Give yourself up translate Turkish
389 parallel translation
- Why don't you go and give yourself up?
- Neden gidip kendini ele vermiyorsun?
Give yourself up, Mishka!
Kendini işine bak, Mishka!
It was wrong of me to tell you to give yourself up.
Sen başkalarına yardım etmek istedin. Sana kendinden vazgeçmeni söylemem yanlıştı.
Your only chance is to give yourself up.
Tek şansın, teslim olmak.
Mr. Joyce's idea is you should go to the attorney general and give yourself up.
Bay Joyce'un fikri, senin başsavcıya gitmen ve kendin teslim olman yönünde.
You... You're going to give yourself up?
Teslim mi oluyorsun?
Why don't you give yourself up?
Neden kendini ele vermiyorsun ki?
If you give yourself up to the police in your condition, there's no afterwards for either of us.
Eğer bu durumdayken teslim olursan tedavi olamazsın artık.
You're not going to give yourself up to the cops?
Polise teslim mi olacaksın?
Either ignore it, or give yourself up to it.
Ya aldırma, ya da kendini tamamen ona ver.
Then why didn't you give yourself up if you were innocent as you claimed?
İleri sürdüğün gibi masum idiysen niçin teslim olmadın?
It isn't too late. Give yourself up.
Teslim olabilirsin, hiçbir şey için çok geç değil.
Jonathan you could give yourself up. They'd take care of you.
Jonathan teslim olabilirsin.
As for you, Mr. Smollett, I'll give ye one hour to send a boat ashore with Flint's map and give yourself up to Mr. Merry.
Size gelince Bay Smollett, size Flint'in haritasıyla birlikte bir sandalı kıyıya gönderip, Bay Merry'e teslim olmanız için bir saat veriyorum.
Give yourself up!
Git teslim ol!
Give yourself up!
Teslim ol!
I want you to give yourself up.
Teslim olmanı.
- Go to the police and give yourself up.
- Polise git ve teslim ol.
Mohei, you must give yourself up to the authorities. That way everyone will be saved. Please, do it for Osan!
Mohei... tek başına polise teslim olmalısın böylece herkes kurtulmuş olur.
So I thought if I could persuade you to give yourself up and stand trial...
Teslim olup mahkemeye çıkmanız için sizi ikna edebilirsem...
Well, don't give yourself up just yet.
Şey, henüz teslim olma.
- Give yourself up, Mark!
- Teslim ol, Mark!
Give yourself up, Mark!
Teslim ol, Mark!
You know what will happen if you give yourself up now?
Gidersen ne olacağını biliyor musun?
Give yourself up!
Son kez söylüyorum, tövbe et!
Now you'll have to give yourself up.
Seni ele geçirmem gerek!
For the last time, Favraux, give yourself up
Son kez söylüyorum Favraux, teslim ol.
You give yourself up, Holman.
Kendin teslim ol Holman.
Holman, if you make any effort to give yourself up...
Holman, eğer teslim olmaya kalkarsan...
Give yourself up, Talby!
- Ortaya çık, Talby! - Dinleyin, beyler...
Answer and give yourself up!
Cevap verin ve teslim olun!
Come to give yourself up, have you, Riley?
Teslim olmaya mı geldin Riley?
Give yourself up.
Teslim ol.
Give yourself up, Shorty.
git teslim ol, Shorty.
You said you'd give yourself up.
Gidip teslim olacağını söylemiştin.
Come with me back to Sinola, give yourself up and stand trial.
Benimle Sinola'ya gelin. Teslim olun ve mahkeme önüne çıkın.
You have to give yourself up.
Teslim olmalısın!
I'll give you a last chance to give yourself up.
Sana teslim olman için son bir şans veriyorum.
Never mind who we are, bold one give yourself up to pleasure.
Kim olduğumuzu boşverin, İri olan kendini zevke bırak.
Will you give yourself up if it doesn't work?
Eğer işe yaramazsa, teslim olacak mısın?
Nick, please give yourself up.
Nick, lütfen teslim ol.
I beg you, Mr. Walker... on behalf of our people... your young son... and all the children of our race... I beg you to give yourself up.
Size yalvarıyorum Bay Walker, halkımız adına... çocuğunuz adına... ve ırkımızın tüm evlatları adına... teslim olmanız için size yalvarıyorum.
- Yes? - I'll accept your new conditions... if we can have a man in there with you until you give yourself up.
- Walker, eğer sen teslim olana kadar... orada biri seninle kalırsa yeni koşullarını kabul edeceğim.
Stay there and give yourself up!
Orada kal ve teslim ol.
Give yourself up!
Pes et artık!
Tomorrow morning, you four march into your chief " s office and give yourself up... - for all the murders you've been paid to commit.
Yarın sabah dördünüz amirinizin ofisine gidip işlediğiniz bütün cinayetleri itiraf edip teslim olacaksınız.
Don't give up on yourself, Miyoei!
Vazgeçme, Miyoei!
I advise you to give up and not put yourself or this poor girl through any more.
Bence bu sevdadan vazgeçip kendini de... kızcağızı da tüketmemelisin.
Shut up and give yourself to me.
Sus ve kendini bana ver.
Jean-Paul, don't scratch yourself, you'll tear your skin to shreds give up writing, Jean-Paul, it won't do any good.
Jean-Paul, kaşınma, lime lime edeceksin tenini yazmayı bırak, Jean-Paul, hiçbir faydası olmaz.
Come and clean yourself up and give me a hand.
Üstünü başını temizle ve bana yardım et.
give yourself a break 28
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
upside 40
up here 454
update 59
upper 104
upon 29
upset 163
uptown 38
upstairs 739
upright 26
upside 40
uptight 38
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
upsy 47
upstate 42
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up north 49
up and at' em 72
up the stairs 74
up we go 50
up now 50
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up north 49
up and at' em 72
up the stairs 74
up we go 50
up now 50