English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Even as a boy

Even as a boy translate Turkish

59 parallel translation
Holy terror, even as a boy.
Çocukken bile korkunçtu.
Even as a boy, everyone loved my Sergei.
Bir çocuk olmasına rağmen herkes benim Sergei'mi sevdi.
Even as a boy, he was terribly stubborn.
Çocukken bile fazlasıyla inatçıydı.
Even as a boy I thought so.
Bir çocuk olarak bile öyle düşünmüştüm.
Even as a boy, I loved to frighten things.
Çocukken bile, korkunç şeyleri severdim.
Even as a boy, when Nana taught me the naming of the clouds....
Daha küçük bir çocukken, büyükannem bana bulut isimlerini öğretmişti...
Always had a good memory, even as a boy.
Çocukluğumdan beri iyi bir hafızam olmuştur.
Even as a boy?
Bir oğlan gibi?
I remember even as a boy, thanking the powers that be that I was a muslim and not a sikh
Hatırlıyorum... o çocuk halimle bile, yaratıcı güçlere Sikh değil de Müslüman olduğum için şükretmiştim.
I can't speak for my uncle in that area, although even as a boy I was curious.
Bu konuda amcam için bir şey söyleyemem, Çocuk olmama rağmen, çok meraklıydım.
- Even as a boy I could always recognize your footsteps. - I'm not surprised.
Sen her zaman muktedirdin, yaramazlıkta bile.
And even as a boy, I wanted to have children to run around in it.
Çocuktum ama içinde koşuşturan çocuklarımın olmasını isterdim.
Even as a boy, we didn't have to... to show our claws.
Çocukken bile kavga etmezdik.
Even as a boy, I knew what I was, what I had to become.
Çocukken bile, ne olduğumu, ne olmam gerektiğini biliyordum.
Well, Dumbledore was always very private, even as a boy.
Evet. Dumbledore her zaman çok ketumdu. Çocukken bile.
Even as a boy... he was a martyr.
Küçük bir çocuk bile olsa... o şehit oldu.
Even as a boy it was evident that Rasmussen was very energetic.
Rasmussen'in çok hareketli olduğu daha çocukluğundan belliydi.
As luck would have it, that perfect beauty was the same girl that captivated him even as a boy.
Şu talihe bak, bu mükemmel güzellik daha küçük bir oğlanken bile onu büyüleyen aynı kızmış.
Even as a boy.
Çocukken bile.
You never were a good liar, even as a boy.
Hiçbir zaman iyi bir yalan değildin, küçük bir çocukken bile.
Victoria, even as a boy, Eli was pathological.
Victoria,... çocukken bile Eli saçmalardı.
"John Douglas." He was brilliant, even as a boy.
Çocukken bile tam bir dahiymiş.
Even as a boy, you needed pixie dust if you wanted to fly.
Çocuk olsan bile uçabilmek için uç uç tozu lazım.
But even as a boy... left with nothing... I vowed to rise above the fear of dragons... and liberate the people of this world.
Ama hiçbir şeyi kalmamış... bir çocukken bile... ejderha korkusunu yenmeye... ve insanları özgür kılmaya yemin ettim.
Even as a boy, your imagination always skewed toward the Greek tragedies!
Çocukken de, sürekli olarak Yunan trajedilerini hayal ederdin!
Even as a boy, your imagination always skewed toward the Greek tragedies!
Çocukken bile senin hayal gücün Yunan trajedilerine doğru kayardı.
He was always fiery-tempered, even as a little boy.
O küçükken de sinirlerine hakim olamazdı.
The poor devil who couldn't get a job as an errand boy even if he had the guts to try?
Hani denese de çıraklığı bile beceremeyecek... o garibanla mı?
Why it's a birthday such as Perks never had, not even when he were a boy.
Bu, Perks'in kutlayacağı ilk doğum günü. Hatta küçükken bile kutlamamış.
You betray us even with a look, and as sure as there's a Devil in Hell... either me, or Brownie, or Struther, or one of our friends... of which there are many, will kill that boy.
Bir bakışla bile bizi ele verirsen, cehennemdeki Şeytan şahidim olsun ya ben, ya Brownie, ya Struther, ya da dostlarımızdan biri... ki bir sürü adamımız var, o çocuğu öldürür.
You are too much of a woman to even bother with such a little boy as him.
Öyle hoş bir kızsın ki böyle küçük bir oğlancıkla uğraşacak değilsin.
And he was one of the principal leaders, and boy, the guy really looked so ugly, they sent a delegation to the Spanish king and Almagro looked so gross and ugly, they couldn't even send him out there.
Önde gelen liderlerden biriydi oldukça da çirkin bir suratı vardı. İspanya kralına delegasyon atayacaklardı. Almagro aşırı şişman ve çirkin olduğu için onu yollayamadılar.
Even as a little boy, he was so smart.
Hatta ufak bir çocuk için çok akıllıydı.
I've hit my stride as a doctor, all my patients are doing well, and I've finally figured out that even though they're uncomfortable, my medium scrubs have a large effect on the ladies.
Doktorlukta emin adımlarla ilerliyorum, hastalarımın durumu iyi ve en sonunda fark ettim ki rahatsız olmalarına rağmen, orta boy önlüklerim kadınlar üzerinde oldukça etkili.
Especially, as a well-educated woman, even! You had sexual relationship with a young boy.
Genç bir çocukla cinsel ilişkiye girdin.
I was treated as a shitty racer when I was young Who knows my boy would be even worse
Eskiden bana hep "Çöp" derdiniz, ama artık unvanı gönül rahatlığıyla oğluma bırakabilirim.
I got all sizes, some even big as a palace crossbeam.
Bende her boy var. Hatta kiriş kadar büyük olanlar bile...
But even as he jested, or tickled his boy in the ribs Jesse would look over at Bob with melancholy eyes as if the two were meshed in an intimate communication.
Ama şaka yaparken ya da oğlunu gıdıklarken bile Jesse Bob'a hüzünlü gözlerle bakıyordu sanki ikisi arasında özel bir iletişim vardı.
Even as a little boy, he'd send his imaginary friends home at the end of the day.
Küçük bir çocukken bile günün sonunda hayalî arkadaşlarını evden gönderirdi.
I think, as a boy, even though you didn't have all the facts, you knew he was an interesting man.
Bence sen tüm bu olaylara rağmen çocukken de onun ilginç bir adam olduğunu biliyordun.
Even though I hated camping as a boy.
Çocukken kamp yapmaktan nefret etsem bile.
It is my belief that on the day of the sherry party given by me, Hercule Poirot, Sir Charles Cartwright rises early that morning, perhaps even at dawn to make the long journey to Yorkshire, where he disguises himself as a tramp, gives to a small boy the telegram addressed to me, Hercule Poirot at Whitehaven Mansions.
Ben, sherry partisi verdiğim günün sabahında Sir Charles'ın erkenden hatta gün doğarken kalkıp Yorkshire'a gittiğini ve orada bir serseri kılığına girdiğini düşünüyorum.
Even though you may not realize it, you brought that little boy back here as a replacement.
Sen farkında olmasan bile,.. ... o küçük çocuğu buraya senin yerini alması için getirdin.
He had a way of interpreting a lyric, even as a very young boy, that made you believe the song.
Küçükken bile şarkı sözlerini öyle yorumlardı ki, şarkı inandırıcı olurdu.
Even a man doing something as simple and reassuring as putting a coat around a young boy's shoulders to let him know the world hadn't ended.
Hatta dünyanın sona ermediğini ona göstermek için, küçük bir çocuğun omuzlarına bir ceket koyacak kadar basit ve güven verici bir şey yapan adam bile.
And when one of you youngsters becomes the next Andrew Carnegie, the next Babe Ruth, maybe there's even a Warren Harding among us, you will recollect that the values that brought you success were instilled by the Boy Scouts of America.
Ve sizlerden birisi sonraki Andrew Carnegi veya sonraki Babe Ruth belki de bir Warren Harding olduğunuz zaman size yani Amerika'nın İzcilerine aşılanmış olan değerler sayesinde bizleri başarıya ulaştıracaksınız.
He always had a crush on you, even when he was a little boy.
Her zaman sana aşıktı, ufak bir çocukken bile.
It wasn't even a guy so much as it was a little boy.
Bir adam bile değildi. Daha çok, küçük bir çocuktu.
Even as a little boy, your temper always got the best of you.
Küçükken bile, öfken seni yenerdi.
In order to assume the position as Watchdog, you even disguised yourself as a boy.
Bekçi Köpeği statüsünü korumak için erkek kılığına girmek zorunda bile kaldınız.
How can a boy, even one as special as you, hope to turn the clock backwards?
Bir çocuk, senin gibi özel bir çocuk olsa da, saati geri döndürmeyi nasıl umabilir?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]