Arms up translate Turkish
1,235 parallel translation
Put your arms up, please.
Kollarınızı kaldırın, lütfen.
- Arms up.
- Kollar yukarı.
Arms up. There you go.
Kollar yukarı.
Put your arms up and follow our instructions.
Ellerinizi havaya kaldırın ve emirleri uygulayın.
Running through tires, waving your arms up in the air? It's like screaming, "Shoot me. Shoot me."
Yok, lastiklerin içinden geçmeler yok havada kol sallamalar... "Beni vur, beni vur!" demekten ne farkı var?
Keep your arms up!
Kollar yukarıda!
Keep your arms up.
Kollar yukarıda.
OK. Arms up, let me just...
Tamam, kollar yukarı.
You gonna put your arms up?
Kollarını kaldıracak mısın?
You should give up those arms.
O silahları bırakmalısınız.
But... When it comes to losing the will to live, to breathe... point is... if this lot were seals or whales, you'd be up in bloody arms.
Fakat... ış yaşam gayesini, nefes alma nedenini kaybetmeye gelince demek istediğim...
I know. I held you in my arms till the light came up.
Biliyorum, hava aydınlanana kadar seni kollarımda tuttum.
Now are our brows bound with victorious wreaths. Our bruised arms hung up for monuments. Our stern alarum changed to merry meetings.
Artık alnımızın üstünde zafer çelenkleri zedelenmiş zırhlarımız yadigâr olarak asılmış anıtlara haşin savaş borularımız dönüşmüş şenlik çağrılarına.
Try something like that again... and I'll break up both your arms and make you carry them both in your teeth.
Hele bir daha dene bunu iki kolunu da kırar, dişlerinle taşıtırım sana.
Then I wake up, and I know it's not true because my arms hurt from feeling so empty.
Sonra uyanıp gerçek olmadığını anlıyorum çünkü kollarım boşluktan acıyorlar.
- I fixed up those burns on his arms.
- Kolundaki yanıkları iyileştirdim.
"l pressed through the rushes, and there the native dancers whirled before me limbs flailing, arms akimbo feet kicking up dust."
Yerli dansçılar etrafımda dönüyordu. Kolları bacakları sallanıyor, elleri kalçalarında tozlu bir şekilde zıplıyordu.
This is the price for taking up arms against those who would protect you... who have only your best interests at heart.
Bu sizi korumak isteyenlere karşı silah çekmenin bedeli... sadece kim kalbten sizin çıkarlarınızı en iyi korur.
Then he'd gather me up into his arms and off we'd go.
Ve sonra kollarıyla beni yukarı kaldırdı ve harekete geçtik.
I fall off my bicycle and end up in your arms.
Bisikletimden düştüm ve sen yine kollarımdaydın.
I want to wake up in your arms.
Kollarında uyanmak istiyorum.
Both times, you've ended up in my arms.
İkisinde de seni kollarıma aldım.
I know the Jackal set you up in an arms deal in Lybia.
Libya'da Çakal'ın seninle bir anlaşma yapmak için buluştuğunu...
Put up your arms and flippers.
Kol ve yüzgeçlerini kaldır.
Tubes up his arms down the back of his Gregory.
Kollarına boynuna borular takmışlardı.
My legs were tied up, my arms were tied up, my hands were tied up.
Bacaklarım bağlıydı, kollarım bağlıydı,..
When she holds out her arms, pick her up.
Sana ayak dirediği zaman, onunla güzelce konuş.
Put your arms up again.
Ellerini yine yukarı kaldır.
What a cock-up, spending eternity with two right arms!
Ne hata, sonsuza kadar iki sağ kolla olmak!
Open up them lovin'arms.
Şu sevgi dolu kollarını aç.
Open up your lovin'arms.
Şu sevgi dolu kollarını aç.
Sadako's mother, Yamamura Shizuko, was reportedly clairvoyant, which had the press all up in arms.
Sadako'un annesi, Yamamura Shizuko'nun bir kâhin olduğu basında yer almış.
Arms flapping, chin up, everyone shout hooray!
Kolları çırpın, çeneyi kaldırın herkes "oley" diye bağırsın.
She ran up to me, threw her arms around my legs, looked up and said...
Bana doğru koşup, kollarını bacaklarıma sardı. Yukarı doğru bakıp dedi ki...
Somebody who grew up in Berlin in the twenties remembers anything, he remembers the urban landscape with cripples from the First World War who, of course, had no pension no nothing, who begged on the streets without legs and arms,
1920'lerin Berlin'inde büyüyen herhangi biri I. Dünya Savaşı'nda sakatlananların görüldüğü şehir manzarasını hatırlıyordu. Kolları ve bacakları olmadan sokaklarda dilenen kalacak yerleri ve hiçbir şeyleri olmayan insanları.
Arms up!
kaldırın kollarınızı!
- The Council is up in arms over the fighting.
- Konsey kaynıyor.
You asked me if I took up arms against my own government.
Kendi hükümetimle savaşıp savaşmadığımı sordun.
They want me to tell you that your Homeworld is up in arms, G'Kar.
Anavatanından seni kucaklamak istediğini söylediler, G'Kar.
a shooter's on the loose in Colorado and the residents are up in arms.
Colorado'da bir katil, şimdi bir yerlerde, ve silahlı.
Everybody's always up in arms about this "out in the military" issue.
Everybody ´ s always up in arms about this "out in the military" issue.
Detroit could not come up with his monetary demands. The Yankees were waiting with open arms and an open wallet.
Maalesef Detroit'in parasal açıdan yapabileceği bir şey yoktu diğer yandan Yankee'ler kolları ve cüzdanları açık şekilde bekliyorlardı.
There's millions of us, waiting to take up arms... ready to spread the word.
Silaha sarılmayı bekleyen benim gibi milyonlarcası var. Mesajı yaymaya hazırlar.
Look, Mrs. Howard, I don't want Petey to get any more upset than he is... and end up breaking both of his arms.
Bakın, Bayan Howard, Petey'in moralinin daha fazla bozulmasını ve bunun onun iki kolunun... birden kırılmasıyla sona ermesini istemiyorum.
People took up arms against the Soviet Army.
İnsanlar Sovyet ordusuna... karşı silahlanıyordu. Bir kez daha devrim ateşi yanmaya başladı.
If he built up his chest and arms, I would totally fuck him.
Ama eğer biraz göğsünü ve kollarını geliştirirse, onu tamamen beceririm.
There's a girl who's not sad enough to cry in my arms but keep up the dark cloud.
Yukarıdaki kız kollarımda ağlayacak kadar üzgün değil ama karanlık bulutlar artıyor.
I knew you'd end up welcoming me back with open... arms.
Beni kollarını açarak karşılayacağını biliyordum.
But you can't do that in the 1 690s without getting the good townsfolk all up in arms.
Ama bunu 1690'larda iyi kasaba halkını kollarına almadan yapamazsın.
And they will pick me up when I fall, and hold me in their arms while I cry and tell me that everything is going to be alright.
Düştüğüm zaman beni kaldırırlar, ağlarken bana sarılıp herşeyin düzeleceğini söylerler.
You'd be amazed how easy it is to open up when you're naked and in the arms of someone who cares for you.
Sana değer veren birinin koynundayken içini dökmenin ne kadar kolay olduğuna inanamazsın.
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up yours 130
up next 81
upside down 57
up top 130
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up yours 130
up next 81
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50