Follow him translate Turkish
2,206 parallel translation
Follow him from the door.
Wah Tat Stüdyoları - 1950 Kapıdan sonra onu takip et.
I think we should let him do it, then follow him discreetly.
Bence ekmesine izin vermeli, sonra da onu tedbir amaçlı izlemeliyiz.
I'll follow him. Alexandro, hey!
Ben onunla konuşurum.
LEX : There's no way to follow him.
Onu takip edemeyiz.
Follow him.
Takip edeceğiz.
Now, all we have to do is follow him.
Tek yapmamız gereken onu izlemek.
If he's driving like that, we can't follow him.
Böyle araba kullanıyorsa takip edemeyiz.
Then take an unmarked car and follow him.
Sonra da sivil bir arabayla onu takip edeceksin.
Or we follow him, but no shooting.
Ya da ona ateş etmeden takip ederiz.
But he doesn't deserve to go to jail or have a record follow him around for the rest of his life.
Ama hapse girmeyi ya da bütün hayatı boyunca peşini bırakmayacak bir sicile sahip olmayı hak etmiyor.
Whoever shot him couldn't follow him here.
Onu her kim vurduysa, buraya kadar takip edemez.
Follow him.
Onu takip et.
But just in case, follow him.
Ama onu takip et...
You know, he's my team leader, I follow him wherever I go.
Yani o benim takım liderim. Nereye giderse onu takip ederim.
Follow him.
Onu takip edin.
He'll be expecting us to follow him and his team, piece everything together and gather evidence as we go, like good little policemen.
O ve onun ekibini takip etmemizi bekliyor olacaktır bütün paraçaları birleştirelim ve önceki kanıtları toparlayalım küçük polisler misâli.
Place an order with him for the same type of stuff. Promise him a big pay day, then follow him.
Aynı mâllardan bir parti daha iste çok para vereceğini söyle ve onu takip et.
Follow him!
Takip edin şunu!
Now, I may be able to fly, but the world would willingly follow him on foot.
Belki ben uçabiliyorum ama insanlar onu peşinden gitmek istiyor.
- Will you follow him?
- Onu takip edecek misin?
Let's follow him.
Takip edelim.
Left fake bombs on the runway so no one could follow him.
Piste de takip edilmesin diye sahte bombalar bırakmıştı.
You will follow him.
Onu takip edeceksin.
You're the one who told me to follow him. I have nothing to do with it.
Takip et diyen sensin benim alakam yok.
If he shows up, have Cho follow him.
-... Ortaya çıkarsa, Cho takip etsin.
So check his e-mail, monitor his cell phone and follow him occasionally.
E-maillerini kontrol et, Cep telefonunu karıştır. Ve arasıra onu takip et.
It was our one shot to get a lead on wilkes And follow him back to the girl.
Wilkes üzerinde kontrolü ele almak ve kıza götürsün diye kendisini takip etmek için tek şansımızdı.
A felony probably would look bad on a college app, but we could follow him.
Üniversite başvurularında sabıka kaydı olan, muhtemelen pek iyi gözükmezdi ancak öte yandan onu takip edebiliriz.
So follow him?
Onu takip mi ediyoruz?
Might as well follow him in a parade float.
Tören alayında da takip edebilirdik onu.
Follow him.
Takip edelim.
So check his e-mail, monitor his cell phone and follow him occasionally.
Yani mailini kontrol et, cep telefonunu kontrol et ve ara sıra onu kontrol et.
And what about you, will you follow him or will you come over the jump with me?
Onu takip edecek misin? Yoksa benimle buradan atlayacak mısın?
He knew we would follow him.
Onu takip edeceğimizi biliyordu.
- Um, give him some space okay? Don't follow him.
- Peşinden gitme, bırak kendi halinde kalsın biraz
He hates it how you follow him all over the place, tellin'him all your stories! He hates it!
Sürekli peşinde gezerken durmadan anılarını anlattığın için senden nefret ediyordu.
The Chinaman gets all emotional, says it's not the thing to do, we just follow him along?
Çinli duygusala bağlayınca bu doğru olmaz dedi, biz de ona uyduk.
If you want to find him, you can walk out front and follow the smell.
Eğer onu bulmak istiyorsan, bu tarafa bak ve kokuyu takip et.
Why don't you just let him follow you?
Seni takib etmesinden neden rahatsız oldun?
They go to the convenience store, they get a good look, and they're thinking they might have hit the trifecta, so they follow them back to the house and they kill them and then they kill him, too,
Markete gittiler, iyice bir baktılar ve üçlüyü tutturduklarını düşündüler. O yüzden onları takip edip öldürdüler, sonra adamı da öldürmeye kalktılar, çünkü mecbur kaldılar.
If one of you follow me, I swear I will kill him.
Peşimden gelirseniz adiler, onun boğazını keserim.
I follow his minute-by-minute blog posts, and I text him every day.
Blog iletilerini dakika dakika izliyorum ve ona her gün mesaj çekiyorum.
And it would be dangerous for him if he tried to follow us.
Bizi takip etmeye kalkışırsa bu, onun için çok tehlikeli olur.
Follow him.
İzle onu.
We'll follow the creature's tracks back to him.
Yaratığın bıraktığı izleri takip edeceğiz.
Detective Murdoch jumps on to follow him.
Evet efendim.
Yeah, we interviewed him yesterday but I'm here for the follow-up and the door's open.
Evet, onunla dün görüşmüştük. Araştırma yapmayı düşünüyordum ama kapısı açık duruyor. Bu durum hoşuma gitmedi.
You have to follow him.
Onu takip etmen gerek.
- He said you told him to follow his gut and now he asked her out on a date to the Pie House.
Carly mi? Bunun hakkında konuştuğumuzu bilmiyordum? Ne hakkında konuştuğunuzu sanıyordun?
And you invited him back for a follow-up interview.
Ama sonra tekrar söyleyişiye çağırdın.
I made a follow-up for him, um, but...
Ona tekrar gelmesini söyledim, ama...
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
follow 201
following 32
followed 19
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
follow 201
following 32
followed 19
followers 63
follow me 2942
follow your heart 43
follow my lead 178
follow the money 43
follow it 35
follow us 80
follow the light 18
following me 22
follow up 18
follow me 2942
follow your heart 43
follow my lead 178
follow the money 43
follow it 35
follow us 80
follow the light 18
following me 22
follow up 18