Do your best translate Turkish
1,396 parallel translation
Do your best to rest in peace, all right?
Barış içinde uyumaya çalış.
just do your best and save the mayor.
Haklıyım değil mi? Muhteşem! Bu fevkalade!
Now I want all you guys to do your best to make Andrew feel welcomed here.
Andrew'un yabancılık çekmemesi için elinizden geleni yapmanızı istiyorum çocuklar.
Do your best.
En iyini göster.
You do your best and try your best, but...
En iyisi olsun diye didinip durursun, ancak...
Listen, friend. want you to do your best hair-style ever.
Bak şeker kardeşim, hayatının saçını yapmanı istiyorum senden.
Just do your best.
Elinizden geleni yapın yeter.
Do your best.
Elinden geleni yap.
Besides, you do your best to appear such.
Üstelik, böyle görünmek için elinden geleni yapıyorsun..
You do your best for me?
Benim için elinden geleni yapıyor musun?
You always do your best to plant trees inside and outside
Ağaç dikerken her zaman elinden gelenin en iyisini yapıyorsun. Hem içeride hem de dışarıda.
He's prepared to die. - I know you'll do your best.
- En iyisini yapacağına eminim.
No, just do your best.
Hayır. Sadece elinden gelenin en iyisini yap.
No, don't do your best.
Hayır, hayır, en iyisini yapma.
Just go up there and do your best.
Sen elinden geleni yap.
Just do your best.
Elinden gelenin en iyisini yap.
Usually, before the first game of the year, I tell my players to get out there and do your best.
Normalde her yıl ilk maçtan önce oyuncularıma çıkıp, ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını söylerim.
Do your best to tidy him up.
Onu toparlamak için elinden geleni yap.
Do your best to avoid collateral damage, but make sure you get him.
- Yan hasarlardan kaçınmak için elinizden geleni yapın, fakat onu aldığınıza emin olun.
Now I appreciate your concern, but I'm gonna do what's best for my kid.
Şimdi senin düşünceni takdir ediyorum, ama ben çocuğum için en iyi olanı yapacağım.
Do your best.
Devam et.
I think the best thing we can do is just call your sister.
Yapabileceğimiz en iyi şey kardeşini arayıp... buraya çağırmak.
But do you not hate the thing that killed your best and most loyal friend?
Ama en iyi ve... sadık dostunu öldüren şeyden de nefret etmiyor musun?
You do that, you'd best make peace with your dear and fluffy lord.
Bunu yapacaksan... sevgili ve tüylü Tanrına kavuşmaya hazır ol.
What do you think? I think this is your best commercial yet.
Bence şu ana kadarki en iyi reklamın.
And you're gonna be on your best behaviour, do you understand?
Ve onu en güzel şekilde ağırla, anladın mı?
If your best friend in the whole world doesn't answer your letters, what should you do?
Eğer dünyadaki tek yakın arkadaşınız mektuplarınıza cevap yazmazsa, ne yapardınız?
Get a new account, get back on your feet, back to what you do best.
Yeni bir iş al, kendi ayaklarının üzerinde dur, en iyi yaptığın şeye geri dön.
And how do you feel about the suicide of your best friend in the world?
Dünyadaki en iyi arkadaşının.. .. intiharı hakkında ne hissediyorsun?
How do you not know where she is, I mean, your best friend, right?
- Bilmiyorum.
Your job is to be right, and you're the best at what you do.
Senin işin haklı olmak, ve yaptığın işte en iyisin.
Gastón, fantasy film is your best ally, you can do your own thing.
Gastón, fantezi film senin en iyin, kendi işini yapabilirsin.
You signed on to do this, you owe them your best.
Bir imza attın, elinden geleni yapmak zorundasın
Driscollville, it is my responsibility to ensure that you have whatever you need to do your job to the best of your ability.
Driscollville'de, görevinizi iyi bir şekilde yapabilmeniz için ihtiyacınız olanları sağlamak benim sorumluluğumdur.
From my experience the best thing to do is to go to your commander and talk to.
Tecrübelerime göre, en iyi şey gidip komutanınla konuşmak.
Do you really think a hot tub is the best thing for someone with your condition?
Senin durumundaki biri için jakuzinin gerçekten iyi bir fikir olduğuna emin misin?
No, you'll do better than your best.
Hayır, elinden gelenin daha da iyisini yapacaksın.
So the best thing you can do is just keep your damn mouth shut.
- Şu anda yapacağın en akıllıca şey çeneni kapamak olacak.
The best thing to do is to hold the leash tight in your hand... - Well. It is.
En iyisi kayışı elinde sıkıca tutup tasmayı gevşek bırakman.
It is my responsibility as your best friend to make sure you go do exciting things... even when you don't want to.
- En yakın arkadaşın olarak istemesen bile heyecanlı şeyler yaptığından emin olmak benim görevim.
And, Claire, your parents agree, the best thing to do is to reverse the bypass.
Claire, ailen en iyi çözümün bypass ameliyatını tersine çevirmek olduğuna karar verdi.
The best you can do is try and save yourself... and whatever dogs you got left in your cart.
Yapabileceğinizin en iyisi, çabalayıp kendininizi kurtarmak ve arkanızda ne bıraktığınızı umursamamaktır.
When Burr Connor fired me, he just - the best thing that came out of that experience was, he was like, you gotta tell the truth about your life, and you have to be truthful about your work, and that's all I wanna do is just tell the fucking truth and I -
Burr Connor beni kovduğu zaman, o sadece bu deneyimden elimde kalan en iyi şey, yaşamınla ilgili gerçeği söylemen gerektiğini öğrenmekti, ve yaptığın işle ilgili dürüst olmayı, tüm istediğim sadece gerçeği söylemek ve...
It's just the best feeling in the whole world,'cause someone else cleaned up your mess, all you had to do was walk away.
Dünyadaki en güzel duygudur çünkü baska birisi senin pisligini temizlemistir ve tek yapman gereken çikip gitmektir.
Yeah, well you know what? Best thing we could do, uh, is- - is probably throw away your stash, you know? No, I already tossed it.
Bence yapacağımız en iyi şey haplarını atmak olurdu.
Now, who do you think... will make your best target?
Şimdi, sence kim... en iyi hedef olur?
So no matter how humiliating it may seem, if you know somebody who's better than you, and I'm bettin'that you do, you had best tuck that ridiculously feminine tail of yours between your legs and go ask her for help.
Ne kadar aşağılayıcı gibi gözükse de, senden daha iyi birisini tanıyorsan, eminim ki tanıyorsundur, o kadınsı kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştır ve ondan yardım iste.
At the end of the day, the best thing to do for your friends is to be honest.
Sonuçta, arkadaşlarınız için yapabileceğiniz en iyi şey dürüst olmaktır.
Look, Clark, I think the best thing you can do... is just stick to your normal routine.
Bak Clark, Sanırım yapabileceğin en iyi şey normal rutin işlerine bağlı kalman.
Look, y-you gave it your best shot, right? That's all you could do.
Bak, sen en iyi atışını yaptın, yapabileceğini yaptın.
But, obviously, I can't do anything to stop you, so give it your best shot.
Ama, belli ki, seni durduracak hiç birşey yapamam, o yüzden en iyi vuruşunu yap.
do your worst 92
do your homework 61
do your thing 190
do your work 30
do your duty 34
do your job 157
do yourself a favour 20
do yourself a favor 128
your best friend 68
your best 20
do your homework 61
do your thing 190
do your work 30
do your duty 34
do your job 157
do yourself a favour 20
do yourself a favor 128
your best friend 68
your best 20
best wishes 40
best 297
bester 33
bestie 22
best friends forever 16
best friend 95
best of luck to you 32
best part 17
best friends 96
best man 69
best 297
bester 33
bestie 22
best friends forever 16
best friend 95
best of luck to you 32
best part 17
best friends 96
best man 69