English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Corner of

Corner of translate Turkish

3,395 parallel translation
Corner of Ala Moana and Atkinson.
Ala Moana ve Atkinson köşesinde.
Right, it's--it's, uh, centering on the corner of Glenwood and Eagle Crest road.
Evet, Glenwood ve Eagle Crest yollarının köşesine odaklandı.
He's at Run N'Gun Sporting Goods on the corner of Victory and Reseda.
Victory ve Reseda'nın köşesindeki Run N'Gun Spor Ürünlerinde.
in the corner of my mind. Caesar.
Seni sonsuza dek hatırlayacağım Caesar.
He was at a bank in SoHo and then he went into a residential building on the corner of Lafayette and Broome.
Soho'daki bir bankaya gidip ordan Lafayette ve Broome'un köşesindeki bir apartmana girmiş.
Now you want to start by turning one corner of the blanket toward you, like a diamond, and folding the top down, like this.
Örtünün bir köşesini kendinize doğru çevireceksiniz. Elmas şekli gibi. Daha sonra üst kısmı katlayacaksınız.
When he refused my help at the hospital, I came by to check on him, and I followed him to a basement on the corner of Third and Allan.
Hastanedeyken ona yardım teklifimi geri çevirdiğinde onu kontrol etmek için peşinden gittim ve Allan ile 3. sokağın köşesindeki bir bodruma girerken gördüm.
Well, the man who came to do the inspection for the closing, he found it in the corner of the attic.
Son kez evi kontrol etmeye gelen adam bunu çatı kadında bir köşede buldu.
The Chechens are near Aina Alley, northwest corner of the market.
Çeçenler Aina Alley yakınında. Marketin kuzey batısı.
Corner of Thompson and Spring.
Thompson ve Spring'in köşesi.
I was comin from a restaurant on the corner of 110th street.
110. sokağın köşesindeki restorandan geliyordum.
Mr. Reese, make your way to the freight elevator at the northwest corner of the building.
Bay Reese, binanın kuzeybatı köşesinde bulunan yük asansörüne doğru gidin.
She disappeared around the corner of the old farmhouse.
Eski çiftlik evinin köşesinde kayboldu.
Is this meeting at the corner of wishful and thinking?
Bu buluşma arzu ve düşüncenin köşesinde olmasın sakın?
We don't have him yet. Southwest corner of Baltic and MLK.
Baltic ile MLK'in güneybatı köşesi.
It's on the corner of Kapiolani and Alima.
Kapiolani ve Alima'nın köşesinde.
Well, that is good advice in any corner of the world.
Bu dünyanın her yerindekiler için iyi bir tavsiye.
'Corner of Goswell Road and Spedmore Avenue.'Corner of Goswell Road and Spedmore Avenue.
Goswell Sokağı ve Spedmore Caddesi'nin kesişimi. Goswell Sokağı ve Spedmore Caddesi'nin kesişimi.
Guy on the corner of Washington and D has other pieces. "
Washington ve D sokaklarının kesişimindeki elemanda başka parçalar da var. "
It's at the corner of Adams and- -
- Evet, hemen Adams ve -
Girls, ask yourselves, is every corner of Ladieswear sumptuous?
Kızlar, kendinize sorun bakalım bayan giyimin her köşesi dolu mu?
I'm not running away. This is one corner of one country, in one continent on one planet that's a corner of a galaxy, that's a corner of a universe that is forever growing and shrinking and creating and destroying and never
Ama burası sürekli yaratan, yok eden,... ve asla aynı kalmayan bir evrenin köşesindeki bir galaksinin köşesindeki bir gezegendeki bir kıtadaki, bir ülkedeki bir köşe.
She fell off her chair and hit her head at the corner of the table.
Sandalyesinden düşüp masanın köşesine kafasını çarptı.
Now in a far off corner of the Grid,
Şimdi Grid'in uzak bir köşesinde...
but because Islam arose in a relatively remote corner of the world, we don't have these checks, we don't yet have the key that can unlock the tradition.
İslam, dünyanın kısmen ücra bir köşesinde ortaya çıktığı için kontrol edemiyoruz. Elimizde henüz geleneğin kilidini açacak anahtar yok.
I started to think that almost every corner of this house held some kind of secret.
Bu evin neredeyse her köşesinde bir sır olduğunu düşünmeye başladım.
Out of the corner of my eye, I see something moving.
Gözümün ucuyla hareket ettiğini gördüm.
[Bo barking] He kept barking at one corner of the yard.
Bahçenin köşesinde havlamaya devam etti.
Says he heard shots on the corner of 5th, then he seen some guy hustling out of the building there.
5inci caddenin köşesinde silah sesleri duyduğunu sonra bir adamın binadan çıktığını gördüğünü söyledi.
We picked you up on the corner of 225th and Lex.
Seni 225nci cadde ve Lex'in köşesinden aldık.
There's a heating vent on the corner of O'Neil and Adams.
O'Neil ve Adams'ın köşesinde bir ısıtma havalandırması mevcut.
I stood on the corner of two main streets
İki caddenin köşesinde durdum.
We felt he was almost in the corner of the room, we sort of had known each other so well for so long that we sort of, you know, thought,
Sanki odanın köşesindeymiş gibi hissettiriyor. Çok uzun zamandır birbirimizi iyi tanıyorduk.
I'm at the corner of...
Köşedeyim..
I parked the motor round the corner, out of sight.
Arabayı gözden uzak bir yer park ettim.
It was a kind of wood yard, and they were sitting in a corner, shivering. Knowing that any moment, they would be shot.
Odun deposu gibi bir yerde köşede oturuyorlardı, titriyorlardı her an vurulacabileceklerini bilerek.
Is the bottom right corner where they're playing a loop of little Caylee from a home video. Hell.
Sağ alt köşede küçük Caylee'den bir parça çaldıkları şey bir ev videosu.
So with Father's Day just around the corner, this'll save me the trouble of shopping for him.
Böylelikle babalar gününde... -... beni alışverişten kurtaracaksın.
A couple blocks from here, right on the corner, it's a big red door with a lot of wrought iron on it.
Birkaç blok ötede hemen köşede. Dövme demirden yapılmış büyük kırmızı bir kapı.
Couple of hours before he died, Nelson got a call from a pay phone around the corner from the crime scene.
Ölümünden birkaç saat önce olay yerine yakın bir yerdeki ankesörlü bir telefondan aranmış.
[Alarm sounds] Ambulance 61, head injury, northwest corner of Hyde park.
Ambulans 61, kafa yaralanması, Hyde park'ın kuzeybatı köşesi.
There's a pub at the corner of the park.
Parkın köşesinde bir bar var.
Corner of...
- Goswell Sokağı...
Or when James was trying to buy a gun from one of your corner guys to protect Warrick's family- - now, you saw that go down and you decided,
Veya James, Warrick'in ailesini korumak için senin köşelerinden birinde silah almaya çalıştığında.
So many of them, crawling the planet, seeping into every corner.
Çok fazlalar. Gezegende ilerliyor, her köşeye sızıyorlar.
In the blue corner, weighing in at 175 pounds, the best of buhl... Todd Murray! Are you sure you're okay?
Mavi köşede, 79 kiloda en yetenekli el işçisi...
You ever need white, corner-of-the-mouth stuff, you come to your grandpa.
Aft, pamukçuk ilacı falan lazım olursa dedene gel.
Oh, well, if you change your mind, there's a bachelorette party in the corner with a couple of drunk and bitter bridesmaids.
Eğer fikrini değiştirirsen hemen köşede bir kaç sarhoş ve acılı nedimenin olduğu bir bekarlığa veda partisi var.
When something comes around the corner at you that your brain can't recognize especially when it looks likes some sort of odd reptilian prehistoric thing, your lizard primordial brain kicks in.
Beyninizin tanımlayamayacağı bir şey köşeden çıkıp geldiğinde özellikle bir tür garip sürüngen gibi göründüğünde tarih öncesi bir şey, sizin ilkel kertenkele beyniniz tekmeyi geçirir.
Halloween... the most terrifying time of the year, where frightening horrors lurk around every corner.
Cadılar Bayramı. Dehşet verici korkuların her köşede pusuya yattığı yılın en korkuç zamanı.
When, out of the corner my left eye, gesticulating, waving arms.
Sol tarafta gözümün ucunda biri kollarını sallayıp jestler yapan biri vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]