Budge up translate Turkish
39 parallel translation
Budge up, can't you, James?
Biraz yer aç, tamam mı James?
Budge up.
Kımılda biraz.
Budge up a bit, Linda.
Biraz kayar mısın, Linda?
Budge up.
- Yer versene.
Oh, can you budge up?
Biraz ileri kayar mısın?
Just budge up.
Sıkışın birazcık.
Budge up a bit, then.
Biraz kımılda öyleyse.
- Budge up.
- Kaysanıza biraz.
- Budge up a minute Jay, I need a piss.
- Biraz kaysana Jay, işemem gerek.
Budge up.
Kay bakalım.
Budge up.
Kay biraz
Budge up.
Kaysana.
Budge up.
Kımılda.
- Okay, five minutes, budge up.
- Pekala, beş dakika, kenara kay.
Ooh, budge up.
- Kay kenara.
Budge up, then.
Kımıldama bakalım.
Budge up, Sam.
Yana kay Sam.
Now budge up, I'm going to take you through the plan I have to turn the laundrette into a head shop.
Kay bakalım.Sana planı anlatacağım.Çamaşır haneyi uyuşturucu hane olarak çevireceğim.
Budge up, Rox. I'm feeling a bit rough.
Kay kenara Rox, biraz garip hissediyorum.
Oooh. - Come on, budge up. Let me in.
Az öte kayda bende gireyim.
Come on, budge up, let's have a look.
Kenara kayın bakalım, ben de bir bakayım.
Budge up, you fat...
Kenara kay şişko.
Budge up, then, you fucking ginge minge.
Kenara kay siktiğimin lalesi.
Budge up.
Biraz toparlan.
I'm a little disappointed. I've been on your case for the past 15 years, but you didn't even budge. But look at how easily you've opened up your heart to Ms. Tae whom you've only known for a brief while.
15 yıldır yanında olduğum halde bana kalbini azcık bile açmadın ama Bayan Tae kısa bir süre kalmasına rağmen kolayca kalbinin kapılarını araladın.
The old lady will put it up to auction. Couldn't get her to budge from that. Said she didn't want to be unneighborly.
Ondan asla fiyat alamadım kötü komşuluk yapmak istemiyorum dedi.
Dear, Brother Lu was protecting me all the while. He stood up like a shield... and got slashed, yet he wouldn't budge.
Fang Gang, Lu Kardeş hayatı pahasına, beni korudu önlerinde bir duvar gibi durdu o olmasaydı, şimdi hayatta olmuyacaktım.
Strikes me, when that little feller makes up his mind, he just don't budge.
Bana öyle geliyor ki, o küçük adam kararını verdiğinde, kesinlikle yerinden oynamaz.
The controls will freeze up. You can't budge the stick.
Kontrol tablosu kilitlenir.
It swims up into your urethra, spreads its little spines and refuses to budge.
- küçük dikenlerini batırır ve kıpırdatamazsın.
Budge up.
Olmaz!
I tried to round'em up, get'em back to the barn, but they won't budge.
Toplayıp ahıra geri götüreyim dedim ama kımıldamıyorlar.
- Budge up.
- Kenara kay.
Bobby and Gary won't budge, I won't be able to drill, my daddy's backers will have my head on a pike, and this whole deal will go tits-up.
Bobby ve Gary geri adım atmayacaklar, ben sondaj yapamayacağım babamın destekçilerinin gözü üzerimde olacak bütün anlaşma mahvolacak.
A post rose up out of the ground and wouldn't budge.
Arabanın sahibini de bulamadılar bir türlü.
Budge up.
Kay kenara.
It's a cover-up, Budge.
Bu bir örtbas etmedir, Budge.
She won't budge once she's - made up her mind.
- Bir kere kafasına koyduğunda onu kımıldatamazsın.
Mike! " And I was pleading with you with my eyes to get up, but you wouldn't budge.
Gözlerimle kalkman için yalvardım ama hiç kımıldamadın.
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up high 87
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up high 87