekrar çağıracağınızı anlamıştım.
Sabia que nos chamaria de volta assim que soube da morte de Matt Burns.
70'lerde Harvard üniversitesine gitmesini anlamıştım.
Nos anos 70, frequentou a Ivy League. Harvard, pelo que sei.
Buraya taşındığınız anda bir şeyler olduğunu anlamıştım.
Soube que algo se passava no momento em que se mudaram para o bairro.
Doğrusu, İtalyan olduğunuzu söylediğinizde hemen anlamıştım.
Sinceramente? Assim que notei que eram italianos, juntei dois mais dois.
Salı gecesi gelmediğinde kaybolduğunu anlamıştım.
Soube logo quando ele não voltou para casa na terça à noite.
Onu hiç yakalayamadım, ama davranışlarından anlamıştım.
Nunca a apanhei, mas reconheci o comportamento.
Onunla tanıştığım anda ondan nefret ettiğini anlamıştım.
Na altura em que o conheci, ele também já estava farto dela.
Tabii genç kızımız da rocktan pek anlamadığı için bunu konuşma dilinde bayağı yanlış anlamıştı.
A jovem aparentemente confundiu a minha exclamação com uma expressão coloquial sobre mulheres de má fama.
Bu işin tahmin ettiğimizden daha uzun süreceğini anlamıştık. O yüzden zamanımızı, gözlem yaparak ve plânlayarak geçirdik.
Acabei por perceber que o processo seria muito mais longo, por isso aproveitámos para fazer reconhecimento, planeamento...
Denny bunu imzaladığında çıldırmıştım, çünkü anlamıyordum.
Enlouqueci quando o Denny assinou a O.N.R. porque não compreendia.
Bunu karım bile anlamıştı.
Até a minha esposa entendeu isso.
Ailemi işin içine karıştırmadan neden bana yardım edemeyeceğini de anlamıyorum.
E não sei por que não me ajuda sem os envolver.
İçki almaya gittim, tamam mı, geri geldiğimde Alicia valiyi kelimenin tam anlamıyla köşeye sıkıştırmış sanatla ilgilenmediği için verip veriştiriyordu.
Fui buscar uma bebida, certo? Quando regressei, a Alicia tinha o Governador literalmente encurralado num canto, a criticá-lo pela falta de apoio às artes.
Pijama partisi veriyorum. Ama Jenny Humphrey uğruna çalıştığım her şeyi mahvediyor ve o kızların aristokrasinin gerçek anlamını öğrenmeye hakkı var.
Vou dar uma festa do pijama, mas a Jenny Humphrey está a destruir tudo o que construí, e aquelas raparigas merecem saber o significado de aristocracia.
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamsız 76
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamsız 76