English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Felt good

Felt good translate Turkish

1,627 parallel translation
And, yeah, my life was still in the crapper, but it felt good to finally be dealing with it on my own.
Evet, hayatım hala boktandı, ama en sonunda, kendi başıma çözeceğim için iyi hissediyordum.
But it felt good telling her.
Ama onu fazlasıyla mutlu etti.
That felt good. That felt good.
İyi hissettirdi, iyi hissettirdi.
I felt good, really good, and now he's gone, the fucking twat!
İyi hissettim, gerçekten iyi ve şimdi pis herif gitti!
God damn, that felt good
Lanet olsun, bu çok iyi geldi.
God! That felt good!
Tanrım, çok iyi geldi!
It felt good to be holding the mother of my child.
Çocuğumun annesine sarılmak iyi gelmişti.
You felt good yesterday, and then you almost suffocated.
Dün de iyi hissediyordun, sonra neredeyse boğuluyordun.
I didn't hear any damn thing andjust felt good.
Hiç bir şey duymuyorum ve harika hissediyorum.
I just felt good with her,
Onun yanında kendimi iyi hissediyorum.
And it felt good.
Evet, ve iyi geldi.
It felt good, and if it feels good, do it.
Çok garip. Burada yankı mı var?
But it wasn't until I felt good about myself that I met someone special.
Ama özel biriyle tanışmam, ancak kendimi iyi hissettiğim zaman oldu.
sure felt good to be out of prison, there was just one problem.
Hapishaneden çıkmak iyi gelmişti, ama küçük bir sorun vardı.
I said I felt good, but truth be told, I wasn't sure how I felt.
İyi hissettiğimi söylemiştim ama doğrusunu söylemek gerekirse, nasıl hissettiğimden kendim de emin değildim.
You never felt good enough, so you took yourself out of the game.
- Bu harika! Kendine güvenmediğin için hiç bir riske girmiyorsun.
I think he would've been madder than hell, but I don't think he would've felt good about what you're planning.
Çok fena kızardı sanırım. Ama planladığınız şeyden hoşlanacağını da sanmıyorum.
Damn, it felt good, though, getting my ego stroked like that.
Lanet şey, iyi de hissettirdi, egomu öylesine okşuyordu ki.
- Felt good.
- İyi hissettirdi.
He had the biggest crush on me, and it felt good, and I liked that.
Bana deli gibi aşıktı ve bu iyi hissettiriyordu, ve ben hoşnuttum.
It felt good.
iyi hissettirdi.
Yesterday it felt good.
Dün iyi hissediyordum.
God, that felt good.
Tanrım, bu iyi hissettirdi.
There.. that felt good.
Orada.. iyi hisediyorum.
It felt good.
İyi hissediyorum.
I don't know, when you were in his good graces, you felt like you were really... really special.
Bilmiyorum, siz onun hoş sözlerine kapıldığınızda kendinizi çok özel hissedersiniz çok özel
He'd tell me how blessed he felt knowing everything he was working so hard to build would be left in such good hands.
Bana hep kurmak için onca emek verdiği şeylerin... böyle emin ellere geçecek olmasının ona verdiği huzurdan bahsederdi.
That felt good.
Bu iyi geldi.
I think I got so safe and felt so good with you that I let my guard down, and this beast emerged.
Bu o kadar iyi geldi ki gardımı düşürdüm ve bu hayvan ortaya çıktı. Karar ver.
It actually felt kind of good.
Aslında iyi geldi.
I've never felt so good about a movie after it was done than this one.
Hiç bir filmim için bittiginde bu kadar iyi hissetmemiştim.
I always felt that if I passed out a few more flyers convinced a few more people that divestment's a good idea that we'd get it to a level where the experts... I didn't know who.
Her zaman biraz daha broşürün biraz daha fazla insanı ikna edeceğini savundum.Bu tescir uzmanların olduğu seviyeye gelmek için iyi bir fikir.Kim bilmem.
That felt really good.
Kendimi çok iyi hissettim.
I just felt so... not good enough, you know?
Kendimi yetersizmişim gibi hissettim, anlıyor musun?
I felt funny leaving without saying good-bye.
Sana veda etmeden gitmek garip geldi.
You felt funny leaving without saying good-bye. Yeah.
Veda etmeden gitmek tuhaf geldi.
And i felt... Good.
Ve ben kendimi... iyi hissettim.
I felt - i felt really good.
kendimi- - kendimi gerçekten iyi hissettim.
Oh, god, it felt so good to make a decision for myself without taking everyone else's feelings into account.
Tanrım, kimsenin duygularını hesaba katmadan kendim için bir karar vermek çok iyi hissettirdi. Hayır.
Felt good.
Bu iyi geldi.
And today it felt really, really good to prove her right.
Ve bugün ona haklı olduğunu kanıtlamak gerçekten çok iyi geldi.
She said she was trying to be so perfect, because deep down, she never really felt like she was good enough to be with you.
Bilirsin, erkek adeti, çöpte kalmasına içim el vermedi. - Herhalde altı bin dolardır bu. - Aslında otuz bin dolardı.
That felt really good.
Bu iyi hissettirdi.
Not a good tester, huh? Oh, Chuck, I had no idea you felt that way about me.
Chuck, bana karşı böyle hislerin olduğunu bilmiyordum.
I haven't felt this good in years.
Yıllardır bu kadar iyi hissetmiyordum.
I felt pretty good coming in.
Kazanınca çok iyi hissettim.
And it felt so good.
O kadar iyi hissediyordum ki.
I killed three girls, and it felt so good.
Üç kız öldürdüm. Ve kendimi çok iyi hissettim.
A couple more people, and you and your mother would have been reunited, and it would have felt... so good.
Bir kaç insan daha, ve sen ve annen tekrar bir araya gelecektiniz, ve bu çok iyi hissetirecekti.
It felt really good.
Çok iyi hissettirdi.
I felt she and Wendell would make a good match.
O ve Wendell'ın birbirlerine yakıştığını hissettim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]