English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir an için

Bir an için Çeviri Portekizce

3,554 parallel translation
Bir an için kendimi ölebileceği için rahatlamış hissettim.
Por um momento, senti... Alívio por ele não sobreviver.
Üzgünüm bir an için Martin Creaser dediğini sandım.
Desculpa, por um minuto, pensei que tinhas dito Martin Creaser.
En kötüleri yok etmek için burada olduğumuzu biliyorum. Bir an için belki daha fazlasını kurtarabiliriz diye düşündüm.
Sei que estamos aqui para acabar com os piores, só pensei que podíamos salvar mais.
Sonra bir gün, bir yüz görüyorsun, ses duyuyorsun, bir an için o olduğunu zannediyorsun.
Até que um dia, você vê uma cara, ouve uma voz, e pensa que é dela.
Ama bir an için Mako'ya karşı ilgim olduğunu düşünelim...
Mas finjamos, por um segundo, que estou interessada nele...
Bir an için de olsa yapabileceğini düşünmekle hata ettim.
O meu erro foi pensar por um momento que compreendias.
Bir an için durakladın.
Tu fizeste uma pausa e perguntaste :
Sonra uyanıyorum, bir an için de olsa hala erkek gibi hissediyorum.
Então acordo, e por um segundo, ainda sou um menino.
Ne düşünüyorsun, bir an için Leonard'ın vicdanı mı sızladı dersin?
Achas que o Leonard de repente ganhou consciência?
Olayları bir an için baştan alalım Nate.
Agora, deixe-me retroceder por um segundo, Nate.
Bir an için düşündüm.
Pensei no assunto por um bocado.
Kısacık bir an için bu davayı kazanabilirim gibi geldi.
Por um breve e brilhante momento, pareceu que eu podia ganhar o caso.
Bir an için, onu döveceğini sandım.
Por momentos, pensei que ia dar com a verdasca à irmã.
Bir an için kazanamayacağımı sandım.
Por um momento pensei que não venceria.
Bir an için sendeki iletişim eksikliğini bir yana bırakalım.
Vamos deixar de lado a tua falta de habilidade social por um segundo.
Bir an için tam olarak karısının söylediği gibi bir adam olduğunu düşün.
Imagine por um momento que ele era o que a mulher diz ser.
Bir an için haklı olduğunu düşünelim.
Vamos fingir por um momento que tem razão.
Sen geldiğin an ortadan kaybolmak için bir obje kullandı.
Veja, ele usou um artefato. Ele usou um artefato... para desaparecer... no instante que apareceu!
Küçük aşkınızı neden sır olarak tutuyorsunuz umursamıyorum ama burası ve şu an, iyi zaman geçerimek için mükemmel bir zaman.
Não me importo que tenham que esconder o vosso amor secreto. Mas aqui e agora parece ser a altura certa para... passar um bom bocado.
Pro-Bükme size bir oyun gibi gelebilir ama bir de şehir için anlamını düşünün. Arena şu an, bükücü olan ve olmayanların barış içinde bir araya geldiği tek yer.
Pro-domínio pode ser apenas um jogo para ti, mas pensa no que significa para a cidade neste momento a Arena é o único lugar onde dominadores e não-dominadores se juntam em paz
Keri Lawrance'ın anısını yaşatmak için özel bir gösteri hazırlayan harika kız için elleri görelim şimdi.
Um aplauso para a rapariga que dá ritmo ao mar numa atuação especial criada para homenagear a vida de Keri Lawrence.
Elimizdeki tek şey yeminli ifadesinin dökümleri ve şu an bunlar benim için bir şey ifade etmiyor.
Só temos transcrições do testemunho, que ainda não me diz nada. Continua a trabalhar.
O zaman şu an bunun için uygun bir zaman değil mi?
E que melhor momento do que este?
Şimdi... Andy, senin için mükemmel olacağını düşündüğüm bir iş biliyorum şu an.
Bom, Andy, eu sei de um trabalho e acho que serias perfeito.
Sinirlenmemek için olağan üstü bir çaba harcıyorum şu an.
Estou tentando tanto não sentir raiva agora.
Sanmıyorum. Tek bildiğimiz şu an bir iş için onlara yardım ediyor oluşu.
Só sabemos que está a ajudá-los numa coisa.
Ve seni her an ihbar etmemesi için hiç bir garantisi yoktu. ... hiç bir garantisi yoktu. Aşırı güven her zaman hatam olmuştur.
Não tinha nenhuma garantia de que ele não a ia denunciar.
Emri verdiğim an kadını öldürecek yakınlıkta adamlarım var. O yüzden silahı kaldırın ve bir şeyler için.
Há sempre alguém por perto para a matar a qualquer momento, então, abaixe a arma e tome uma bebida.
Onları konuşmak için uygun bir an bekliyordum.
Penso que sim. Estava à espera do momento certo para os abordar.
O zaman şu anın Downton'ın kaderini belirlemek için uygun bir zaman olduğunu sanmıyorum Bay Murray.
Então não me parece que este seja um momento muito adequado para decidir o destino de Downton, Mr.
Şu tekeri bir an önce değiştirmek için.
Para acabar de mudar a roda.
Bu, mutlu saatler için üzücü bir an.
Esta é uma happy hour com um ar bastante triste.
Şu an bunun için iyi bir zaman değil.
Agora, não é boa altura.
Pastacım, Cain'in ölümü için lezzetli bir anıt hazırladı.
O meu pasteleiro preparou um monumento comestível para a morte do Cain.
Şu an için bir seçim şansımız yok.
Agora não temos escolha.
Bayan giyim bölümü için tarihi sayılacak bir anı başlatıyoruz.
Já lá vamos. O desafio de um novo sócio é dominar a loja.
Haliyle geleceğinize yönelik planları görüşmek için çok uygun bir an.
O que faz com que seja ideal para falar sobre os seus planos para o futuro.
Canını yakmaman için iyi bir sebep söyle çünkü şu an boynunu kırmak istiyorum.
É melhor me dares uma boa razão para não o fazer, pois só me apetece partir-te o pescoço.
O şeytandan kurtulmak için bu kahrolası Gözcüleri yenme planını bir an evvel tamamlamam gerek.
Preciso de descobrir o maldito plano para derrotar os Observadores e tem que ser depressa, para me livrar deste demónio.
Kraang, enerji topunu denemek için şu an uygun bir zaman olmaktadır.
Kraang, o presente parece um bom momento para o teste do Laser Extremo.
Bir atletin görevi ilerleyebileceğine inanmaktır ama taraftar olarak bizim işimiz, "Anılar için teşekkürler bizi şu an üzüyorsunuz" demek.
Faz parte do trabalho de um atleta acreditar que pode continuar, mas o vosso trabalho, como adeptos, é dizer :
Son bir iş için şu an bankaya gidiyor.
Foi fazer um último assalto.
Sargıların açılıp kanama kontrolü yapılması için bir ameliyat daha olması gerek ama şu an hayatta ameliyattan sağ çıkamaz.
Ela precisa de outra operação para tirarmos o plástico e procurarmos hemorragias, mas ela não sobrevivia agora.
Benim için değil. Şu an uygun bir zaman değil.
Para mim, não.
Sence şu an birini ispiyonlamak için iyi bir zaman mı?
Pensaste mesmo que era uma boa hora para entregar alguém?
Bu senin için çok özel bir an, değil mi?
É um grande momento para si, não é?
Bir adam için yapılan en büyük anıt mezarın inşası başladı.
Assim deu início à construção do maior mausoléu conhecido pelo homem.
Anıt mezarına kavuşmaya can atmıyordu ve bu yüzden ölümden kurtulmak için bir sürü ilaç kullandı.
Ele não estava muito interessado em ir para o mausoléu, e tomava comprimidos para tentar enganar a morte.
Şu anda ne düşündüğümü bilmiyorum ayrıca şu an bunu tartışmak için iyi bir zaman değil. - Tamam mı?
Não sei bem o que estou a pensar agora, e este não é um bom momento para discutirmos isto, tudo bem?
Bağırış çağırış duymak istemediğim için çekip gideceğim çünkü çok kırılgan bir anımdayım.
Não quero que me gritem, por isso, vou-me embora. Neste momento estou muito frágil.
O gece orada dururken, bir an onu gördüğüm için mutlu oldum.
Por um momento, quando ele lá estava, fiquei feliz em vê-lo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]