English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Give me a

Give me a translate Turkish

34,892 parallel translation
Oh, give me a break.
- Yok daha neler ya.
Listen, give me a signal you need any help later... seating people.
Herhangi bir yardıma ihtiyacın olursa bana bir sinyal çak insanları yerleştirirken falan.
So we'd love it if you would swing by the restaurant and give us a chance to- - well, give me a chance, to... show you... that I think my cooking can meet your standards.
O yüzden restoranımıza uğrayıp senin standartlarını karşılayabileceğini düşündüğüm yemeklerim için bize bir şans vermeni, bana bir şans vermeni çok isterim.
Habib, give me a hot, wet knife.
Habib, bana ısıtılmış, ıslak bir bıçak ver.
Give me a sec.
Bir saniye.
I got it. Nicky, give me a hand, my dear.
Nicky, bir el at bakalım canım.
So give me a good beating, and we'll call it even, okay?
Siz beni sağlam bir dövün tek kelime dahi etmem, olur mu?
Just give me a few days.
Birkaç günü var sadece.
Give me a second.
Bir saniye.
- Oh, give me a break.
- Yok daha neler.
Just-just give me a minute, okay? I'm...
Bir saniye izin ver, tamam mı.
Would you give me a break? You want a break?
Tamam, o zaman, bana biraz mola verir misin?
Toby, that's all I can tell you right now, but if you give me a little bit of time, I will fix it and tell you everything, okay?
Toby, sana şu anda tüm söyleyebileceğim bu ama bana biraz vakit verirsen düzeltip sana her şeyi anlatacağım tamam mı?
Give me a moment.
- Bir saniye.
- Uh, give me a lift to CCU?
- Beni de CCU'ya bırakabilir misin?
Give me a hand here.
Bir el atsana.
Hold on. Give me a sec, Bar.
- Bana bir saniye izin ver Bar.
Give me a name, and I won't have to.
Bana bir isim ver ve yapmak zorunda kalmayayım.
Oh, uh, give me a sec. I'll join you.
Bekle bir saniye, ben de geliyorum.
Give me a minute while I scan the feeds.
Ben kameraları tararken bir dakika bekle.
If you remember anything else that could help us, give me a call.
Yardımı dokunabilecek başka bir şey hatırlayacak olursan ararsın beni.
Give me a break.
Bir huzur ver.
Uh, no, just-just give me a second.
Hayır, bana bir saniye ver.
Come on, Raj, give me a bag.
Hadi ama Raj. Torbaların birini de bana ver.
Well, give me a second.
- Az bekle.
I was super drunk, and he wouldn't give me a cigarette.
Körkütük sarhoştum ve bana sigara vermiyordu.
Just give me a chance to talk to her and find out what's going on.
Onunla konuşup neler olduğunu öğrenmem için bir şans ver.
Look, just give me a minute.
- Bir dakika be!
Give me a half hour to cross-reference all my cases.
Bütün dosyalarıma bakmam için yarım saat ver bana.
Yeah, just give me a minute.
Evet, bana bir dakika ver.
Yeah, just give me a few minutes.
Tabi, bana birkaç dakika ver.
- You're gonna have to give me a minute.
- Bana bir dakika ver.
Give me a kiss.
Bana bir öpücük ver.
Can you please give me a lift?
Beni de bırakır mısınız?
You give me a pair of 501s and a Sharpie, and I can make them sing like a Doobie Brother.
Birkaç parça 501 ve keskin bir şey verin ve onları Doobie Kardeşler gibi öttüreyim.
All right, yeah, give me a second to queue it up.
Pekala, evet, sıraya koymam için bana bir saniye ver.
Come on, just give me a hint.
- Yapma böyle ya, en azından bir ipucu ver.
Give me a second. Sir, can I speak with you over here?
Sizinle şurada konuşabilir miyiz?
Hey, can you give me a ride?
Beni bırakabilir misin?
So do your victory dance, and when the filthy masses turn against you, give me a call.
O yüzden zafer dansını yap ve o iğrenç kitleler sana düşman olduğunda beni ara.
- Give me a read! Give me a read!
- Bana sonuçları ver!
Believe me, I didn't come here to give Dion a reach-around.
İnan bana, buraya Dion'a yanaşmak için gelmedim.
I love you, too. Okay, then, give me a break.
Ben de seni seviyorum.
The only time we had sex was when he was in his Cats'costume and he asked me to give him a Rum Tum Tugger.
Onda da üzerinde Kediler'deki kostümü vardı ve benden göbeğini kaşımamı istemişti.
Give me what I want and your Fuehrer will be planting his flag on the White House lawn within a matter of months.
Bana istediğimi verirseniz, Führer'iniz birkaç aya kalmaz Beyaz Saray'ın önüne bayrağını diker.
Just give me a call back, all right?
Beni arayabilir misin?
I needed a shower, my lady was waiting for me, and this guy would just not give me what I needed, not unlike you.
Duş almam lazımdı, kadınım beni bekliyordu. Bu adam ise istediğimi bir türlü vermiyordu. Senin gibi.
Well, let me give you a little advice.
İzin ver, sana bir tavsiye vereyim.
I doubt they'll talk to me, but I'll give it a try.
Benimle konuşacağından emin değilim ama denerim.
Yeah, give me a second.
Tamam, bir saniye.
Why don't you just give me what you have for Summer, and I'll give it to her.
Summer'a vereceğini niye bana vermiyorsun, ben ona veririm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]