Lá Çeviri Portekizce
530,917 parallel translation
Eski kamp alanında. Ama Kanca, orası kayıp çocukların idaresinde.
Mas, Gancho, os Meninos Perdidos estão lá agora.
Orada nelerim var hiçbir fikrin yok senin.
Não tens ideia do que está contra mim lá fora!
Olmaz.
Vamos lá limpar-te. Não.
Radyoda kilometreler kala düştüğünü söylediler.
A rádio diz que se despenhou a quilómetros de lá.
Biri benimle dışarı gelse iyi olur.
Talvez possam levar-me lá para fora.
Belki de... ya da belki de dışarıda beni arayan insanlar vardır.
Talvez, ou talvez haja gente lá fora à minha procura.
Flynn pilotlarına pek iyi davranmaz.
O Flynn não é lá muito bom a tomar conta dos seus pilotos.
Oradan çıkacağını biliyordum.
Eu sabia que conseguirias sair de lá.
Jiya şuan orada!
A Jiya está lá agora.
Belki de içeriden birinin bizim için çalışıyor olması iyi bir şeydir.
Talvez isso seja bom, ter um de nós lá dentro. Bom?
Al işte.
Lá vem.
Orada gidemedim çünkü yanımda çıktığım adam vardı.
Não pude ir à casa de banho lá porque estava num encontro com um homem.
Ben yıllardır oraya kakamı veya neyse onu yapıyorum.
Tenho feito cocó, ou o que for, mantém o mistério, lá há anos!
Hadi millet!
Vá lá, pessoal!
Gel, yiyorsa bunu bük.
Tenta lá dobrar isto!
Toparlanıp beş dakikaya geliriz. "
Lava-te e está lá em baixo em cinco minutos. "
Yetişmem mümkün değil!
Não chego lá a tempo!
Aşağıda çok öfkeli Amerikan yerlileri tanesi 250 dolar olan Redskins formalarını yakıyor.
Bem, lá em baixo, um grupo de nativos americanos muito zangados está a queimar camisolas dos Redskins que custam 250 dólares cada.
Tepede dümen var.
Sabias que tem lá um leme?
Sevgilimle gittim, babasıyla tanıştım.
Fui lá com a minha namorada, conhecer o pai dela.
Yap şu hatunu. " der.
Constrói lá essa merda, mano. "
Bazen o pozisyondayken bacaklarınızı çok kapatıyorsunuz ve yüksekte kalıyorsunuz.
às vezes, estamos lá atrás e as vossas pernas estão demasiado juntas, por isso, ficam demasiado altas para nós.
İkile.
Meu, vá lá, põe-te a andar.
Oraya umut dolu gittim. Davranışlarının sorumluluğunu üstleniyordu ve ailecek tek vücut olabileceğimizi umuyordum.
Então, fui lá com a esperança de que ele assumisse a responsabilidade pelo seu comportamento e todos pudéssemos unir-nos à sua volta.
Hastanedeki odasına gittim ve daha beş dakika geçmeden beni iki ağabeyim hakkında kötü konuşturmaya çalışmaya başladı.
Fui ao quarto dele no hospital e, ao fim de cinco minutos lá, ele estava a tentar fazer-me falar mal de dois dos meus irmãos.
Gittim, onunla konuştum, bana dedi ki
Então, vou lá, falo com ele e ele diz :
Onu açıp, kafanı içine sokarak hızlıca bir göz atmaya ne dersin?
- Abre-a, enfia a cabeça lá dentro e espreita.
Oraya gittiğimizde ne yapacağız?
- O que vamos lá fazer?
Arkadaki garajda onları parçalara ayırdı.
Desmembrou-as na garagem, lá atrás.
Hadi ama, büyücüler.
Vá lá, génios.
Seninle karşılaşmak nasıl da harikulade.
Belle, muito gosto em conhecê-la.
Dr. Hopper, Pongo ile gidip bir bakmaya ne dersiniz?
Dr. Hopper, porque não vai lá ver com o Pongo?
1780 yılına gittim ve David Rittenhouse'la tanıştım!
Eu fui a 1780 e encontrei o David Rittenhouse.
Ama Milli Güvenlik Bakanlığı seni yeni göreve atayacak.
Mesmo assim, penso que a Segurança Interna quer transferi-la.
Picasso'ya, orada Scott ve Zelda Fitzgerald'la birlikte oturuyor.
O Picasso, sentado ali com o Scott e a Zelda Fitzgerald.
Kızı kullanmak akıllıca.
É inteligente usá-la.
- Onu öldürebilirler!
- Podem matá-la!
Ne yani Rufus'la ben hiçbir şey olmamış gibi işe gidip gelecek miyiz?
Então temos de ir trabalhar como se nada tivesse acontecido?
Salağın teki benden habersiz tuvaleti kullanıyor.
Algum espertalhão anda a usá-la sem eu saber.
Hem de Property Brothers'la teleferiğe binmiş biriyim.
E uma vez andei de roda gigante com os Property Brothers.
"Los Angeles'ta kızımı koruyabilmen için evinde silah var mı?" dedi.
"Tens alguma arma em casa, em LA, para proteger a minha filha?"
Ketamin, bir tür at sakinleştiricisi ama aynı zamanda bir parti uyuşturucusu ve bunu depresyon için yazmaya başladılar.
Se sabem o que é cetamina, é um tranquilizante para cavalos que também é uma droga recreativa. Começaram a receitá-la para tratar a depressão.
Dave'le aynı ekipte olmak, Jordan'la aynı takımda oynamak gibi.
Ter uma equipa de escrita com o Dave é como estar na equipa do Michael Jordan.
İçimdeki his, Mike Schur'la yazmamı, sonra Chappelle's Show'u yapmamı, sonra da stand-up yapmamı söyledi.
Disse-me para escrever com o Mike Schur, para escrever o Chappelle's Show e depois disse-me para fazer stand-up.
Gelince cesaretinden tanırsın.
Vais reconhecê-la pela coragem dela, quando chegar.
" Bir dakika.
" Espera lá.
Sizi çantaya tıkmaya çalışıyormuşuz gibi görünüyor.
Parece que estamos a tentar enfiá-la numa mala.
Ama onu son görüşüm olabileceğini biliyordum, o yüzden... 30 yıl boyunca sevgi göstermediğim birine sevgi göstermeyi becermek kolay değildi. Yani o yüzden ben de elimi öpüp alnına koydum
Mas sabia que podia ser a última vez que o via, por isso era difícil saber como ser afetuoso com um tipo com quem não fui afetuoso durante 30 anos, por isso... simplesmente dei um beijo na minha mão, pu-la na testa dele
Yapayım da çekip gidelim, olur mu?
Que tal dizê-la e pirarmo-nos daqui?
Sence orada ne var?
PERIGO! - O que achas que há lá dentro?
İhtiyacım olan bilgiyi verir vermez, onu sana derhal geri teslim edeceğim.
Vou devolvê-la à sua custódia assim que ela me der as informações que preciso.