Be here translate Turkish
76,304 parallel translation
Like I really shouldn't be here.
Burda olmamam gerekiyormuş gibi.
Gonna be here two nights.
İki gece burada olacak.
Because none of us would be here if it wasn't
Çünkü hiçbirimiz burada olmazdık
- I really shouldn't be here.
- Gerçekten burada olmamalıydım.
Rosalee should be here by now.
Rosalee şimdiye kadar burada olmalı.
Didn't know everybody was going to be here.
Herkesin burada olacağını bilmiyordum.
Sister be here, Father, as ye did command.
Kız kardeşimiz geldi baba, emrettiğin gibi.
We're more'n grateful to be here!
Burada olduğumuz için çok mutluyuz!
Someone else may be here next year.
Gelecek sene başkası yapıyor olabilir.
Only staff are supposed to be here.
Buraya sadece personel girebilir.
'Cause if it's not, well, I'm not sure I'll be here tomorrow.
Çünkü konuşmazsak yarın burada olur muyum bilmiyorum.
Charlie said he got held up, but he'll be here any minute.
Charlie işinin uzadığını söyledi ama az sonra gelir.
She'll be here.
Gelecek.
We have a doctor I can call, he'll be here in five minutes.
Çok iyi bir doktorumuz var. Ararız, beş dakikada gelir.
I can't be here past 10 p.m., but you have to understand...
Saat 10'dan sonra buraya gelemeyeceğimi biliyorum, ama anlamalısınız...
- You wouldn't be here if that's all you wanted to tell me.
Söyleyeceklerin bu kadar olsaydı, buraya gelmezdin.
You didn't even want him to be here in the first place.
İlk başta onu burada istemeyen sendin.
That when you were done with it, with all that your family does to you, that I would still be here for you.
Her şeyi, ailenin sana bütün yaptıklarını ardında bıraktığında ben hâlâ senin yanında olacaktım.
He's not supposed to be here.
Burada olmaması gerekiyor.
But the judge will be here soon, and this is the best way to build our case.
Ama yargıç kısa süre içinde burada olacak şu an yapabileceğimiz tek şey bu.
Hey, Dad, just a warning, Mom's gonna be here in a second.
Baba hatırlatayım birazdan annem burada olur.
I can't be here, Cassidy.
- Burada kalamam Cassidy.
Well, I was actually thinking there's still a ton of research to be done, so... maybe I could stay here in the spice shop for a while.
Aslında, Hala yapılacak bir sürü araştırmanın olduğunu düşünüyorum Bir süre bu baharat dükkanında burada kalabilirim çok konforlu değil,
Got an article here in a medical journal, six months ago... an interview with Dr. Sanji Raju where he predicts within the next decade, every part of the human body will be able to be transplanted.
Altı ay önce bir tıp günlüğünde bir makale var... Sanji Raju ile röportaj Önümüzdeki on yıl içinde tahmininde bulunduğu yerde,
Her car was around the corner two blocks up, which I'm sure you noted cannot be seen from here.
Arabası iki blok ötedeki köşede, Emin olduğunuz kimse burada görülemez.
Now that he's here, you must be prepared for change.
Artık bir kardeşin olduğuna göre, değişikliğe hazırlıklı olmalısın.
I must not be seen here.
- Burada görülmemeliyim.
They'll be given a choice... bide here in prison or fight for the Royalists against the republic.
Onlara tek bir seçenek sunulacak burada hapishanede kalmak veya Kraliyet yanlıları adına Cumhuriyetçilerle savaşmak.
Since this is not what you enlisted for, I feel you should be given the choice to remain here.
Gönüllü olduğunuz şey bu olmadığı için size burada kalmanız için şans vermem gerektiğini düşünüyorum.
Are you sure the goods will be safe here?
Malların burada güvende olacağına emin misin?
There be nothing here for me now, sister.
Artık burada benim için bir şey yok, kardeşim.
Who's to blame shouldn't be the point here.
Bu noktada kimse suçlanmamalı.
She'd be up here with the uhaul in two minutes.
İki dakika içinde pılını pırtını toplayıp buraya gelir.
You said it would be better here.
Burada daha iyi olacağımı söyledin.
Someone who actually might be able to help us here.
Bize cidden yardım edebilecek biri.
No, I mean really be able to help us out here.
Hayır, gerçekten bize yardım edebilir diyorum.
Could be a shite-load of foreskin in this here ice cream for all we know.
Bu dondurmanın içinde bok gibi sünnet derisi olsa haberimiz olmaz.
I didn't poke him ; he poked me when he came all the way down here to question my ability to be managing partner.
Dürtmedim, benim yöneticilik kabiliyetimi sorgulamak için buraya geldiğinde o beni dürttü.
Maybe Louis wouldn't be doing that if you hadn't come here with some bullshit merger designed to rip us apart.
Belki de bizi parçalamayı planlayan boktan bir birleşme teklifiyle buraya gelmeseydin Louis bunu yapmazdı.
Because I said Louis wasn't ready to be managing partner, but maybe you aren't either, because you're not around enough to know what's going on around here.
Çünkü Louis'in yönetici olmaya hazır olmadığını söyledim ama belki sen de değilsindir, çünkü etrafında olanlardan yeterince haberdar değilsin. Tanrı aşkına.
'Cause I'll be busy kicking ass out here.
Çünkü burada, birilerine fırça atmakla meşgul olacağım.
You don't give a shit about these people, and Nathan and everyone else here might be buying your bullshit, but I know why you're really here.
Bu insanlar umurunda değil... Nathan ve buradaki herkes senin saçmalıklarını dinliyor olabilir ama ben senin neden burada olduğunu biliyorum.
- I understand, but what kinda best man would I be if I didn't offer for you to have it here?
Anlıyorum, ama burada yapmamızı teklif etmezsem nasıl bir sağdıç olurum?
or you wouldn't be calling me in here, blackmailing me into doing this.
Bu hikâyenin devamı olmalı yoksa beni buraya çağırıp şantaj yapmazdın.
- And if I agree to this, you'll be right back here tomorrow, asking for more.
- Bunu kabul edersem yarın daha fazlasını isteyeceksin.
As much as I'm enjoying this, shouldn't we be working on your case to try and stay here?
Her ne kadar eğleniyor olsam da, şu an davan için çalışmamız gerekmiyor mu?
- You have to be a good person to stay here, and I can't become a good person unless I leave.
Burada kalabilmem için iyi olmam gerekiyor iyi olabilmem içinse buradan ayrılmam.
Eleanor was supposed to be in the Bad Place, arrived here by accident, assumed another person's identity, and has now escaped.
Eleanor Kötü Yer'e gitmeliyken yanlışlıkla buraya getirildi. Başka birisiyle karıştırıldı şimdiyse kaçak durumda.
Now, as soon as he gets here, this'll all be over.
Baban buraya gelir gelmez bütün bunlar bitecek.
I'm just gonna get all this back in here, and you'll be good as new, all right?
Bunların hepsini içeri geri koyacağım, tekrar sapasağlam olacaksın tamam mı?
- You'll be safe here.
- Burada güvende olursun?
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20