Give me an hour translate Turkish
257 parallel translation
Better give me an hour.
En iyisi bana bir saat ver.
Give me an hour's start.
Başlamam için bana bir saat ver.
Please give me an hour...
Lütfen, bana bir saat ver...
Give me an hour, so no one gets suspicious.
Bana bir saat süre ver, böylece kimse şüphelenmez.
Just give me an hour, MacDonald.
Bana bir saat süre ver, MacDonald.
- Give me an hour.
- Bir saate kadar gelirim.
- Can you give me an hour?
- Bana 1 saat verebilir misin?
Give me an hour longer, and I will speak.
Bana bir saat daha ver sonra söyleyeceğim.
Can you give me an hour to pack?
Bavulumu toplamam için bir saat yeter.
Listen, just give me an hour! OK?
Dinle bana sadece 1 saat lazım.
Give me an hour to get dressed and I'll be there.
Hazırlanmam için bir saat ver, sonra orada olurum.
Just give me an hour.
Bana bir saat ver.
Thanks for the scoop, but next time give me an hour or two, okay? !
Haber için teşekkürler, bir daha ki sefere bana bir ya da iki saatini ayır ama, ok?
Stay here. Give me an hour.
Bana bir saat ver.
Give me an hour, then head for the wormhole.
Give me an hour, then head for the wormhole.
All right, listen, why don't you give me an hour and then call me back?
Beni bir saat sonra arayabilir misin?
- Okay. Give me an hour. - An hour?
Bunları düzeltmem lazım.
Give me an hour. If I'm not back in a hour, wake up Lukas.
1 saat, geri dönmezsem Lucas'ı uyandır, tamam mı?
- Give me an hour? - Good.
- Bir saat sonra uyar mı?
- Give me an hour.
- Bir saat izin ver.
Okay, give me an hour.
Tamam, bana saat ver.
Give me an hour
Bana 1 saat verin
Give me an hour, then tell Dylan to meet me in the hangar deck!
Bir saat verin. Sonra da Dylan hangar güvertesine gelsin!
Give me an hour.
Bana bir saat verin.
Just give me an hour or two to catch my breath.
Dinlenmem için 1-2 saat ver sadece.
Sweetheart, give me an hour in bed, you'll swear I'm the Jolly Green Giant.
- Bak güzelim, bana yatakta bir saat ver, Jolly Yeşil Dev olduğuma yemin edersin.
You give me an hour in that weight room.
Bir saat ağırlık çalışacaksın.
She takes my hand, and she sticks it on her crotch and she says, "You may think you're gay now, honey but give me an hour and I'll rock your world."
Elimi alıp bacak arasına bastırdı. "Şu an gay olduğunu sanıyor olabilirsin, tatlım." "Ama bana bir saat ver sana dünyanı şaşırtayım" dedi.
- Give me an hour to pack, okay?
- Toparlanmam için bana bir saat verin.
Give me two policemen and wait half an hour.
Bana iki polis ve yarım saat verin.
Give me half an hour.
Bana bir saat süre ver.
- I won't keep you for more than an hour if you give me your undivided attention.
- Tam olarak dikkatini verirsen seni bir saatten fazla tutmayacağım.
Give me half an hour.
Bana yarım saat ver.
Just give me an hour, and I'll think of it. You're...
Düşüneceğim.
- Give me half an hour to get ready.
- Hazırlanmam için bana yarım saat ver.
Give me half an hour with those kids, I'd get them straightened out.
Bana bu çocuklarla yarım saat verseler hepsini hallederim.
Give me half an hour alone here.
Beni burada yarım saat yalnız bırak.
- I've been waiting an hour. - Want me to give up the job?
Neredeyse bir saattir bekliyorum ve sen bunu istiyorsun?
You just give me half an hour with my crew.
Bana ekibimle sadece yarım saat verin.
Give me half an hour, 45 minutes.
Bana sadece yarım saat, 45 dakika ver.
Give me an hour.
Bana bir saat ver.
I-I-I have to be at work in half an hour, so could you give me your number?
Yarım saat sonra işte olmalıyım. Numaranı bırakır mısın?
Well, whatever the case, give me your address. I'll be there in an hour.
Kaç olursa olsun, bana adresini ver, bir saat içinde gelirim.
I'll give you $ 500 to spend an hour with me.
Peki, bir saat karşılığında 500 dolar.
Wait an hour and give me another strip. Just after the dopamine.
Bir saat bekle sonra bir daha kontrol et.
- Give me about an hour and a half.
- Bir buçuk saat kadar sonra.
Can you give me half an hour?
Bana yarım saat verebilir misin?
Give me half an hour to do the research and then call me back.
Araştırmam için yarım saat ver, sonra yeniden ara.
Whatever. Anyway, just give me a half an hour, and I'll have that pesky cricket out of the kitchen and inside this gecko.
bana yarım saat müsaade et ve o sinir bozan böcek mutfaktan çıkıp bu gekonun midesine inecek.
- Well, give me half an hour.
- Bana yarım saat müsaade et.
Give me an hour.
Bana bir saat süre verin.
give me strength 86
give me a hug 258
give me a kiss 294
give me some sugar 34
give me a sign 41
give me your hand 884
give me 926
give me that 1626
give me a break 856
give me the money 165
give me a hug 258
give me a kiss 294
give me some sugar 34
give me a sign 41
give me your hand 884
give me 926
give me that 1626
give me a break 856
give me the money 165