English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But you're here

But you're here translate Turkish

4,108 parallel translation
But since you're not here, I guess I'm going to have to indulge in a little self-congratulation.
Ama sen burada olmadığına göre kendimi kutlamanın keyfini süreceğim.
I'm here to see Rios, but since you're both available, perhaps you can help our young D.D.A. Understand the rare opportunity I'm about to offer her. Uh-huh.
Buraya Rios'u görmeye geldim, ama siz ikiniz de müsait olduğunuza göre belki genç bölge savcımıza, kendisine sunmak üzere olduğum nadir fırsatı anlamasında yardımcı olabilirsiniz.
Alan's not here, but you're going to be okay.
Alan burada değil ama iyileşeceksin.
This feels very strange, Mikki,'cause I pay to be here... which should very clearly define our relationship, but when you're jealous, it makes it very unclear.
Bu biraz garip, Mikki, çünkü burada olmak için para ödüyorum... ve bunun ilişkimizi kesin bir şekilde belirlemesi gerekiyor. Ama senin kıskançlığın bu durumu belirsizleştiriyor.
Frank, Frank, you're here as backup to make sure he keeps doing this. I know you want your son, but, Frank, you can stop this.
Frank, burada olma sebebin onun bunu yapmasına yardım etmek.
I'm not angry, I... you know, I hate to break it to you, Bo, but we're not here to help Ben and Taryn.
Sinirli birisi değilim. Ben... Seni üzmekten nefret ediyorum Bo ama buraya Ben ve Taryn'e yardım etmek için gelmedik.
Look, I know that Bart Scully treated you like the second coming, but here, in this hospital, you're my employee.
Bak, Bart Scully'nin sana ihanet ettiğini biliyorum. Ama burada, bu hastanede benim çalışanımsın.
I don't mean to be a prick here, but I'm not sure what you think you're gonna fix.
Bakın, kabalık etmem istemem ama neyi düzelteceğinizi sandığınızı bilmiyorum.
But you're not here anymore... so I have to ask this :
Ama artık burada değilsin. O yüzden şunu sormak istiyorum.
I've been scouring the paper for answers, but I have to admit, I haven't the foggiest idea why you're here.
Gazeteyi bir cevap bulabilmek için tarıyordum... ama itiraf etmeliyim ki... neden burada olduğunuza dair en ufak bir fikrim yok.
But if you're here because you think I took the girl, you're going to be disappointed.
Ama kızı benim kaçırdığımı düşündüğünüz için buradaysanız,... hayal kırıklığına uğrayacaksınız.
I know that you're in pain here, - but there's nothing...
Acı çekiyorsun anlıyorum ama buna hiç gerek...
I don't know what happened here or what you're planning. - But let me remind you...
Burada ne olduğunu ve ne planladığını bilmiyorum ama hatırlatırım ki...
I don't know why you're doing this, but if you ever come back here and harass with this nonsense,
Neden bunu yapıyorsun, bilmiyorum ama bir daha gelip beni rahatsız edersen...
I know out in the world you're a big deal with the killer cult and a bunch of followers, but in here, you are the follower.
Buranın dışında, bir katil tarikatı ve bir grup takip için önemli olduğunu biliyorum ama burada, takipçi sensin.
But you're here anyway.
Ama yine de buradasın.
But, hey, you're all here, let's get started.
Hazır gelmişsiniz, hadi başlayalım.
And I am sure you're in the middle of having very silly sex, but it is a nightmare around here.
Aptalca bir sevişmenin orta yerinde olduğundan eminim ama burada işler kabus gibi.
Oh, so you don't mind me pinning up a few petticoats and you're happy to hide out here in my barn, but having me do anything more offends your delicate notions of a woman's proper place, which appears to be suffering under your bulk?
Yani birkaç iç eteği mandallamama aldırmıyorsun ve ahırımda saklanmaktan mutlusun ama daha fazla bir şeyler yapmam cüssenin altında acı çekiyor gibi görünen bir kadının uygun yeri narin kavramları mı seni rahatsız etti?
I mean, he hasn't been over here in a long time, you know, but I figured they're still friends.
Yani, onu uzun zamandır görmemiştim ama hala arkadaş olduklarını sanıyordum.
But if you're unfortunate enough to still be here, I'll come.
Ama burada kalacak kadar bahtsızsan gelirim.
Listen, I think you're out of danger, but I need to head back to the firehouse and get an ambulance over here.
Bak, galiba tehlikede değilsin ama istasyona geri dönüp ambulans çağırmalıyım.
I used the police radio to get you back the substation but you're here anyway.
Karakola dönmen için telsizle anons yaptırmıştım ama artık burada olduğun için gerek kalmadı.
I didn't know what I was doing, but as horrible as it was, I-I wouldn't trade it for anything, because you're here now, and you're beautiful, and you're a miracle, that someone like you
Cahildim. Ama ne kadar kötü olursa olsun senin için dünyaları değiş etmem çünkü sen karşımdasın ve çok güzelsin ve böyle biri olman Tanrı'nın bir mucizesi.
But we love you and we're here for you.
Ama seni seviyoruz ve yanındayız.
I have a long list of couples that would snatch this up immediately, but since you're here...
Aslında birbiriyle kapışmak için bekleyen uzun bir listem var ama madem buradasınız.
I've already torn you so many new assholes, you don't know which one's the original, but you're still the same guy that kicked up here from Florida.
Kıçında o kadar çok delik açtım ki, hangisinin esas delik olduğunu bilmiyorsun. Florida'dan buraya postalanan aynı adamsın.
You keep telling me that I'm supposed to trust him, but you're not here.
Sürekli ona güvenmem gerektiğini söylüyorsun. - Ama buraya gelmiyorsun.
Everyone will say, "You're not allowing us to exploit oil or ore in this park... but you did so in Virunga." If we fail here, the whole conservation sector in Congo is going to fall.
Herkes der ki : "Bu parkta petrol veya maden çıkartmaya izin vermiyorsunuz ama Virunga'da verdiniz." Burada başarısız olursak Kongo'daki bütün koruma alanları düşer.
But now you're here.
Ama şimdi buradasın.
But you're comfortable here?
Burada rahat mısın?
But you're here to stay now, right?
Ama şimdilik burada kalıyorsunuz, değil mi?
But now you're here.
Artik siz buradasiniz..
- But now that you're here...
Tek başıma. - Ama madem ki buradasın...
But since you're here, I'm assuming you want to save this marriage.
Ama geldiğiniz için bu evliliği kurtarmak istediğinizi varsayıyorum.
You never see the damn pacifists, but they're here amongst us in the woodwork.
Asla katil pasifikistleri görmüyorsun, Fakat onlar ahşap işlerinde aramızdalar.
You just missed me passing out all the gifts I bought with your million, But you're here in time to see me buy Big Mary as my lab partner.
Senin verdiğin 1 milyonla aldığım hediyeleri dağıtmamı kaçırdın ama lab partnerim olarak Big Mary'i aldığımı görmek için tam zamanında geldin.
I'm not allowed to show you the crime scene pictures that I have here, but... you should have some idea of the kind of man you say you love that you're protecting.
Şu an burada bulunan suç mahalli fotoğraflarını sana göstermeye yetkim yok ama kafanda sevdiğini söylediğin adamın ne tarz birisi olduğu hakkında fikir oluşmalı. Koruduğun hani.
Anyway, Marlis, I don't know if you're aware or not, but our little town here, Bon Temps, we've been under attack this past week.
Her neyse, Marlis, farkında mısın bilmiyorum ama burada, küçük kasabamız Bon Temps'da geçtiğimiz hafta boyunca saldırı altındaydık.
She was much prettier than I'm sure you ever were, but here's where you're the same. She thought she was too good to be a whore.
Eminim senin hiç olmadığın kadar güzeldi ama ortak noktanıza gelirsek orospu olmak için fazla iyi olduğunu düşünüyordu.
I mean, yes, we're the only ones here who would look good in tights, but that doesn't make us heroes. Are you kidding?
Burada düzgün görünen tek kişiler olabiliriz ama bu bizi kahraman yapmaz.
You're very important and we need to get you out of here, but in order for me to help you, I need to know about the last conversation you had with the Doctor.
Çok önemlisin ve seni buradan çıkarmalıyız ama yardım etmem için Doktorla son konuşmanızı öğrenmeliyim.
I know you're not feeling so hot, and this isn't the setting we'd pictured, but I was wondering if you would want to marry me here in the hospital.
Çok hevesli olmadığını ve aklımızdaki ayarlamaların bu şekilde olmadığını biliyorum ama benimle bu hastanede evlenmek ister misin diye soracaktım.
I know you do, but we're here.
Biliyorum ama buradayız.
But I think you're gonna have to sneak me out of here in order to see it.
Ama sanırım görebilmem için beni gizlice çıkarman gerekecek.
Vigilance came here to interrogate Cyrus Wells, but now we're here for you.
Vigilance buraya Cyrus Wells'i sorgulamaya geldi. Ama şimdi, senin için buradayız.
I know out in the world you're a big deal with a killer cult and a bunch of followers, but in here, you're the follower.
Buranın dışında, bir katil tarikatı ve bir grup takip için önemli olduğunu biliyorum ama burada, takipçi sensin.
I know. But you're here anyway.
Ama yine de buradasın.
We're not trying to be rude but you're here at the wrong time.
Kaba olmaya çalışmıyoruz, ama yanlış zamanda geldiniz.
But you come back here after you're done shooting.
Ama çekim bittikten sonra buraya geliyorsun.
But sooner or later, it catches up to you that... the real problem you're having is all up here.
Ama eninde sonunda sana yetişir ve gerçek sorunun buranda olduğunu anlarsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]