English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Break up

Break up translate Turkish

7,592 parallel translation
Why'd you break up with him?
Neden ayrıldın ondan?
In early spring, this family will travel hundreds of kilometres to reach hunting grounds before the break up of the sea ice.
Bu aile ilkbaharın başında,.. ... buzlar kırılmadan önce, av alanlarına ulaşmak için yüzlerce kilometre seyahat edecek.
As spring continues, the sea ice starts to break up.
Bahar ilerledikçe denizdeki buzlar çözülmeye başlar.
They can dive under and between the ice the moment it begins to break up.
Buzun altına dalarlarken aynı zamanda onları kırabilirler.
That you're gonna break up with cooper at dinner.
Yemekte cooper ile ayrılmalısın.
Cooper will get mad, we'll fight, break up, And then hopefully caroline and I will stay friends.
Cooper delirecek, biz kavga edip ayrılacaz, ve sonra umut ediyorum caroline ve ben arkadaş kalacaz
You were supposed to break up with cooper at dinner,
Yemekte Cooper ayrılman gerekiyordu,
Why did you break up this time?
Bu sefer niye ayrıldın?
You cut your hair every time you break up. That's why it's so short.
Her ayrıldığında saçını kestirdiğinden böyle cücük kadar kaldı.
Uh, you insult me constantly, you had your brother break up with me, I got a super cute haircut that you didn't even mention.
Sürekli bana hakaret ediyorsun abini benden ayırdın saçım çok güzel oldu ama bu konuda bir kelime bile etmedin.
Why would I break up with her?
Niye ondan ayrılayım?
You feel guilty when you break up your best friend's relationship just to get even with his girlfriend.
Kız arkadaşından öcünü almak için en iyi dostunun ilişkisini bozarsan kendini suçlu hissedersin.
- and break up with her?
- ondan ayrılır mısın?
As well. I don't want to break up.
Ayrılmak istemiyorum ben.
I'll break up with her.
Ondan ayrılıyorum.
- It's obvious, isn't it? The moon doesn't break up.
Ay'ın parçalandığı falan yok.
So it doesn't break up... so the world doesn't end.
Demek ki parçalanmıyor, demek ki dünya sona ermiyor.
Will the moon still break up?
Ay yine de parçalanacak mı?
Well, there'll be nothing to make it break up.
- Onu kıracak bir şey olmayacak ki.
And eventually, they'll break up, and who will care?
Nihayetinde ayrılırlar. Sonra kim umursar?
It must be hard to break up with your fake girlfriend.
Sahte kız arkadaşından ayrılmak zor olmalı.
Why did you two break up?
Neden ayrıldınız?
But break up the hole into smaller pieces, and things are much more manageable.
Ama delikleri küçük parçalara ayırırsak işler daha iyi kontrol edilebilir.
You asked me here to break up with me.
Beni buraya ayrılmak için çağırdın.
If we get in, you guys will break up.
Eğer kabul edilirsek, sizde ayrıIırsınız.
I never wanted to break up with you.
Asla senden ayrılmak istemedim.
Didn't you break up with her?
Ayrılmadın mı ondan?
You didn't break up with Hayley?
Hayley'den ayrılmadın henüz?
Can't break up with Hayley.
Hayley'den ayrılamadım.
You still didn't break up with her?
Hala ayrılmadın mı ondan?
So I can't break up with her right now.
Bu yüzden, şu anda ondan ayrılamam.
She sitting up there, talkin'bout she think we need a break.
Orada oturmuş, biraz zamana ihtiyacımız olduğundan bahsediyor.
Why did we break up?
Neden ayrıldık?
But that would move up our general hygiene break.
Ama o da genel hijyen molamızın sırasını üste taşır.
Gradually, the speed of the break-up accelerates.
Çözülme yavaş yavaş hızlanıyor.
This break-up signals the start of the short but intense Arctic summer.
Bu çözülme kısa ama yoğun kutup yazlarının başladığını işaret eder.
That's a break-up film, so...
Sonra... 2012'de Kramer Kramer'a Karşı'yı kiralamış.
Why would you break up with a guy like this, he's amazing!
Hiç anlamıyorum.
She told me that she's really in love with you and she's going to try to break us up.
Sana çok âşık olduğunu ve bizi ayırmaya çalışacağını söyledi.
Um, listen, I just want to go over the break-up plan really quick.
Um, dinle, Ben oraya hızlıca gidip ayrılmanı istiyorum
Why am I up to something just cos some toerag's decided to break into some property?
Eşkıyanın biri evime girdi diye ben niye bir şey peşinde olacakmışım?
You can't break into my house and wake me up to talk and then tell me to shut up!
Zorla eve girip konuşmak için uyandırıyorsun sonra da çenemi kapamamı söylüyorsun.
I'm going to break shit up. We are not finished.
Daha işimiz bitmedi.
She spent spring break visiting her mom's hometown in Switzerland, dug up the real story how she died, started plotting her revenge.
Bahar tatilini annesinin memleketi İsviçre'de geçirmiş. Annesinin ölümünü eşelemiş ve intikam planını kurgulamaya başlamış.
Once you get the grid up, you just try not to break the tiles.
Çerçeveleri taktıktan sonra tek yapman gereken panelleri kırmamaya özen göstermek.
Innocent everyman, murder he didn't commit, goes to jail, when a movie star shows up in a helicopter to break him out of the prison yard...
Masum ve sıradan bir adam işlemediği bir suç için hapse gidiyor sonra onu kurtarmak için bir film yıldızı helikopteriyle hapishane bahçesine geliyor.
T.C., I can get him closed up here if you wanna take a break.
TC, ara vermek istersen ben kapatırım onu.
I didn't want to break the rules and show up early.
Kuralları çiğneyip erkenden dönüş yapmak istemedim.
If I didn't break privilege, he might have locked this whole thing up before you knew what hit you.
Ben o dokunulmazlığı ihlâl etmeseydim sen daha fark etmeden her şeyi kilit altına alacaktı.
While his team climbing, fixed ropes left, which allowed them to raise provisioning, lower to the ground and then for an extended break to climb back up the rope slightly higher
Ekibi tırmandıkça, duvara sabitlenmiş ipler bıraktılar. Bu da onların, malzemeleri yukarı çekmelerine ve uzun bir dinlenme ve rahatlama için aşağıya inmelerine yaradı... ve tabii geri dönüp ipleri daha yukarı taşımalarına da.
It's like when you drive by the house you grew up in, and there's another family in there, and all you want to do is break in and make yourself soup.
Büyüdüğün evin yanından arabayla geçerken başka bir aileyi orada görmek ve o eve gidip kendine bir çorba yapmak istemen gibi bir şey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]