English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bız

Bız Çeviri Portekizce

31,724 parallel translation
Leo, onu bırakmalıyız... yoksa korktukları şey haline geliriz, olduğumuzu söyledikleri şey.
Leo... temos de o libertar. Ou seremos o que eles receiam e dizem que nós somos.
- Bizi yalnız bırak.
- Deixe-nos a sós.
Bizi yalnız bırak dedim.
Eu disse para nos deixar a sós.
Geçmişteki alanım hakkında konuşmadığım yazmadığım, düşünmedğim sürece beni yalnız bırakacaklar.
Eles deixam-me em paz, desde que eu não fale, escreva ou pense sobre a minha antiga área.
Çoktan yakalanmış olanları bularak onları serbest bırakmamız gerek. Kardeşlerimizi serbest bırakacağız.
Temos de encontrar os que já foram capturados e libertá-los, liberar os nossos irmãos.
Sizi biraz yalnız bırakayım. Evet.
- Vou dar-vos um minuto.
Gireceğiz, güvenliği etkisiz hâle getireceğiz ve içerideki yakalanan sentetikleri serbest bırakacağız.
Vamos entrar, neutralizar os guardas e libertar os sintéticos lá dentro.
Buraya sızıp sentetikleri serbest bırakmaya çalışıyorlar.
Querem invadir o complexo e libertar os sintéticos.
Selam, ben Vanessa. Mesajınızı bırakın.
Fala a Vanessa, deixe mensagem.
Para biriktirip araba alabilirsin. Kızımızı annenlere bırakırken otobüsteki tuhaf tiplerle uğraşmazsın.
Há uma vaga para segurança lá no edifício.
Savunma yapacağız. Bunu yapnayı bırakacaksın. Başka yolu yok.
Vamos apelar, mas cumprirás pena, não há volta a dar.
Geride bıraktığımız sürede ırklar arası kimlik sorunu yaşayan bir gencin haberini vermiştik.
Há pouco, mostrámos uma peça de um jovem com identidade transracial.
Sonunda bizi tamamen yalnız bırakmayacak.
E no final não nos deixará tão... completamente sozinhos.
Onu yalnız sen tesirsiz bırakabilirsin.
És o único que o pode neutralizar.
Bıraktıkları her şeyi yok etmek zorundayız.
Temos de destruir tudo o que deixaram para trás.
Ne yani, beni orada mı bırakacaksınız?
- E deixam-me lá?
Adamımız pek anahtarını etrafta bırakacak tipte biri değilmiş gibi.
O nosso tipo não parece ser alguém que deixe chaves por aí.
Seni bıçaklayan kızın adı?
O nome da rapariga que o esfaqueou?
Sizi annenizle yalnız bırakayım.
Vou dar-vos um tempo sozinhos com a vossa mãe.
- Kızım var. Kızımı bırakıp gelemem.
- Tenho uma filha, não posso ir.
Birkaç hasta öldü diye, doktorluğu mu bırakacağız?
Se morrer um paciente, deixamos de exercer? Você...
Eğer ülkeyi yönetemiyorsanız bırakın,
Demitam-se, se não sabem governar.
Beni yapayalnız bıraktın.
Deixaste-me sozinha.
İşleri olduğu gibi bırakmamızı...
E que deixemos tudo como está...
Her biriniz kendi kişisel çıkarlarınızı bir yana bırakarak... hayatınızı ulusa hizmete adadınız.
Cada um de vós decidiu sacrificar os seus interesses pessoais e dedicar a sua vida ao serviço da nação.
Bizi yalnız bırak.
Deixa-nos.
Eğer onu parasız bırakırsak, ordusuz da bırakırız.
Se o deixarmos sem dinheiro, deixamo-lo sem exército.
Saçmalamayı bırak, kızım.
Para de ser estúpida, rapariga.
Beni yalnız bırak.
Deixa-me sozinho.
Ve o durumlarda elinizdeki her şeyi bir kenara bırakıp yürümeye başlamanız gerekir.
E quando isso acontece, têm de largar tudo e simplesmente começar a caminhar.
Başkan'ı öldürmeye çalıştığımı itiraf edeceğim ama karımı ve kızımı rahat bırakacaksınız.
Vou confessar que tentei matar o Presidente, mas a minha mulher e a minha filha são deixadas em paz.
66 milyon yıIdır soyları tükenmiş olmasına rağmen Şilililer'in onları doğru tarif etmeyi bırak adını duymuş olmaları bile imkansız bir şey.
Para além do facto dos pelicosauros estarem extintos há 66 milhões de anos, pareceu-me improvável que os habitantes chilenos locais alguma vez tivessem ouvido falar dele, muito menos serem capazes de os descrever tão detalhadamente.
Jamie'yi New Brunswick'te bırakmamız? Senin hatandı.
Obrigares-me a abandonar a Jamie em New Brunswick... isso não foi culpa tua.
Hiçbiriniz gelecek için savaşçayı bırakamazsınız.
Tu... entre todas as pessoas, não podes desistir do futuro.
Biliyor musun, aşağı yukarı aynı yaştayız bu yüzden bana hanfendi demeyi bırakabilirsin.
Somos quase da mesma idade. Pode parar de me tratar por senhora.
Bip sesinden sonra mesajınızı bırakın.
Por favor, deixe mensagem depois do sinal.
Hepiniz beni burada mı bırakacaksınız.
Vão deixar-me aqui?
Mesajınızı bırakın.
Deixe mensagem.
Beni yalnız bırak.
Deixa-me em paz.
Beni yalnız bırak, dedim.
- Eu disse para me deixares em paz.
Yani, Amanda'yı yalnız bıraktım, o yüzden bizim...
Eu deixei a Amanda sozinha, talvez não devêssemos...
Seni yalnız bırakmak istemiyorum.
Não quero deixar-te sozinha.
Amanda'yı yalnız bırakmayı sevmiyorum.
Não gosto de deixar a Amanda sozinha.
Silahlarınızı bırakın!
Larguem as armas!
- Silahlarınızı bırakıp çekilin!
- Larguem as armas e recuem agora!
- Sonuç olarak zorunda hissettigimiz şeyleri yapmayı bırakıp istediğimiz şeyleri yapmaya başlamalıyız.
O que quero dizer é que temos de parar de fazer o que nos sentimos obrigados, e fazer o que nós queremos.
Yanlışlıkla bu tatsız light birayı kapımın önüne bırakmışlar, ben de senin olmalı diye düşündüm.
Olá. Entregaram por engano esta cerveja sem gosto na minha porta, e deduzi que deve ser tua.
Mecbursanız sesli mesaj bırakın ama mesaj atmanızı tercih ederim.
Deixe mensagem se for preciso, mas prefiro que me enviem um SMS.
Bu yüzden mi bu sabah bana enerji versin diye küçük bir hediye bıraktınız?
Por isso me deixaram aquele presente esta manhã, como um pequeno estímulo? - O quê?
Peki külodunuzu bedava yemek kazanma şansı için akvaryuma bırakır mısınız?
E gostaria de deixar as suas cuecas no aquário para poder ganhar um almoço grátis?
Bütün bunları arkamızda bırakıp başladığımız yere geri dönebilir miyiz?
Podemos mandar isto tudo para trás das costas e voltar a como eram as coisas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]