Dört Çeviri Portekizce

BM barış elçisi olarak, geçtiğimiz iki yılda dünyanın dört bir yanına gittim. Endüstriyel kirlilik yüzünden boğulan Pekin gibi şehirlerde, Kanada'nın dümdüz edilmiş eski kutupaltı ormanlarında ve Endonezya'daki yakılmış yağmur ormanlarında bulundum.

Como Mensageiro da Paz da ONU, viajei por todo o mundo durante os últimos dois anos, vi cidades como Pequim paralisadas por poluição industrial florestas boreais no Canadá que foram derrubadas e florestas tropicais na Indonésia que foram reduzidas a cinzas

Kilisenin en ücra köşelerinde Sean adlı bir herifle dört yılımı geçirmek zorunda kaldım.

Passei mais quatro anos com um homem chamado Sean, nos cantos escuros de uma igreja.

Bu doğru ama bu dört kişi hep listede olacak.

Isso é verdade mas essas 4 pessoas estarão sempre na lista.

Tamam, bu dört kişiyi düşün ve söyle bana.

Ok então pense nesses 4 e diga-me como se sente quando está com eles.

O dört kişi sana nasıl hissettiriyor?

Como essas 4 pessoas fazem-na se sentir?

İki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on bir.

Dois, três, quatro, cinco, seis, sete, oito, nove, dez, onze.

Dört bavula ve bir şapka kutusuna sığdırabildim.

Consegui reduzir para quatro malas e um caixa para chapéus.

Ve biz olmazsak kıtanın dört bir yanında ölüyorlar.

Sem nós, continuarão a morrer por todo o continente.

Bu çetede üç Kenyalı, dört Tanzanyalı olduğunu biliyoruz.

Sabemos que este gangue é constituído por três quenianos e três tanzanianos.

Dört ton var.

Tenho quatro toneladas.

- Dört ton mu?

- Quatro toneladas?

Dört ton mu var?

Tem quatro toneladas?

Dört ton, çok büyük para.

Quatro toneladas valem muito dinheiro.

Dört AK-4 piyade tüfeği ve iki av tüfeği.

São quatro AK-4 e duas caçadeiras.

Ülkenin dört bir yanına dağılmış durumda ve epey zor.

Está espalhado por todo o país, e torna-se difícil.

Şunun dört numaralı raf olduğunu görebilirsiniz.

Aquela é a prateleira número quatro.

Mozambik'te ve Tanzanya'nın dört bir yanında faaliyet gösteren bir kaçak avcımız var.

Temos conhecimento de um caçador furtivo que está a caçar em Moçambique e por toda a Tanzânia.

Chico, Mweko'ya takviye ve koruma için üç dört memur almasını söyle.

Chico, diga ao Mweko para enviar três ou quatro agentes como reforços. Eles têm mais armas.

Bir ailem var, dört kiz babasiyim.

Eu tenho uma família, sou pai de quatro raparigas.

CINAYETTEN DÖRT YIL SONRA SAVCILIGIN KAPANIS KONUSMASI

QUATRO ANOS APÓS O HOMICÍDIO

Ingiliz oda arkadasi Meredith Kercher'in canice katlinden dört yil sonra her sey bugün noktalanacak.

Quatro anos após o homicídio brutal da colega britânica Meredith Kercher, resume-se tudo a isto.

Dünyanin dört bir yanindan gelen muhabirler Amanda Knox'in kaderinin açiklanacagi ani bekliyor.

Jornalistas frenéticos de todo o mundo fazem a contagem decrescente até o destino de Amanda Knox ser revelado.

Hapiste dört yil kaldim, alti ay hücrede kaldim.

Passei quatro anos na prisão, seis meses na solitária.

Efendim, dünyanın dört bir yanından destek mesajları gelmeye devam ediyor.

Senhor, deve saber que continuamos a receber mensagens de apoio de vários líderes mundiais.

Dört defa 40 metre koşu yaptım.

E ganhei quatro vezes a linha de 40 jardas em corrida.

Dört tane.

Quatro.

MAÇA DÖRT GÜN KALA

QUATRO DIAS PARA O JOGO

Dört savunmacı gönderin!

Quero quatro defesas!

Dört savunmacı!

Quatro defesas!

Dört ve bir mi oldu?

Porra, é a quarta jogada?

Dört ve birde miyiz?

É a quarta para marcação?

Dört degaj, bir top kaybı ve bir sayı aldırlar.

Quatro remates, uma perda de bola e um touchdown.

Birkaç sene önce sayı farkını açamadığımız için ulusal puan tablosunda dört sıra düştük.

Há uns anos, tivemos um jogo disputado e caímos quatro posições na classificação nacional.

MEZUNLAR TOPLANTISINA DÖRT GÜN KALA "İNEKLER GÜNÜ"

QUATRO DIAS PARA O HOMECOMING "DIA DOS NERDS"

DJ'in, Üniversite Çalışmaları dersinde üç, Matematik'te dört devamsızlığı var ikisinden de kalırsa lisans alamayacak.

O DJ tem três faltas a Estudos Universitários e quatro a Matemática, o que o vai tornar inelegível se reprovar a ambas.

Henüz yarıyıl bile olmadı, şimdiden dört devamsızlığı var.

Ainda nem vamos a meio do semestre e ele já tem quatro faltas.

Dört, üç, iki...

Quatro, três, dois...

Beş, dört, üç, iki, bir...

Cinco, quatro, três, dois, um... Vai!

Dört, haydi!

Quatro, vamos lá!

İkinci hak ve dört metreden başlanıyor geri çekildi ve pası ortaya gönderiyor sayı bölgesinde pas ICC'ye geçiyor.

Segunda jogada para marcação, recua e faz o lançamento para o centro, mas é intercetado pela ICC.

Dört mermiye rağmen hayattasın, ha?

- Sobreviveste às 4 balas.

Gizli görevdeki bir narkotik polisi sıfatıyla şüpheli suç çetesinin dört üyesiyle silahlı çatışmaya girdiniz, doğru mu?

No seu posto como agente dos Narcóticos sob disfarce, envolveu-se num tiroteio com 4 indivíduos de um bando criminoso suspeito, correcto?

- Evet, baktım, tam dört kez.

- Sim, verifiquei, quatro vezes.

Elinde sandviçi ile sokağa çıktığı anda, sokakta dört nala yardıran genci görür.

Ele saiu do café com uma sanduíche, quase foi atingido por um tipo a correr.

2. Alaydan Nicholas Biddle, Renki Birlik, eşinin ve dört çocuğunun... nerede olduğunu öğrenmek istiyor.

Nicholas Biddle, 2º Regimento da Infantaria de Negros, deseja saber o paradeiro da mulher e dos seus quatro filhos.

Lincoln'ün ölümü dört güçlü... devlet adamını aynı anda öldürüldüğü... çok büyük bir komplonun parçası sadece :

A morte do Lincoln fazia parte de uma conspiração muito maior para matar quatro homens poderosos do Governo de uma só vez :

Bu geceyi dört yıl önceden planladım ve... benim kaderimi onaylamaya kalkışma, ya da...

Tracei o rumo desta noite há quatro anos e não submeterei o meu destino à sua aprovação nem...

Dört dakika olsun.

É melhor 4.

Bekleyin. Sadece dört kişi olmalıydı.

Deviam ser apenas 4 lá dentro.

Dört kişi olduklarını hiç söylemedik.

Nunca dissemos que eram quatro.

Peki, MIT'den bazı iş arkadaşlarıma bahsettim ve dört ayda işi tamamlayabileceklerini düşünüyorlar.

Falei com alguns colegas do MIT e disseram que podem construir um em quatro meses.