Böyle bir durumda Çeviri Portekizce
613 parallel translation
Böyle bir durumda önce hırsızın amacını bilmemiz gerekir.
Nesse caso, precisamos dum motivo.
Hayır, böyle bir durumda bekleyebilirim.
Não, num caso como este, posso dar-me ao luxo de aguardar.
Böyle bir durumda ne yapacaginizi merak ettim.
Estava curioso em saber como reagiria você numa situação destas.
Bu genelde iyi bir kraldır aferin sana, ama böyle bir durumda, bence hadii.
É uma boa medida, em geral felicitá-la-ia... mas neste caso. Por favor.
Kadınların çoğu böyle bir durumda başlarını kaybederdi, ve senin için de olabilirdi.
A maioria das mulheres teriam enlouquecido e agora eras um homem morto.
İnatçılık yapmayacaktır. Böyle bir durumda hiç bir kadın yapmaz.
Não é que seja, nenhuma mulher não o é.
Böyle bir durumda büyükannemi bile sanatoryuma gönderirdim.
Nestas circunstâncias eu até internaria a minha própria avó.
Böyle bir durumda, Dünya gezegeni... yok edilmek zorunda kalır.
Nesse caso, o planeta Terra teria de ser... eliminado.
Böyle bir durumda kimin güvende olup olmadığını kim bilebilirki?
- E quem saberia nesta situação?
Böyle bir durumda nasıl sakin sakin kek yiyebiliyorsun anlayamıyorum.
Como e que consegues estar ai calmamente a comer bolos... Quando estamos neste terrível problema do qual eu não consigo sair.
Daha önce hiç böyle bir durumda olmamıştım ve bir daha asla olmayacağım!
Nunca estive em situação como esta... e nunca mais voltarei a estar!
Böyle bir durumda zekânın kullanımıyla ilgili başka bir örnek.
Outro exemplo do emprego da inteligência nesta situação.
Böyle bir durumda nasıl işaretleşebilirki?
Como pode fazer sinais de fumo? - As índias... enquanto cozinham.
Böyle bir durumda, güveler kimin umurunda?
Numa ocasião destas, quem quer saber das traças?
Çok geç ama seni böyle bir durumda bu şekilde görmek aklımı başıma getirdi.
Isto fez-me ver melhor a tua pessoa... para dar-me conta de que não é muito tarde.
Böyle bir durumda ön yargıyı bir tarafa atmak çok zordur.
É sempre difícil ultrapassar os preconceitos pessoais neste tipo de coisas.
Altı hafta böyle bir durumda kısa bir süre.
Seis semanas são um curto período de tempo neste caso.
Özellikle de böyle bir durumda.
Especialmente em lugares como este.
Böyle bir durumda herkes şüphe altındadır, hatta Sör Henry bile.
Neste caso, todos são suspeitos, até o Sir Henry.
Ama böyle bir durumda, bir çok insanın hayatını kurtarmak adına bir kişiyi feda etmek, doğru bir hareket olabiliyor.
Mas neste caso, é necessário e até certo... matar alguém com a finalidade de salvar outros.
Bence, Teksaslılar böyle bir durumda, asla bizi bırakmazdı.
Pensava que estes texanos não estavam tão próximos como parece.
Böyle bir durumda, ona yardımcı olacağından... hiç kuşkum yok.
Nesse caso, tenho a certeza... de que o ajudarias.
Böyle bir durumda benim de bazı haklarım var.
Tenho alguns direitos numa situação como esta.
Böyle bir durumda tüm gerçekler elde olmadan karar vermek için beklerdim.
Eu evitaria fazer esse julgamento até estar de posse dos factos.
Böyle bir durumda neler yapabileceği belli olmaz.
Nao sabemos o que faria em uma hora de desespero.
Robbo, Koca Jim'in başına bir şey gelebileceğini böyle bir durumda şerifin koruma isteyip istemediğini sormuştu.
Robbo disse que ia acontecer algo ao Big Jim e perguntou ao xerife se queria protecção.
Böyle bir durumda oldukça pişman olmalısın.
A conseqüência disso. Está em um estado lamentável.
Unutma, böyle bir durumda dürüstçe, davran : yalan söyle.
Agora lembra-te, numa situação como esta Faz sempre o mais honesto : mente.
Son kez yine böyle bir durumda olduğumda...
Já estive numa posição como esta.
Bir yerlerde çocukların yoksa böyle bir durumda bir babanın ne hissedeceğini bilemezsin.
A menos que tenha filhos escondidos... como poderá saber o que sente um pai nesta situação?
Böyle bir durumda asla.
Nesta situação, nunca.
Böyle bir arabayı böyle bir durumda bırakan birini düşünebiliyor musun?
Pode imaginar alguém deixar um carro como este em uma situação desta?
Böyle bir durumda, hareket halinde olmayan gemi parçalanıp bir karton gibi ezilebilir.
A tal velocidade, um barco não pode continuar a mover-se... Pode ser apanhado e esmagado como uma caixa de cartão.
Oh. Şey, bilirsiniz, herkes böyle bir durumda telaşlanır.
Bem, toda a gente fica nervosa numa situação como esta.
Tepkileri böyle bir durumda çok önemlidir.
É muito importante em uma transação.
Ama sizin böyle bir durumda... makyajı düşünmenizi çok garip buluyorum.
Mas acho muito estranho você sequer... discutir a reconstituição.
Böyle bir durumda bizimle bağlantıya geçeceğinizi umuyorum.
Se acontecer, espero que nos contate.
Emir dört. Böyle bir durumda, Komutan'a gerekli yetkiyi veriyor.
A Directiva Quatro atribui poder ao Comandante para agir, numa situação destas.
Böyle bir durumda bile biraz yüreklilik göstermez misin sen?
Não pode mostrar alguma consciência num momento como este?
Bizi böyle bir durumda nasıl bırakabilirler?
Como puderam deixar-nos assim? Como puderam?
Böyle bir durumda babanın kalbini bir lazer bıçağıyla kurcalamamı isteyeceğini sanmıyorum.
Não acho que queiras que eu ande às voltas no coração do teu pai, com um bisturi-laser numa altura dessas.
Judy'i böyle zor bir durumda birakamazsin.
Näo pode deixar a Miss Judy nesta situaçäo.
Ona böyle bir hayalkırıklığı daha yaşatırsam çok zor durumda kalacağım.
Tenho vergonha de lhe dar outra decepção como esta.
Sadece daha önce böyle bir şey yapmadığımdan değil, ama bana öyle geliyor ki, ben veya bu durumda bir başkası 13 yaşındaki bir kızın içini dökmesiyle ilgilenmez.
Não só porque nunca fiz isso antes... mas porque me parece que, assim como eu... ninguém está interessado nos desabafos de uma menina de 13 anos.
Doğrusu basının böyle taraf tuttuğu bir durumda olaya ilgisiz kalınmasını doğru bulmuyorum.
De todos os modos, a meu parece... que ante semelhante tira de posição por parte da imprensa...
Bir gün ben de böyle zor bir durumda kalırsam, aynısını kendime kullanabilirim.
Eu mesmo sei como usá-la.
Böyle bir acil durumda anlaşılabilir.
É compreensível numa emergência destas.
Böyle tehlikeli bir durumda, saygın davetlinize yüz çevirirseniz, bunun, uluslararası platformda, Fransa için sonuçlarını bir düşünün!
Imaginem as repercussões internacionais para a França se votarem o vosso prestigiado hóspede a um destino tão trágico.
Bu durumda, sosyalist bir stratejinin başlıca sorunu, bundan böyle kitlesel devrimci eylemi mümkün kılan burjuvaziyle güç savaşına girilip kazanılabilecek nesnel ve öznel koşulların yaratılmasıdır. "
"Como tal, o problema principal de uma estratégia socialista " é criar condições objectivas e subjectivas, " a partir das quais a acção revolucionária do povo seja possível,
Eğer, Sicilyalı bir Savaş Konsiliyer'im olsaydı, böyle utanç verici bir durumda olmazdım!
Se fosse um consigliere siciliano, não estaríamos nessa.
Homo Sapiens'lerin, düşman tehdidi altında böyle savunmasız bir durumda uzun süre kalabilmeleri çok şaşırtıcı.
É incrível que os Homo sapiens passem tanto tempo nesta condiçäo vulnerável, à mercê dos seus inimigos.
böyle bir şey yok 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle 531
boyle 17
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle konuşma 236
böyle şeyler söyleme 28
böylelikle 44
böyle iyiyim 107
böyle olsun istememiştim 16
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle konuşma 236
böyle şeyler söyleme 28
böylelikle 44
böyle iyiyim 107
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle söyleme 179
böyle şeyler 30
böyle olsun istemedim 34
böyle gel 42
böyle değil 53
böyle davranma 44
böylesi 17
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle söyleme 179
böyle şeyler 30
böyle olsun istemedim 34
böyle gel 42
böyle değil 53
böyle davranma 44