Good job translate Turkish
10,078 parallel translation
Light... Good job!
Light, aferin!
You've been doing a good job around here by the way.
- Bu arada iyi işler çıkarıyorsun burada.
- A good job. - Wow.
İşin iyi demektir.
Good job, rangers.
İyi iş korucular.
Good job.
Aferin.
Good job.
İyi yapmışsın.
Good job standing up to the mean girl.
- Kaba kıza iyi karşı koydun, aferin.
Yay! Good job, honey.
Aferin tatlım.
Good job, talky.
İyi iş çıkardın geveze.
Good job?
Aferin?
Good job with Livewire, Supergirl.
Livewire meselesinde iyi iş çıkardın Supergirl.
Good job today.
Bugün iyi iş çıakrdınız.
I did a good job following the instructions, right?
Talimatları uygulamakta iyi iş çıkarttım değil mi?
Well, you did a good job.
İyi bir iş başardınız.
No one ever told me, the truth is... when you grow up, it's likely you'll have a not-so-good job, be in a not-so-good relationship, and live a not-so-good life.
Kimse bana söylememişti,... büyüdüğümde olacak... gerçeği, Muhtemelen çok iyi bir işin...,... çok iyi bir ilişkin,... ve çok iyi bir hayatın olmayacağı gerçeğini.
You did a good job.
İyi iş çıkardın.
Good job.
Güzel iş.
Thought I did a pretty good job back there.
Basının karşısında iyi iş çıkardım.
Earned your boy scout badges tonight. Good job.
Siz ikiniz bu gece izci rozetlerinizi kazandınız.
Good job!
Aferin!
Good job.
Ne oldu? O el attı.
Good job.
Tebrikler.
You did a good job, McGee.
Doğru bir karar verdin Mcgee.
What do we win if we do a good job?
- İyi iş çıkarırsak ödül ne?
No, you did a good job.
Hayır iyi iş çıkardın.
- Good job, Dr. Kim Tae Hyun.
- Eline sağlık Kim Tae Hyun.
Good job.
Ellerinize sağlık.
- Good job.
- İyi yapmışsınız.
- Good job! Right? Right?
- İyi yapmışım değil mi?
I'm sure he'll do a good job.
Eminim ki iyi iş çıkaracak.
Good job, my son.
Aferin oğluma.
Good job with Nurse Hwang!
Hemşire Hwang'a iyi etmişsin!
Good job on the door, Deluca. Quick thinking.
Kapıyı iyi düşündün DeLuca, aferin.
Good job, Bones.
İyi işti Bones.
Good. Good job, Rachel. You did good.
Başardın Rachel.
When it comes to do the job, they will do it good, you know, because the officers, they serve you.
Söz konusu iş olduğunda, işlerini iyi yapıyorlar çünkü buradaki memurlar size hizmet ediyor.
They're very good at their job.
İşlerinde oldukça iyiler.
Good job.
- İyi iş.
I'm his attorney, Annalise, and I'm very good at my job.
Onun avukatı benim, Annalise. Ve işimde çok iyiyimdir.
Oh, and by the way, you didn't take today's job for the greater good- - 100,000 versus 24 or whatever- - you took it because you saw a woman in desperate need.
Bu arada, bugünkü işi çoğunluğun yararına olduğu için kabul etmedin 100.000'e karşı 24 ya da her neyse... işi kabul ettin çünkü çaresizce yardım isteyen bir kadın gördün.
Good, because that's your job, Louis, not mine.
Güzel, çünkü bu senin işin, Louis, benim değil.
Good. I need you to do a job, but I need you to stay here till it's done.
Senden bir is yapmani istiyorum ama bitene kadar burada kalman gerek.
Good job.
İyi olacak.
That the good work I did in my job outweighs the damage from the secret I sold.
Mesleğimde yaptığım iyi şeyler sattığım sırdan dolayı oluşan hasardan çok daha fazla.
If you are leaving, I hope you learned that no good deed goes unpunished, but, also, no matter how bad a day you had, at the end of your shift you get to clock out and leave the job at the door.
AyrıIıyorsanız, umarım bugün hiçbir iyi işin cezasız kalmadığını öğrenmişsinizdir ama ayrıca, ne kadar kötü bir gün geçirirseniz geçirin vardiyanızın sonunda çıkış yapıp işinizi arkanızda bırakabilirsiniz.
Yeah. He's doing a good enough job of that on his own.
Evet, kendince gayet iyi bir iş yapıyor.
What good is that gonna do me in this job?
Bu işim için iyi bir şey mi?
Our translator doesn't speak much, but he's damn good at his job.
Çevirmenimiz pek konuşmaz ama işinde çok iyidir.
Our job, Mr. Walsh, is to defend our client against the crime for which she's charged, not a hypothetical future crime. But she's dangerous, and she's good at it.
Bizim işimiz, Bay Walsh, müvekkilimizi şu anki suçlamalara karşı savunmak, gelecekteki olası suça değil.
a job working for Susan Ross, who is actually a good person, unlike you.
Susan Ross için çalışacağın bir iş. Kendisi iyi bir insandır, senin aksine.
If she doesn't know how to be good, then it's your job to teach her.
Nasıl iyi olunacağını bilmiyorsa o zaman senin işin ona öğretmek.
good job today 43
jobs 131
jobe 86
job well done 45
job done 60
good night 12775
good morning 12476
good luck 6133
good evening 5411
good morning to you 106
jobs 131
jobe 86
job well done 45
job done 60
good night 12775
good morning 12476
good luck 6133
good evening 5411
good morning to you 106
good boy 1464
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50
good on ya 17
good to hear 75
good to see you again 390
good times 259
good to hear your voice 18
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50
good on ya 17
good to hear 75
good to see you again 390
good times 259
good to hear your voice 18