English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Give me a call

Give me a call translate Turkish

2,332 parallel translation
If they buy the Naughty Schoolgirl costume, you could suggest... they give me a call. Aw...
Eğer haylaz kız öğrenci kıyafeti alırlarsa onlara tavsiye edeceğiniz şey sizi aramalarını söylemek!
It's just... just give me a call, buddy, okay?
Beni ara dostum, tamam mı?
But if you could just give me a call as soon as you get this.
Ama lütfen mesajı alır almaz beni arayın.
But if you could just give me a call...
Ama lütfen mesajı alır almaz...
So give me a call when you can, right?
Müsait olduğunda beni ararsın.
When you decide not to be lame anymore, give me a call.
Saçma davranan biri olmaktan vaz geçtiğin zaman beni ararsın.
But if you change your mind, You can give me a call
Ama eğer fikrini değiştirirsen beni arayabilirsin.
Give me a call.
Beni bir ara.
Sure, well, give me a call when you get back.
Tabi, öyleyse, geri dönünce beni ara
Can you give me a call, mate, as soon as you get this?
En kısa sürede beni arar mısın, dostum.
Okay, just give me a call and I Will bring it to you.
Tamam, beni ara, sana gönderirim.
Look, here's my card, give me a call.
Beni ara, bu kartım, al.
OK, let me just ask for a favor. If Dong-yoon calls, give me a call.
O zaman aklında bulunsun da,... Dong-yun ile konuşursan, bana haber ver.
- Yes, give me a call.
- Tamam, ararsın beni.
Sure, if you have something to ask me, give me a call, you have my number, right?
Rica ederiz. Bilmediğin bir konu olursa, beni arayabilirsin. - Numaramı biliyorsun, değil mi?
Got it. When you arrive, give me a call.
Tamam, geldiğimizde ararım.
Give me a call when you get this.
Bunu dinlediğinde bana dönersin.
If you see anything suspicious, give me a call.
Eğer şüpheli bir şey görürsen, beni ara.
And then give me a call.
- Ve o zaman beni ara.
If the seminar gets rescheduled, please give me a call.
Eğer seminerin tarihi değişirse, bana haber verirsin.
But next time you're in the neighborhood, give me a call.
Fakat gelecek sefere buralarda olduğunuzda beni arayın.
Please give me a call after you see them leave the airport.
Havaalanında onları gördükten sonra beni ara.
Give me a call.
Beni ara.
well done. Give me a call when you find out the time.
Zamanını ayarlayınca ara beni.
Listen, if you remember anything... just give me a call.
Dinle, bir şey gelirse aklına..... beni araman yeterli.
Give me a call.
- Beni arayın.
Um, listen, when you get this message, will you give me a call? Uh, there's something I want to ask you.
Tamam.
Eddie, give me a call when you get in.
Eddie, mesajımı alır almaz beni ara.
If our little government lady shows up, give me a call.
Devlet kadınımız gelirse bana haber ver.
Listen, if any guys give you a hassle in that joint tonight, you give me a call, okay?
Bu gece canını sıkan bir adam olursa hemen beni arıyorsun, tamam mı? Tabii.
Here's my number, give me a call, all right?
Bu benim numaram beni arayin tamam mi?
Just give me a call.
Sadece ara.
Anything I can do, just give me a call.
Yapabileceğim bir şey olursa aramanız yeter.
I would most appreciate it if you'd give me a call.
Kardeşinizden haber aldığınızda eğer beni ararsanız, çok müteşekkir olurum.
Well hey, if you ever need help making coffee, just give me a call.
Eğer kahve yapmak için yardıma ihtiyacın olursa, beni araman yeterli.
So, give me a call or let me know...
Bu yüzden beni ara ya da haber ver.
Why don't you give me a call later this afternoon?
Neden beni daha sonra aramıyorsun? Öğleden sonra.
Give me a call.
Beni ararsın.
Will you please give me a call when you have a chance?
Fırsat bulunca lütfen beni arar mısın?
If you do see him, you'll give me a call, right?
Onu tekrar görürsen, beni arayacaksın, tamam mı?
If you'd give me a call back, that'd be great, if not...
Beni geri ararsanız çok iyi olurdu... Hay ben senin!
Give me a call, I'd love to see you again.
Beni ara, seni tekrar görmek isterim.
If you guys need a ride before Sundown, you know, just give me a call.
Eğer akşama doğru araba ihtiyacınız olursa, biliyorsunuz, sadece bir çağrı atın.
Give me a call when Daisy is back.
Daisy döndüğünde bana haber et.
Give me a call the next time you need help with your homework.
Bir daha ödevinde yardıma ihtiyacın olursa Beni araman yeterli.
You give me these beads, I lift up my shirt, you stare at my breasts and what, we call it a day?
Boncukları vereceksin, bluzumu kaldıracağım, memelerime bakacaksın ve herkes yoluna mı gidecek?
Can you please give me 50 cents for a phone call?
Bir sorun yaşıyorum da, arama yapmam için 50 sent verebilir misiniz?
You pick up this phone, right now, you call your wife and you tell her what you did or... ... Or you give me a hundred thousand dollars in cash for my silence.
Hemen şu anda, şu telefonu kaldırıp, karını arayacak ve ona neler yaptığını anlatacaksın yada bana susmam için nakit 100.000 $ vereceksin.
Let me give'em a call.
Arayalım bakalım.
I'm gonna give you a call tomorrow, I'm gonna tell you where to meet me.
Yarın sizi arar, gelmeniz gereken yeri söylerim.
I give you proof and you call me a liar.
Sana kanıt sunuyorum ama bana yalancı diyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]