But there's more translate Turkish
1,609 parallel translation
There's a little awkwardness but nothing more than just new family stuff.
Biraz nahoşluktan başka yeni aile edebiyatından başka bir şey değil.
It's nice to put Tommy to sleep, but since he's got a silly mum there'll be no more Babbinsko story for him,
Tommy'i uyutmak güzeldi, fakat şaşkın bir annesi olduğu için, dinlediği belki de son Diago hikâyesi olmuştur.
Yeah, but that's just- - It's like I Wish there Were more pants Where- -
Keşke daha çok pantolon olsaydı.
I'm sorry to hear about you financial problems, but don't worry, there's more than on way to pay off a debt.
Gelirinle ilgili problemlerine üzüldüm, ama endişelenme. Borcunu ödemenin başka yolları var.
I don't know anything about that, but keep your eyes open'cause there's five more around here somewhere.
Bu konuda bir şey bilmiyorum. Fakat gözünüzü dört açın. Çünkü buralarda bir yerlerde beş tane daha var.
I guess you weren't suppose to, but you're supposed to be here now because there are more and there's gonna be more until you stop it.
Herhalde gelmen gerekmiyordu, ama şimdi burada olman gerekiyor. Çünkü başkaları var ve sen durdurana kadar daha da olacak.
I'm afraid there's more pain yet to come, but then there will be peace, and afterwards, a happiness like we've never known.
Korkarım, bundan sonra daha fazla acı çekeceğiz, ama daha sonra, huzur gelecek, ve sonra hiç tatmadığımız bir mutluluk bizi saracak.
But, there's lots more for you to have a go on.
Ama daha bir sürü var.
But there's probably one you see more than any other one, and that's Helvetica.
Ancak, muhtemelen hepsinden daha fazla gördüğünüz bir tanesi vardır. İşte o Helvetica'dır.
- But wait, there's more.
- Ama bekle, fazlası var.
Well, there's more to it than that, but you get the idea.
Daha da var ama sen fikri anlamışsındır.
Just one more thing, uh, as you know I'm... working to get the coroner to issue a death certificate for Assemblyman Rykoff that would indicate he died of natural causes, and I almost had him there, but... then he realized that the trauma to the back
Bir şey daha, bildiğiniz gibi... Meclis Üyesi Rykoff için sorgu yargıcından. ... ölüm belgesi almak için çalışıyorum.
But he's not, he's out, and that means more victims, unless we stop him first, which we will do or there'll be another article that won't be so kind.
Katılıyorum. Ama değil. Serbest.
Yeah, but there's kind of more to it. See, I also discovered that the animus of my soul mate.... - In the dream, my bullfrog was in love with....
Şimdi hayvanımın ruh eşi de yani, anladım ki, rüyamda kurbağam birine aşıktı o da bir bir dağsıçanıydı.
She's gonna need a lot more councelling but we'll get her there.
Daha çok terapiye ihtiyacı olacak. Ama başaracağız.
There's more, but I won't brag.
Ayrıca lisanslı medikal timim. Daha fazlası da var ama övünmek istemem.
I will kill you if you tell anyone this, but... There's nothing that I love more... than slow dancing... with some big, strong arms around me.
Bundan, başka birine bahsedersen seni öldürürüm, ama beni kavrayan kocaman kollarla birlikte yavaşça dans etmek kadar hoşuma giden bir şey yok.
- I understand. But it's more than likely that there is some mention of LuthorCorp.
Ama içinde, LuthorCorp'tan bahsetmekten de fazlası olabilir.
But in every wall there's a door somewhere. What's more impenetrable is the way you keep staring at me.
Ama daha dayanılmaz olanı, senin devamlı bana bakman.
But wait! - There's more!
- Bir dakika, bitmedi ki.
But if major storms get even more frequent there may not be enough breeding space before the next big hit
Ancak büyük fırtınalar çok daha sık olursa bir dahaki saldırıya kadar üreyecek yeterince alanları olmayabilir.
There's a slight possibility I might be able to make them help repair her organic cells, and then shut down when they're done, but I'm going to need more time.
Organik hücrelerini onarmasına yardım ettikten sonra kapanmalarını. sağlamam için ufak bir ihtimal var, ama Daha fazla zamana ihtiyacım olacak.
I know it's not what you wanted from your life but in case you're interested, there is room for one more.
Hayatının böyle olmasını istemediğini... ... biliyorum, ama ilgilenirsen bir kişilik yerimiz daha var.
There's still more testing to do, which will determine if there is any cerebral circulation present, but at this point, it would be wrong to offer any hope.
Beyin aktivitelerinin hala devam edip etmediğini tespit etmek için daha fazla test yapmam gerekli. Ama bu noktada size herhangi bir ümit vermem de yanlış olur.
He's exhibiting something more territorial-like, like there's another dog around us here, but there's no dog in here.
Sanki etrafta bir köpek varmış gibi davranıyor ama görünürde köpek falan yok
But you know there's other things more important than the job.
Biliyorsun işten daha önemli başka bir şey var.
I wish I could've helped more, but there's a new one every day.
Keşke daha fazla yardım edebilseydim ama her gün yeni bir tane var.
But there's one more.
Bir kişi daha var.
Thanks, but there's more to itthan that.
- Teşekkürler ama, sadece bununla kalmadı.
But if she goes to jail for it, there's no more drinking for you.
Ama bunun için hapse girersen artık içki içemezsin.
But wait, there's more evidence to come.
Durun, daha kanıtlar var.
I'll show you what we got here in the stacks on patent law, but there's a load more over at the university library.
Patent hukuku hakkında elimizdeki kaynakları göstereyim ama üniversite kütüphanesinde çok daha fazlası vardır.
There's more action, but it's a nasty environment.
Çok fazla hareket var, durum kötü.
No, there's more, but not much.
Hayır, daha var. Ama fazla değil, sakladım.
Well, there's nothing more desperate than a loser's, but thanks anyway.
Kaybeden birinden daha umutsuz bir şey yoktur, ama yine de teşekkürler.
A few were imported, if there was some, this was just a man... possibly evil, but more likely a belligerent thief... entangled in a skein of extreme circumstances.
Pek azı teslim edebilmiştir bu adamın ; muhtemelen şeytanın, daha çok saldırgan bir hırsızın, Bu günlerin zorluğundan yılmış olduğunu.
But I live alone so there's no need for more space.
Ama nasıl olsa tek başımayım.
She's smart and I think she has realized there's something more, but she's made no comment and
Hayır ama zeki biri, sanırım bir şeyler olduğunu anlamıştır.
Scientifically, perhaps, But there's a lot more to parenting than DNA.
Genetik olarak, belki ama baba olmak DNA uyumundan daha öte bir şey.
But wait, there's more.
Ama bekleyin, dahası var.
Of course, but you would tell me if there were anything extracurricular-wise I could do or maybe put more effort into.
Tabiiki, ama sen bana ders dışında daha fazladan gayret gösterebileceğim bir şey söyleyebilirsin.
If it's true, and vince is out there- - look, I could stand here all day and talk to you about unfinished business and the importance of closure, but there's much more at stake.
Dediğin doğruysa, Vince buralarda. Bak, bütün gün burda durup seninle bitmemiş işler ve bunu bitirmenin öneminden bahsedebilirim. ... ama daha çok risk mevcut.
I think you're presenting it that way, but on a deeper level... I think there may be more similarity between you and your father's... view of marriage.
Bence bunu bu sekilde ifade ediyorsun, ama daha derinlerde babanin ve senin evlilige bakis açilarinizda daha fazla benzerlik olabilir.
But the lunch is getting into a dinner now, and in case if you have in mind finishing this interview, I wanted to ask you whether you intend to end on this note, or do you think there's something more to my life than my relations with young women?
Ama öğlen yemeği neredeyse akşam yemeği olacak ve eğer aklında görüşmeyi bitirmeyi falan düşünüyorsan şunu sormak istedim, böyle mi bitireceksin yoksa hayatımda o genç bayanla ilişkim haricinde bir şey var mı?
But there's got to be more to it.
Ama daha fazlası olmalı.
There was once a need for fighting strength. but the ability to save someone's life is much more valuable.
Savaşmak için gücünün olması önemli bir şey ama ondan daha da önemlisi insanların hayatlarını kurtarabilme gücün olmasıdır.
But wait, there's more.
Ama bekle, dahası var.
Nice, nice... but guys, check it out. There's more, right?
Harika, harika, ama çocuklar baksanıza, dahası var, tamam mı?
I know, but there'll be no more pizza Fridays.... no more late night Ben and Jerry's, no more peeing while you shower.
Biliyorum. Ama orada, Cuma gecesi Pizzaları, Ben ve Jerry'le gece sohbetleri, sen duş yaparken işeyen birileri olmayacak.
Look, I know you've already been debriefed about the future events, all the things we're hoping to avoid, but there's just one more thing I need to know.
Bak, gelecekte olan olaylar ve önlememiz gereken bütün olaylar hakkında sorguya çekildiğini biliyorum, ama bilmem gereken bir şey daha var.
She's wrong, but, if there's nothing more...
Yanılıyor. Ama daha fazlası yoksa -
but there's a catch 20
but there's no 20
but there's a problem 45
but there's nothing here 17
but there's a 20
but there's something else 61
but there's not 22
but there's nothing i can do 29
but there's something 16
but there's nothing 25
but there's no 20
but there's a problem 45
but there's nothing here 17
but there's a 20
but there's something else 61
but there's not 22
but there's nothing i can do 29
but there's something 16
but there's nothing 25
but there's no time 25
but there's 84
there's more 591
there's more to it than that 45
there's more where that came from 46
there's more to it 25
there's more than one 34
there's more coming 16
there's more of them 25
there's more to this 16
but there's 84
there's more 591
there's more to it than that 45
there's more where that came from 46
there's more to it 25
there's more than one 34
there's more coming 16
there's more of them 25
there's more to this 16
more 1904
moreno 58
moretti 68
moreau 46
morello 30
morelli 46
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more drinks 21
moreno 58
moretti 68
moreau 46
morello 30
morelli 46
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more drinks 21
more tea 49
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94
more than anything 252
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94
more than anything 252