English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dress up

Dress up translate Turkish

2,230 parallel translation
You haven't told me where you're taking me. You don't have to dress up for a Knicks game.
Beni nereye götüreceğini hâlâ söylemedin basketbol maçı için özel bir şey giymene gerek yok.
And while I was gone, I see you were all playing dress up.
Ve ben yokken, giyinmece oynuyordunuz sanırım.
Sleep in the woods, jog across the county, even dress up as a clown.
Ormanda uyumak, ilçeye yürüyerek gelmek palyaço bile olabilirsiniz.
You and Marshall got in a huge fight because you didn't want to dress up as penguins.
Marshall ile büyük bir tartışma yaşamıştınız çünkü sen penguen kostümü giymenizi istemiyordun.
Try to dress up for tomorrow's shoot
Yarınki çekim için güzel birşeyler giy.
But before you go, you clear this case, not just dress up nothing in a nice report.
Ama gitmeden önce, bu davayı aydınlat sadece hoş bir raporla iyi görünme.
When we were little girls, we used to dress up, act like we
Küçükken giyinip kuşanır, kraliçe numarası yapardık.
No one there would ever dress up for Halloween.
Çalışanların hiçbiri Cadılar Bayramı'nda kostüm giymezdi.
I don't even have to dress up.
Gerçi kostüm bile giymeme gerek kalmaz.
He loves to dress up in costumes, then I'm gonna put on a costume.
Kostümlere bayılıyor,... o zaman ben de kostüm giyerim.
I don't understand why we have to dress up, Coach.
Neden giyindiğimizi anlamıyorum, Koç.
I mean, well, we don't dress up.
Yani, aslında biz öyle giyinmedik.
Well, Carl and I are gonna dress up as characters from the show, and we're actually gonna go trick-or-treating!
Carl ile gösterideki karakterler gibi giyinip gerçekten de şeker istemeye gideceğiz!
You haven't even tried it on! I might dress up in a face if you ever took me anywhere nice!
Onu takabileceğim güzel bir yere götürseydin takardım!
Which is why I've got to dress up like a cartoon sperm.
Bu yüzden, kartondan bir sperme benzer şekilde giyindim.
Becky and her adoptive mom- - they play pretend every day, they dress up like princesses, and her father- - he's the dragon.
Becky ve üvey annesi her gün oyunlar oynuyorlar, prenses kıyafetleri giyiyorlar ve babası, babası da onlara ejderha rolü yapıyor.
I think maybe the reason these people dress up like these creatures is to help them embrace their dark side.
Sanıyorum bu insanlar, karanlık tarafa geçmelerine yardımcı olması için bu yaratıklar gibi giyiniyorlar.
You could dress up all special and kind of fancy.
Bu özel ve biraz pahalı olabilir.
You get to dress up in a- - honey, it's okay.
- Kostüm giyebilirsin...
You can dress up however you want to dress up.
Her neyi istiyorsan o şekilde giyinebilirsin.
It means I belong to a group of like-minded people who dress up in mascot costumes.
Benim maskot kostümleri giyip aynı görüşe sahip olan insanlarla otellerde...
* I wanna dress you up *
* I wanna dress you up *
Everything. Even zip up my own dress.
Her şeyi, hatta elbisemin fermuarını çekmeyi bile.
He's helping me dress and make up to look like Alicia... Because I'm playing mother to Daphne.
Giyinip makyaj yapıp Alicia'ya benzememe yardım ediyor çünkü akşamları Daphne'nin annesi oluyorum.
Seeing Maya in this wedding dress, I'm struck by what a beautiful and elegant young woman she has grown up to become.
Maya'yı bu gelinlikle görünce büyüyüp ne kadar güzel ve zarif bir genç kadın olduğunu anlayıp büyülendim.
She adored musicals! She often would dress me up to play parts
Okul oyunlarında oynayacağım zaman beni o giydirirdi.
I never pictured myself standing up here, In a dress, in a church, Making these promises.
Kendimi hiç burada bir gelinliğin içinde bir kilisede evlenirken hayal etmemiştim.
Now, if you'll excuse me, not everyone can spend their day playing dress-up with mannequins.
Şimdi müsaade edersen... Herkes günlerini mankenlerle giyinmece oynayarak geçirmiyor.
I wanna dress you up like a little gnome and just have you live in my garden.
- Seni ufak bir cüce gibi giydirip bahçemin bir köşesine koymak istiyorum.
Dress it up for morning prayers or dress it down for midnight stonings.
Ister sabah namazinda ister geceyarisi recm icin taslarken giyin.
{ pos ( 192,220 ) } I mean, one of them's even playing dress-up with Zoe Graystone's avatar.
Hatta birisi Zoe Graystone'un avatarının kıyafetini giyiyor.
I thought maybe we could identify the remains that Cheri Byrd dressed up in the wedding dress.
Belki, Cheri Byrd'in gelinlik giydirdiği cesedin kimliğini belirleyebiliriz diye düşündüm. Şuna bir bak.
It's an underground wrestling league where people dress up and then fight each other in unusual locations.
Birbirleriyle olağandışı yerlerde dövüşüyorlarmış.
I had my assistant pick up a dress and shoes. I hope that's okay.
Asistanıma bir elbise ve ayakkabı seçtirdim.
And you don't have to dress like this to grow up.
Büyümek için de böyle giyinmen gerekmiyor.
Hey, can we dress Stan up as a tiny pirate
- Stan'i küçük bir korsan gibi giydirip teknenin üstüne bağlasak- -
Easy with the dress-down, I just ran for the hills because I thought I was gonna mess things up for Clark.
Yavaş git dostum. Buradan kaçtım çünkü Clark için işleri zorlaştırdığımı düşündüm.
I know we agreed that we would keep our professional lives to ourselves, but what kind of secret story got you to dress-up day?
Profesyonel hayatlarımıza karışmayacağımıza anlaştığımızı biliyorum ama bu kıyafeti nasıl bir hikaye için kullanacaksın?
You decided to play dress-up, and it just stuck, or how does that work, exactly?
Giyip çıkmaya mı karar verdin ya da olay tam olarak nasıl işliyor?
Just don't dress me up like a woman.
- Kadın elbisesi giydirme yeter.
I'm just picking up a dress.
Kalamayacağım. Kıyafet almaya geldim.
Ok, so we're sure those Maddens go with the dress? This sounds totally gay, but if I saw you strutting'it in that dress and kickin'up those heels, I would think about doing you. - And we love the necklace?
Tam lezbiyenler gibisin ama seni o elbise ve o topuklularla görseydim seninle yatmayı düşünebilirdim.
- Okay, will you let Muhammad come to South Park if we dress him up like a pirate?
Pekala, Muhammed'i korsan gibi giydirirsek, South Park'a gelmesine izin verir misiniz?
She loves playing dress-up- - she changes five times a day.
Bir sürü değişik kıyafeti vardı. Onları değiştirip değiştirip giyerdi hem de günde beş sefer.
He's buying me a dress for a party that his stepmother is... look, if you wanna hole up in Chuck's hotel suite and feed him croissants, that's his business.
Bana üvey annesinin verdiği parti için bir elbise... Eğer Chuck'ın süitinde kalıp onu kruvasanlarla besleyeceksen, bu onun bileceği iş.
Or do you want that dress messed up, too?
Yoksa bu elbisenin de mi mahvedilmesini istiyorsun?
I'm just gonna run over to the school to pick up my dress, my clothes, my stuff and then I'll check on him.
Okula gidip elbiselerimi ve eşyalarımı almam gerekiyor. Sonra da yanına gideceğim.
I have to pick up my dress for the party tonight.
Yarın akşam giyeceğim elbiseyi almam gerekiyor.
Told us to dress up and blend in.
Giyinip, ortama uymamız söylendi.
Guess they didn't just dress him up, but they gave him showers, too.
- Evet. Sanırım kuşu hep üzmüyorlarmış, banyo da yaptırıyorlarmış.
Finally, I had a girl, and I could dress her up in these cute little dresses, but, no, she just walked around in those sweatpants looking like a homeless person.
Sonunda bir kızım olunca ona küçük, sevimli elbiseler giydirebilirim diyordum ama hayır o, o eşofmanla evsizleri gibi dolaşıp durdu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]