And then you die translate Turkish
411 parallel translation
When you live a good life like a saint and then you die,
Bir aziz gibi güzel bir hayat yaşayıp, öldüğünde
You do shit, and it's done... and then you die.
Belaya bulaş, yap ve sonra öl.
You're born, you rush around and then you die
Doğarsınız, koşuşturursunuz ve sonra ölürsünüz.
You let out a little chuckle and then you die.
Biraz kıkırdarsın ve sonra da ölürsün.
Because if you do not, they will send in the Jem'Hadar... and then you die.
Yapmazsanız, Jem'Hadar'ı yollarlar, sonra da ölürsünüz.
Then you're telling me that... I was willing to die for that woman? And that's why I jumped in?
Yani bunun anlamı onun yerine ölüme bilerek mi atladım.
Then they prescribe brandy and have to sample themselves to see if it's any good, and by the time you're deciding whether to live or die, they're under the bed singing "Sweet Adeline"
Sonra reçeteye konyak yazıp işe yarıyor mu diye denemek ister. Sen ölüp ölmeme arasında karar verirken onlar yatağın altında "Sweet Adeline" i söyler.
First you get to like them, and then they die.
Tam onları sevmeye başlarsın ki ölüp giderler.
You can't die once, and then come alive and go away again.
Bir kez daha, ölüp, canlanıp tekrar gidemezsin.
And it was then that you took me aside, and told me how Sergeant Rutledge had... Had seen my father die.
ve siz beni bir tarafa çekip, bana Çavuş Rutledge'ın babamın... nasıl öldüğünü gördüğünü söylediniz.
Then you die... And Kuala take boy all the same.
O zaman sen ölmek... ve Kuala çocuğu almak.
You can't eat a meal and then go swimming. You'd die.
Yemek yer yemez üstüne yüzmeye kalkarsan, ölürsün.
One more to die, and then you won't have to be alone.
Öldürülecek bir kişi kaldı, sonra yalnız kalmak zorunda değilsin.
If you write a statement... then Shimazo won't have to die... and neither will you.
Eğer bir açıklama yazarsan..... Shimazo Ölmeyecek... .. tabiiki sen de ölmeyeceksin.
It'll spread all over and you'll yell, try to hurt everybody and then die.
Her yere yayılacak, bağırıp, herkesin canını yakacak, sonra da öleceksiniz.
And then you'll die, every one of you.
Sonra da öleceksiniz, her biriniz.
If being Vulcan is more important to you, then you'll stand there speaking rules and regulations from Starfleet and Vulcan philosophy and let your father die.
Vulcanlı olmak senin için bu kadar önemliyse, o halde orada kal, Yıldız Filosu ve Vulcan felsefesinin kurallarından ve yönetmeliklerden bahsederek, babanın ölmesine izin ver.
Either you surrender and live... or if you attempt to postpone the inevitable... then I shall withdraw my offer... and your two comrades will die tonight.
Teslim de olsanız, hayatta da kalsanız... kaçınılmaz olanı erteleseniz bile... ben teklifimi geri çekeceğim... iki askeriniz de bu akşam ölecek.
I want you to love me, John... but then if you leave me, you'll shame me... and I shall want to die.
Beni sevmeni istiyorum John. Ama sonra beni terk edip utandıracaksan... yaşamam için bir sebep kalmaz.
And then, you know what happens when you die?
Sonra da, sen ölürsen ne olur biliyor musun?
... suddenly, it's like your heart explodes and then, everything is black and you die.
bilemezsin birdenbire, sanki kalbin infilak edip havaya uçuyor sonra, her şey kararıyor ve ölüyorsun.
"When the Jews return to Zion,..... and a comet rips the sky,..... and the Holy Roman Empire rises, then you and I must die."
"Yahudiler Zion'a dönerse..... bir kuyruklu yıldız semayı delerse... ve kutsal Roma Imparatorluğu yücelirse, o zaman sen ve ben ölmeliyiz."
"When the Jews return to Zion,..... and a comet fills the sky..... and the Holy Roman Empire rises,..... then you and I must die."
"Yahudiler Zion'a döndüğünde,..... ve kuyrukluyıldız gökyüzünü deldiğinde..... ve Kutsal Roma Imparatorluğu yüceldiğinde,..... sen ve ben öleceğiz."
You should go or else I'll die before you. I swear, if you refuse to leave this place and go you'll only see my dead body then.
gitmessen kendimi öldürürüm yemin et bu yeri terk edeceğine... yoksa sadece bir ceset görürsün.
- Then you go and die, if you want to!
- Canın istiyorsa geç de öl o zaman!
I kill for a living and I could have not let you know but I am different from other assassins and have never killed anyone who doesn't deserve to die I was deceived then realised I killed the wrong person
Ben öldürerek yaşarım! ve bu konuda merhametim olmaz ama ben diğer kiralık katillerden farklıyım Daha önce ölmeyi hak etmeyen birini hiç öldürmemiştim!
I mean, you know, here's an 82-year-old man who's very emotional... and you know, and if you go in one moment, and you see the person's dying... and you don't want them to die, and then a doctor comes out five minutes later... and tells you they're in wonderful shape... I mean, you know, you can go crazy. - Yeah.
82 yaşında ve çok duygusal bir insandır yani biraz önce içeriye girmişsin ve ölmesini istemediğin birisinin ölmek üzere olduğunu görmüşsün, beş dakika sonra içeriden bir doktor çıkıyor ve hastanın çok iyi durumda olduğunu söylüyor, bu insanı delirtebilir.
But I wonder if you could move center stage on that speech, and then die.
Ama bunu söylerken, sahnenin ortasina yaklasip da ölebilir misin, acaba?
You can wait here to die, or you can drive me to the airport... and then take the car up into the hills.
Burada ölmeyi bekleyebilir, ya da beni havaalanına götürebilir... ve sonra arabayı tepelere götürebilirsin.
You can be the biggest bitch God ever made... and then you turn around on me... and you're like this, and I want to die.
Tanrı'nın yarattığı en büyük fahişe olabilirsin ama sonra bana böyle dönmen ve böyle olman, bunun için ölebilirim.
I'd say, "I love you too." Then they would go away and die.
Ben de, "ben de sizi seviyorum". Sonra da gidip öleceklerdi.
And then when you put it down so unequivocally, I thought they'd die.
Sen bunu çok açıkça belirttiğinde öleceklerini sandım.
First it's love, then it's the axe, and now you have to die.
İlk önce sevgiydi, sonra savaş, şimdi de ölmen gerekiyor.
Yes, if I lay down my arms and I accepted to die, yes, then you could kill me.
Evet, eğer kollarımı indirir ve ölümü kabul edersem, evet, o zaman beni öldürebilirdiniz. Kim senin kollarını indirmeni sağlayabilir?
Then you're like 60, you die and what are you doing?
Köfte kızartıyorsun. Sonra 60 yaşına geliyorsun, ölüyorsun ve ne yapıyorsun?
Suppose you never meet anybody, you never become anything, then you die and nobody notices for two weeks until the smell drifts into the hall.
Ya sana hiçbir şey olmazsa, kimseyle karşılaşmazsan, önemli bir kişi olmazsan, ölürsen ve kokun koridora yayılana kadar kimse farketmezse.
There's only so much you can take and then eventually, you die.
Dayanabileceğin kadar çekersin, sonra da ölürsün.
And then when you're a healthy-looking 50, you die of a stroke because whatever was wild in you has eaten away the muscles of your heart.
Ve 50'sinde sağlıklı görünen biriyken, felçten ölürsün. Çünkü içindeki vahşilik kalp kaslarını yiyip tüketmiştir.
You know, a fella takes that amount of poison, how does he get in his car and drive all the way up to Mulholland, 10 miles away, and then die?
Biliyor musunuz, adamın biri o kadar zehiri alıyor, bu adam nasıl olur da arabasına biner ve 10 mil ötedeki Mulholland'a kadar araba sürer, ve sonra da ölür?
Then you can say, "Well, great. Now I'm gonna die and I'm gonna leave you."
Sonra sen de bana "Güzel, ben artık ölüyorum ve seni yalnız bırakacağım" diyebilirsin.
You can send me to the gas chamber... and if I let God into my heart... before I die, then I can go to heaven... because God is merciful.
Beni gaz odasına yollayabilirsin ve Tanrı'yı kalbime alırsam ölmeden önce Cennet'e gidebilirim çünkü Tanrı merhametlidir.
And then they die. Maybe a few good sports, you know, do it just to please him, but sooner or later they say "What the hell is this?"
Belki birkaç jimnastik hareketi hoşlarına gider,..... ama kısa bir süre sonra sıkılıp "Nedir bu lanet şey?" diye sorarlar.
Then you die, and their butt gets smaller till the next guy comes along.
Sonra sen ölürsün ve popoları geri küçülür. Ta ki bir sonraki adam gelene kadar.
Then, a pretty girl die, and you arrive, and everything change.
Sonra bir genç kız öldü ve sen geldin, her şey değişti.
So if you're from Moorehigh And you should get sick. Then fall on your knees And рray you die quick.
Eğer, Moorehigh'lıysan, hasta olmalısın. o zaman dizüstü çöküp, tez ölmen için dua et.
And then you'll die.
Ve sonra öleceksin.
Then, you die on the table and we spend eternity together.
O zaman masada ölürsün ve sonsuza kadar birlikte vakit geçiririz.
You gave me life, and then you left me to die.
Bana hayat verdin, ve sonra beni ölüme terkettin.
If my $ 20 billion are not delivered by then, the hostages will die, and the world will hold you responsible!
Eğer o zamana kadar 20 milyar dolarım gelmezse, rehineler ölecek ve sen sorumlu tutulacaksın.
For that, you're going to suffer, long... and then you're going to die.
Bu yüzden, ölmeden uzunca bir acı çekeceksin ve sonra öleceksin.
And then you let me die.
Ve beni ölüme terk ettin.
and then 7362
and then i met you 29
and then she said 33
and then i 152
and then some 118
and then what 920
and then we 52
and then you 113
and then suddenly 99
and then there's me 17
and then i met you 29
and then she said 33
and then i 152
and then some 118
and then what 920
and then we 52
and then you 113
and then suddenly 99
and then there's me 17
and then finally 32
and then i said 46
and then what happened 169
and then there's this 38
and then i realized 60
and then after that 60
and then we'll talk 37
and then one day 206
and then he died 39
and then all of a sudden 77
and then i said 46
and then what happened 169
and then there's this 38
and then i realized 60
and then after that 60
and then we'll talk 37
and then one day 206
and then he died 39
and then all of a sudden 77