Do your worst translate Turkish
219 parallel translation
Do your worst.
Elinden geleni ardına koyma.
"Do Your worst and crush us!"'
"Elinden gelenin en kötüsü yap bize, ez bizi" derdim.
You said, "Do your worst," and that's precisely what I did.
"Elinden geleni ardına koyma" dedin ben de aynen öyle yaptım.
- Well, I suggest that you trail around after me for a bit, just to get the hang of things, then we'll let you loose to do your worst.
-... kolay olmadığının farkındayım. - Size burada işlerin nasıl yürüdüğünü görmeniz için bana biraz takılmanızı öneririm,.. ... sonra istediğinizi yapmakta serbestsiniz.
Well, you got me here, so do your worst... but, by God, I'll take one of you with me.
Madem getirdiniz, elinizden geleni ardınıza koymayın ama biriniz benle gelecek.
- Do your worst.
- Elinden geleni yap.
Do your worst today
Buraya gelmekle hata yaptın...
Come on, do your worst, you worm.
Göster kötülüğünü, seni solucan.
Do your worst.
Elinizden geleni ardınıza komayın.
Dr Schlotkin, do your worst.
Dr Schlotkin, en kötüsünü yap.
Go ahead and do your worst, you dirty, murdering pig!
Hadi elinden geleni ardına koyma seni pislik katil domuz!
Do your worst.
Elinden ne kötülük geliyorsa yap.
Do your worst.
Elinden gelenin en kötüsünü yap.
Do your worst, protestors.
Elinizden geleni yapın protestocular.
Do your worst.
Elinden geleni ardına koyma!
Do your worst!
En kötüsü neyse onu yap!
Go ahead, demon, do your worst.
Durma şeytan, elinden geleni yap.
Do your worst.
İstediğini yap bakalım.
Well, stick it on, Nathe. Do your worst, pal.
Aç bakalım, Nathe.
Do your worst, you filthy, pretentious savages!
Elinizden geleni yapın, iğrenç, göşterişçi babarlar!
Okay, C.J., do your worst.
Tamam C.J., çok kötü ol.
Do your worst.
En kötüsünü istiyorum.
- Do your worst.
Ne istiyorsan yap.
Do your worst. Let's get it on!
Simdi baslayin!
If you would prove your love do your worst.
Aşkını kanıtlayacaksan... -... kötü yarış.
-... do your worst.
-... En kötü şekilde yapmalısın.
Do your worst, chickenshit.
Elinden geleni yap.
- Do your worst.
- Elinizden gelenin en kötüsünü yapın.
"Do your worst... for I will do mine."
"Elinizden gelenin en kötüsünü yapın... çünkü ben öyle yapacağım." diye haykırmalısın.
Do your worst.
En kötüsünü yap.
Do your worst, but I will never be taken prisoner again!
Elinden geleni yap, ama ben bir daha asla bir hükümlü olmayacağım.
So do your worst... Because no punishment could be bigger than denying me my freedom!
Elinizden geleni ardınıza koymayın çünkü hiçbir ceza, özgürlüğümü inkar etmem kadar büyük olamaz!
Do your worst, you sea devils!
Eliden geleni yap, seni deniz şeytanı!
Now do your worst!
Şimdi kendinizi gösterin.
Do your worst.
Ne gerekiyorsa yap.
Do your worst.
Daha beter olacaksın!
Do your worst.
Yanlış yapıyorsun.
Do your worst, child.
Elinden geleni ardına koyma çocuk.
- Oh, do your worst!
- Elinden geleni yap!
You sure do bring out the worst in your mother.
Annenin tüm pisliklerini dökersin artık.
The worst thing you could do is just get your gun and start shootin'around.
Yapabildiğiniz şey elinize silahı alıp öylece oraya buraya ateş etmek.
Do your fucking worst!
Elinden geleni ardına koyma.
Fat ass, do you know that the living of your child will be worst than yours?
Şişman göt, sen çocuğunun yaşamının seninkinden daha da kötü olacağını biliyor musun?
Well, Dr. Fleischman says that's the worst thing you can do to your body.
Peki, Dr. Fleischman ki vücudunuz için yapabileceğiniz kötü şey olduğunu söylüyor.
If I were on your staff, I would tell you that the worst thing you can do... coming into an election year is to open yourself up to character attacks.
Personelinizden olsaydım yaklaşan seçim... dönemi için kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüğün rakiplerinize size saldırmaları için fırsat vermeleri olurdu derdim... batı dünyasının playboyları gibi kaçamak yapmak olurdu
If you want your own boat someday, the very worst thing you can do is worry about yourself or try to impress me.
Bir gün kendi gemin olsun istiyorsan yapacağın en kötü şey, kendini düşünüp, beni etkilemeye çalışmaktır.
He says the worst we can do is not to knock you off, but to let you live without being able to open your fat puss again.
Dedi ki, yapabileceğimiz en kötü şey, birinin çenesini açamadan yaşamasına izin vermektir.
I was taught that the worst thing you could do in life is to make your mother cry.
Yapabileceğin en kötü şeyin, anneni ağlatmak olduğunu öğretmişlerdi.
Fit in all your work and do not slack or it will be the worst for you.
İşinizi yapın ve gevşemeyin. Yoksa sizin için daha kötüsü olur.
Do your worst.
Hak ediyorum.
Your worst nightmare is what'll happen if they show up and you do anything to make them feel uncomfortable in our home.
Senin en büyük kâbusun, onlar bir şeyle karşılaşır ya da bu evde kendilerini rahat hissetmezlerse gerçekleşecek.
do your best 112
do your homework 61
do your thing 190
do your work 30
do your duty 34
do your job 157
do yourself a favour 20
do yourself a favor 128
your worst nightmare 22
worst 140
do your homework 61
do your thing 190
do your work 30
do your duty 34
do your job 157
do yourself a favour 20
do yourself a favor 128
your worst nightmare 22
worst 140
worst case 83
worst case scenario 48
worst of all 41
do you 11143
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
worst case scenario 48
worst of all 41
do you 11143
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you know me 118
do you speak english 171
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you know 1210
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you remember 811
do you know what that's like 19
do you mind 1332
do you play 74
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you know 1210
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you remember 811
do you know what that's like 19
do you mind 1332
do you play 74