English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / About damn time

About damn time translate Turkish

133 parallel translation
- It's about damn time.
- Zaman geldi sayılır.
- Peter, it's about damn time!
- Peter, nihayet gelebildin!
About damn time.
Nihayet gelebildi.
It's about damn time!
Zamanı gelmişti!
About damn time.
Ve nihayet.
It's about damn time.
Zamanı gelmişti zaten.
Well, it's about damn time.
Neredeyse lanet zamanına yakın.
About damn time.
Tam vaktiydi.
about damn time.
tam kahrolası zamanı.
It's about damn time.
Zamanı gelmişti.
About damn time.
Lanetlenme zamanı.
It's about damn time.
Şu an "kahretsin" zamanı.
- It's about damn time.
- Tam lanet olası zamanında.
- About damn time.
- Yani zamanıydı.
It's about damn time.
Zamanı geldi.
Get outta here! It's about damn time. Been waiting to see this...
hem de böyle lanet bir zamanda... bunu görmeyi bekliyordum.
It's about damn time somebody listen to their radio out here.
Kahrolası telsizle yardım istemiştim. - İçine sıçtın Snyder.
About damn time.
Tam zamanında.
We are? Well, it's about damn time!
Tamam, zamanı gelmişti!
Well, it's about damn time.
İşte tam zamanıydı.
Whether you like it or not, you are my daughter, which makes you a whitelighter, and it's about damn time you accepted that.
O zaman bu kabul ilgilidir. Cehennem öyle.
Well, it's about damn time.
Tam zamanında.
It's about damn time.
En kötü zamanlar...
And it's about damn time.
Bunun vakti gelmişti artık.
Well it's about damn time!
O zaman çok berbat bir zaman!
It's about damn time you called me back.
Kötü bir zaman, beni daha sonra arasaydın ya.
it's about damn time, too.
Zamanı da gelmişti.
It's about damn time.
Zamanı çoktan gelmişti bile.
Well, it's about damn time.
Böyle bir zamanda mı?
Well, it's about damn time.
Şimdi gitme zamanı.
It's about damn time.
Sonunda çıktınız.
All the time, you didn't give a damn about us.
Sana hep güvendim, haksızmıyım?
And right today... every time I think about it, damn it, I get mad.
Şimdi bugün bile... ne zaman οnu düşünsem, kahretsin, öfkeleniyοrum.
Take you, and on top of that, that damn puny, little Picayune girl that ain't never seen the outside of a filling station, and by God the papers do but print about you all the time.
Hepsinin üstüne de, şu lanet olası hayatında benzin istasyonundan dışarısını asla görmemiş bir... çelimsiz küçük Pikayun kızı için gidiyorsun. Ve Tanrı aşkına tüm lanet gazeteler her zaman senden bahsedip, duruyor.
You're just trying to resolve a conflict that no one has a time to give a damn about.
Siz kimsenin bir an için bile umursamadığı bir çatışmayı çözmeye çalışıyorsunuz.
It's about God damn time, Tonto.
Zamanı gelmişti, Tonto!
Oh, I didn't give a damn about you wandering around the world all that time.
Sürekli dünyayı aylak aylak dolaşman zerrece umurumda değildi.
This isn't the first time my actions have brought suffering to someone I care about, in the name of doing what I had to do. Damn it.
Yapmak zorundayım şeklinde düşünerek giriştiğim eylemler... sevdiğim birine ilk kez zarar getirmiyor.
Let's just say it's been a long time since anybody gave a damn about my future, including me.
Bir şey söylememe izin ver, uzun zamandır, geleceğim konusunda ben dahil hiç kimse bu kadar rezil etmemişti.
Boy, you better take an interest in your own damn town... instead of wasting'your time worrying'about... Wernher von Braun and Cape Canaveral.
Evlat, Wernher von Braun ve Cape Canaveral hakkında endişelenerek vaktini harcayacağına... kendi şehrinde olanlarla ilgilensen daha iyi olur.
I ever tell you about that time years ago... I was on this ledge uptown trying to pull this damn psycho inside?
Sana hiç yıllar önce... yukarı mahalle de şu atlamaya çalışan lanet psikopatı içeri çekmeye çalıştığım olaydan bahsetmişmiydim?
Look, I know you probably don't give a damn about the centennial or me, and that's fine, but starting Monday, I'm gonna be treated like the biggest loser ever at Time Zone.
Baloyu ve benim durumumu hiç umursamadığını biliyorum ve bir şey de demiyorum ama pazartesiden itibaren okulun en eziği muamelesi göreceğim.
You're damn right none ofyou can judge what I've been through... because none ofyou have been through it. What do you know about doing time?
Tabii ki yaşadıklarımı tahmin edemezsiniz çünkü hiçbiriniz bunları yaşamadınız.
You spend so much time worrying about the damn swamp buzzard...
Şu bataklık şahini için o kadar çok endişelendin ki...
Damn about time!
Zamana lanet olsun!
Because I confronted him about how much time he was spending at that damn pancake restaurant.
Çünkü o restaurant da ne kadar çok zaman harcadığı hakkında onu uyardım.
We've all heard the proverbs, heard the philosophers, heard our grandparents warning us about wasted time, heard the damn poets urging us to seize the day.
Atasözlerini, filozofları, zaman harcamak konusunda bizi uyaran büyüklerimizi günü yakala diye bağıran şairleri dinledik.
I don't have time to talk about a damn TV show.
Lanet bir televizyon programını konuşacak vaktim yok.
Ed never said a damn thing about it, and every time i'd ask, he'd just shut me down, so i stopped asking.
Ed orasıyla ilgili hiçbir şey anlatmazdı ve ne zaman soru sorsam hemen sustururdu bu yüzden sormayı da bırakmıştım.
We're going to make it back in time with your damn ice, which is all you really care about.
Zamanında orada olacağız lanet buzunla birlikte ki tek önemsediğin de o.
Well it's about god damn time.
Tam zamanında.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]