English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Do your work

Do your work translate Turkish

1,573 parallel translation
I'll just babysit the hippy man while you do your work... you know, your real work.
Sen işini yaparken, ben de hippi adama göz kulak olurum. Asıl işini.
You gonna sit there in that chair and let them do your work for you since you don't know how to show up when you're supposed to.
Sen şuradaki sandalyede otur, onlar senin yerine yapacaklar. Sırf sen ne zaman geleceğini bilmediğin için.
I want him to know how it feels not to be respected when you're trying to do your work.
Ona, işini yaparken hakarete uğramanın ne olduğunu öğrettim.
You do your work.
Sen işine bak.
It seemed appropriate you do your work here.
İşinizi burada yapmanız uygun göründü.
Do your work.
İşinizi yapın.
Unless you do your work while you do her work.
Onun işini yaparken sen kendi işini yaparsın.
Then do it. Do your work.
al sana iş
Put your horns away. If I know Jess there's some real nasty sad-suzie work's gotta be done and Bob's the ninny that has to do it.
Jess'i tanıyorsam yapılacak tatsız bir ayak işi vardır ve Bob budalasına yaptıracaktır.
You didn't have the guts to do your own dirty work.
Pis işini yapacak göt yoktu sende.
- Harriman James... had nothing to do with your Nobel Prize-winning work in single-molecule spectroscopy?
- Harriman James'in tek molekül spektroskopisi çalışmanla kazandığın Nobel Ödülü'ne hiç katkısı yok mu?
We've got work to do, and I ask you if anything inspires you, and you start going on about you and your dopey boyfriend at the beach?
Yapacak işimiz var, ben sana ilham veren bir şey var mı diye sordum sense başladın salak sevgilinle sahilde yaşadığınız günleri anlatmaya.
who'd sooner call a cop from halfway across the city than do his own dirty work, I would haul your ass in to the precinct right now with an airtight case.
Kendi pis işlerini yapmaktansa, şehrin diğer ucundan polis çağıracak bir tip olduğunu bilmeseydim şu anda seni sağlam bir suçlamayla içeri tıkıyor olurdum.
We had an understanding, Leonard that if I was to do justice to your work you would share with me the events that shaped it.
Bir anlaşmamız vardı, Leonard ben işine karşı dürüst davranacaksam sen de benimle onu şekillendiren olayları paylaşacaktın.
I'm grateful that you looked for a common thread in my work although I do wonder whether it was precisely your conclusion that my true theme is "freedom" that left you unable to appreciate my two later books especially The Lost City.
Her ne kadar esas temamın, seni son iki kitabımı, özellikle de Kayıp Şehir'i beğenmekten alıkoyan "özgürlük" olduğu konusunda vardığın sonucun tamamıyla sana ait olup olmadığını merak ediyor olsam da, eserlerimde genel bir çizgi aramandan ötürü sana minnettarım.
I want you to go back to work, do exactly what we discussed, keep to your routine and we'll talk again.
Şimdi işe dönmenizi istiyorum. Tıpkı konuştuğumuz gibi davranın. Günlük işlerinize devam edin.
It always starts in : "Do you enjoy your work?"
Her zaman, "İşinden hoşlanıyor musun?"
You like your work here? Do you, Graham?
- İşini seviyorsun, değil mi Graham?
If Judge Gatlin don't choose to work you into your grave, you just might do it.
Yargıç Gatlin seni öldürene kadar çalıştırmazsa başarırsın belki.
We promise to let him do your sacred work.
İleride ona vereceğin kutsal görevi layığıyla yerine getireceğine eminim.
But I'm very much interested and I would have liked to have in the sixties the computer because we can speed up our work, we can do it so much better, and especially all the layers you can bring into your work.
Ama bilgisayara oldukça ilgiliyim ve'60'larda bilgisayar sahibi olmayı isterdim ; çünkü bu şekilde işlerimizi hızlandırabiliyor, çok daha iyi bir şekilde yapabiliyor ve özellikle çalışmamıza katmanları katabiliyoruz.
You can't do better design with a computer, but you can speed up your work enormously.
Bilgisayarla daha iyi tasarım yapamazsınız, ama çalışmanızı muazzam oranda hızlandırabilirsiniz.
I'm sure they'll do you a sandwich in your room while you work on your novel.
Yoksa tek taraflı bir sohbet olur. - İki rahibe hakkında bir şaka biliyorum.
Or you can fund them and allow them to do your dirty work for you, while you take the political high road.
Ya da onları, kendi kirli işlerini yaptırmak üzere beslersin, siyasi olarak, epey bir yol aldığın esnada.
I think you used him to do your dirty work, and then you got rid of him to keep his money.
Pis işlerini yaptırdın. Sonra da parasını almak için ondan kurtuldun.
Are you going to tell me why you had Celluci do your dirty work?
O eski fotoğraftaki kadın kimdi? Çok uzun zaman önceydi.
We do have some work to do on your dating techniques, your appearance, your hair.
Randevu tekniklerin, görünüşün, saçınla ilgili yapacak işlerimiz var.
I know a little bit about grief, too. And sometimes the best thing we do is to just keep focused and work your butt off.
Ben de acı hakkında biraz bişeyler bilirim ama bazen yapılacak en iyi şey işine odaklanman ve kıçını yırtana kadar çalışmaktır
- It means I might be able to find someone to do your dirty work.
Yani senin kirli işini yaptırmak için birini bulabilirim.
You do your own work.
Sen kendi işini yap.
He's killed your daughter and all you do is work on the house.
Adam kızımızı öldürdü ama tek yaptığın evi tamir etmek.
Cancel your paintball game or whatever it is you do after work.
Paintball oyununu ya da işten sonra ne yapıyorsan onu iptal et.
Work your fingers to the bone, do exactly as you're told.
Baştan ayağa kadar, ne isteniliyorsa yerine getirin.
I beseech you, as you love me and will ever do anything for me, come here today, as soon as your work is finished, and forgetting everything else.
Beni seviyorsan ve benim için her şeyi yapacaksan, sana yalvarırım işlerin biter bitmez beni görmeye buraya gel. Ve yaşananları unut.
Is it to do with your work?
- İşinle mi ilgili?
What do you think of your father's work?
Her zaman.
Whether you voted for me or not, I will do my best to serve your interests and I will work to earn your respect.
Bana oy vermiş olun ya da olmayın, sizlerin iyiliği ve saygısı için çalışacağım.
Amanda, what would you do if someone had a crush on you, and it started to affect your ability to do work?
Amanda, biri sana vurulsa ve çalışmanı engellemeye başlasa ne yapardın?
How you gonna just leave when your grandpa has all this work left to do?
Herbert. Dedenin yapacak bu kadar işi varken nasıl çekip gideceksin?
All the books say that you should do a dry run from home and from your place of work.
Tüm kitaplarda evden ve iş yerinden hastaneye böyle bir deneme sürüşü yapman gerektiği yazıyor.
Landis, do I come down to the strip club where you work and knock the dick out of your mouth?
Landis, ben senin çalıştığın striptiz kulübüne gelip ağzındaki siki çıkarıyor muyum?
All we need you to do, come play for us, work hard, earn your spot, and I promise you you'll get a shot at the pros.
Tüm ihtiyacımız olan, gelip ve bizim için oynaman, sıkı çalışıp, kendi ışığını yansıtman, ve sana söz veriyorum profesyonel olma şansını yakalayacaksın.
You do that, you can stand on the sideline, hold your little clipboard, and watch me work.
Bunu yaparsan, sahanın kenarında bekler... küçük oyun panonu tutar ve yaptıklarımı izlersin.
Look, I promise, as your editor, I'll always be faithful to your voice, but there's some work to do.
Bak, editörün olarak içinden gelenlere daima sadık kalacağıma söz veriyorum... ama düzeltilmesi gereken kısımlar da var.
Find someone else to do your dirty work.
Bu boktan işlerin için başka birisini bul!
You work there, so go do your business there.
Orada çalıştığına göre, git işini orada gör.
Why don't you go back to your office and just let me do my work?
Neden ofisine geri dönüp işimi yapmama izin vermiyorsun?
You do whatever work comes your way.
Önünüze ne iş gelse yaparsınız.
You do whatever work comes your way.
Önünüze gelen işleri yapmaya başlarsınız.
You do whatever work comes your way.
Karşınıza çıkan rastgele işleri yapmaya başlarsınız.
Now just keep your head down and let the club do the work.
şimdi başını biraz öne eğ ve golf sopasınla vur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]