Following you translate Turkish
5,212 parallel translation
I'm not following you, sir.
Sizi takip edemiyorum, sör.
Me following you while you following some other guy.
Ben seni, sen başkasını takip ediyordun.
- Frye : Is someone following you? - Raul :
- Birileri seni takip mi ediyor?
I don't know. Adriana : Why would somebody want to be following you?
Birisi seni neden takip etmek istesin?
Is someone following you? All the time.
- Takip mi ediliyorsun?
But once I knew that Shana was following you and then I saw her in New York dressed like that, well, I knew she was'A'then.
Ama Shana'nın seni takip ettiğini öğrendiğimde sonra öyle giyinmiş halde onu New York'ta görünce A olduğunu anladım.
Why was she following you last night?
Kadın niye sizi takip ediyormuş dün akşam?
Gorski's still following you.
Gorski hala seni takip ediyor.
Following you to MTAC, sir.
Çoklu Tehlike Uyarı Merkezi'ne kadar arkanızdayız, efendim.
Not following you.
Anlayamadım.
Not following you.
Yine anlayamadım.
We'll be following you all the way, Rescue One.
Sizi sonuna kadar takip edeceğiz, Kurtarma Bir.
I'm not following you.
- Seni anlamıyorum.
They're following you with this.
Seni bununla takip ediyorlarmış.
Why are you following me?
Beni neden takip ediyorsun?
But if you keep following people around, buying up their homes, painting everything white, breaking into their houses, they will retaliate.
Ama milleti takip edip evlerini almaya, her şeyi beyaza boyamaya evlerine zorla girmeye devam ederseniz karşılık verirler.
So... for those of you following at home, not only do I have no love in my life,
Edward, hoş geldin.
If you have to kill me for following orders, then so be it, but if all this has failed, sir, it's not because of me.
Emirlere uyduğum için beni öldürecekseniz, durmayın öldürün ama başarısızlığa uğramamızın sebebi ben değilim.
You've been following my work?
- Çalışmalarımı takip mi ediyorsun?
You gonna tell me you haven't been following mine?
- Sen benimkileri takip etmiyor musun yani?
- Why are you following me?
- Beni neden takip ediyorsun?
You see that nosy photographer that was following him around?
O meraklı fotoğrafçıyı buralarda onu takip ederken gördün mü?
Why do you keep following me?
Neden takip ediyorsun?
You also claimed that you saw Demetrius Rowe following the victim upstairs?
Demetrius Rowe'un, kurbanı merdivenlerden çıkarken takip ettiğini de söylemişsiniz.
You do not remember following me?
Beni takip ettiğini hatırlamıyor musun?
You've been following me all day.
Tüm gün peşimden ayrılmadın.
You do not honor Verrocchio by following him to the grave.
Verrocchio'yu onurlandırmanın yolu onun peşinden mezara girmek değil.
Were you... actually following him?
Onu... gerçekten takip mi ediyordunuz?
You know, following leads, asking people in the area if they'd seen Gabe or his car drive by.
İpuçlarını araştırmak bölgedeki insanlara Gabe'i ya da arabasını görüp görmediklerini sormak gibi.
But they'll be following you now. Have fun with that.
Keyfini çıkarın.
So you're following me on Facebook?
- Yani beni Facebook'ta takip mi ediyorsun?
Sorry. I wasn't following you.
Seni takip etmiyordum.
The rest will be split evenly between the two of you with the following parameters.
Kalan kısım bazı koşullar çerçevesinde ikiniz arasında eşit olarak bölüştürülecek.
And you can vanish without anyone following.
Sende peşinde biri olmadan kaybolabilirsin..
So, what, are you following me now?
Şimdi beni takip mi ediyorsun?
You and Breena with a-a row of ducklings following behind.
Peşinizden takip eden bir... -... ördek sürüsüyle sen ve Breena.
Are you following what I am saying?
Ne dediğimi takip ediyor musun?
Do you think Lyle is following us?
- Sence Lyle bizi takip ediyor mudur?
Why you following us?
- Neden bizi takip ediyordun?
- What? What are you doing here instead of following Yoo Se Mi?
Yoo Se Mi'nin peşinde dolaşmıyor musun?
If you go from the top corners and then down a little bit, then move your hands inwards and downwards, following the diagonals.
Köşelerden başladıysanız, biraz aşağı indirin. Ellerinizi aşağıya ve iç kısma doğru götürün. Köşegenleri takip edin.
Even though you wrote the following toast at their anniversary party about two months ago.
Buna rağmen, 2 ay önceki yıIdönümü partisindeki konuşmayı siz yazdınız.
I am not following what you're saying here.
Söylediklerini takip edemiyorum.
Deputy Victoria Moretti, you are being accused of the following.
Şerif yardımcısı Victoria Moretti, şunlardan suçlanmaktasın.
Are you following me?
Anlıyor musun?
Are you following me?
- Beni mi takip ediyorsun?
That's the price you pay for following me.
Bu beni takip ederken ödediğin bir bedel galiba.
We're gonna have real problems if you keep following me.
Eğer beni takip etmeye devam edersen gerçekten sorunumuz olacak.
We have you following the victim to the scene of the crime.
Senin kurbanı olay yerine kadar takip ettiğini saptadık.
You weren't following me.
Beni takip ettiğini görmedim.
You confess to setting the Sullivan house on fire. You're not following.
Sullivian'ların evini yaktığını itiraf edeceksin, beni dinlemiyorsun.
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
yours 1007
your own 34
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
youth 73
you all right 5423
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
youth 73
you all right 5423