Here's my translate Turkish
13,122 parallel translation
It is my duty to be here, to share your family's loss.
Burada olmak, ailenin kaybını paylaşmak benim görevim.
My whole village could fit in here.
Bütün köyüm buraya sığabilir.
And I feel all right the party's here on the West Side so I reach for my forty and I turn it up designated driver got the keys to my truck
Geline atılmaz... Keyfim yerinde Batı yakasında parti var
You don't have to worry about embarrassing me now, because my brother's here.
Benim adıma utanmaktan endişe etme, Ne de olsa kardeşim burada.
My rig's empty. I'm here to pick up.
Doldurmak için buraya geldim.
My penance for blowing it is my being here, a salesman, back going door-to-door, with my own burden being this mini hump on my back, which is either a disease about to eat my spine...
Hayatını mahvetmiş olmamın cezasını burada kapı kapı dolaşan bir satıcı olarak omurgamı un ufak etmek üzere olan sırtımdaki bu küçük şişlikle...
You see, here's my theory.
İşte benim teorim bu.
Here's my business card.
İşte benim kartvizit.
So here's my promise.
Bu yüzden şunu garanti ederim ;
If his presence here disturbs you, it's to Charles and my sister you should apply.
Eğer buradaki varlığı seni rahatsız ediyorsa, Charles'a ve ablama bu konuyu açmalısın.
Here's my number.
İşte numaram.
What could be worse than the man who killed my wife walks out of here like it's a joke! Like it's nothing!
Karımı öldüren adamın hiçbir şey olmamış gibi elini kolunu sallayıp buradan çıkmasından daha kötü ne olabilir?
- It's not my blood. I cut him. Ember, we gotta get out of here.
- Benim kanım değil, onu yaraladım.
I can't leave my father's cab here.
- Babamın taksisini burada bırakamam.
Here's my card. 250 bucks.
İşte kartım. 250 kâğıt.
Here's my bill.
İşte faturan.
I have a scale here, and would you want to participate in my own BMI test?
Ama sınıfta gördüğüm... Hiç de fena değil, Venya. Seni o şekilde bir kez bile düşünmedim.
Now, here you come telling me I can't do it, that I'm letting down my race if I go.
Siz de gelmiş bana yapamazsın diyorsunuz. Gidersem ırkımı hüsrana uğratacakmışım.
And the tapestry here on my skin Is a map of the victories I win
# Ve cildime işlenmiş bu nakış Kazandığım zaferlerin haritası #
You're right. But my island is dying... so I am here.
Haklısın fakat adam ölüyor.
Look, here, it's all on my phone, you can see.
Bakın, telefonumda var. Görebilirsiniz.
We could rehearse here'cause my da's in Saint John of Gods.
Burada çalışabiliriz. Babam Saint John of Gods'ta.
Here's my little man.
- İşte benim ufaklığım.
My uncle, he has this plot of undeveloped land in the desert just outside of San Bernardino, we're gonna take the body there, we're gonna dump it and then we're gonna come back here and pretend like nothing happened, okay?
Amcam, O gelişmemiş arazinin bu arsa var San Bernardino'nun hemen dışındaki çölde,
All I'm saying is, my parents moved here from India with nothing.
Tek söylediğim, ailem Hindistan'dan bir şey taşımadan taşınmış olmalı.
Okay, well, they come up here, they're illegal and they take my job.
Buraya yasadışı olarak geliyorlar ve işimi benden alıyorlar.
It's been here my whole life and hasn't changed.
Bütün hayatım boyunca buradaydı, hiç değişmedi.
He used to stick them down my pants when I was waitressing here.
Burada çalışırken beni rahatsız ederdi.
My neighbor's dog's gonna come in here and shit all over the floor again.
Komşumun köpeği yine gelip her yere sıçar yoksa.
I'm stuck here for the rest of my life.
Hayatımın geri kalanı için burada sıkışıp kaldım.
Yeah, well. I gave up half of my day to drive you up here.
Buraya gelmek için günümün yarısını direksiyon sallayarak geçirdim.
Look into my eyes and tell me honestly, because there's no judgements here.
Gözlerimin içine bak ve dürüstçe söyle bana. Çünkü burada yargılama yok.
I'm here to spit in my father's face. I can't guarantee it's a metaphor.
Babamın yüzüne tükürmek için buradayım ve mecazi olarak değil.
It's my fault, I brought you here
Hata bende. Seni buraya hiç getirmeyecektim.
It's my job to make sure that there isn't a single kid here who should be somewhere else
Benim işim başka bir yerde olması gereken hiçbir çocuğun burada olmamasından emin olmak.
Vicky, my son is trying to tell me never to come around here anymore.
Vicky, oğlum çalışıyor Asla gelmememi söyle bana Artık burada.
Well, I work here in the public affairs office, and one of my duties is the media products, specifically still photos.
Halkla İlişkiler ofisinde çalışıyorum ve görevlerimden biri de ; basın ürünleri. Özellikle fotoğraflar.
Well, all my stuff is here and it's in two weeks.
Tüm eşyalarım burada ve iki haftaya başlıyor.
Hey, it's none of my business, but when you came in here, you were hungry.
Belki beni ilgilendirmez ama buraya geldiğinde açtın.
Well, technically speaking, it's this pretty little girl here on my left, but since she's been cheating since round two...
Teknik konuşacak olursak, solumdaki güzel kız ama ikinci oyunda hile yaptığından beri...
Look, guys, I'm glad you like my car, but I think we're looking through the wrong end of the telescope here.
- Evet, doğru. Bakın beyler arabamı beğenmenize sevindim, fakat bence teleskobun yanlış yerinden bakıyoruz olaya.
Here I am pracklin'on about my hog and you just wanna find somebody who's gonna find you a mechanic.
Ben burada domuzum için söyleniyorum sizse, kendinize bir tamirci bulacak biri arıyorsunuz.
It's strange... when I was first here, said Ms. Jolly Shire which Brahms had taken my shoes.
Bu çok tuhaf. ben buraya ilk geldiğimde Hollyshire, bana ayakkabılarımı Brahms'ın aldığını söyledi.
That's my dress. My things are here.
Benim elbisem, şeylerim...
I don't care if you are the big jock around here, you still have to study when it comes to my class.
Burada sporcu olman önemli değil benim sınıfımda ders çalışman gerekiyor.
And before my buddy comes over here and ruins everything, you're gonna tell me what's going down tonight.
Ve dostum buraya gelip buraya gelip her şeyi mahvetmeden önce, Bu akţam neyin olup bittiđini bana söyleyeceksin.
My father's very sorry not to be here in person tonight, but he is thrilled to be getting this award and sends his very best wishes to everyone at the Guild.
Babam bu gece şahsen bulunamamaktan dolayı çok üzgün. Ama bu ödülü kazanmaktan dolayı çok heyecanlı... Ve en iyi dileklerini Dernek'teki herkese gönderiyor.
If I can find my way out of here, I am.
- Çıkış yolunu bulabilirsem evet.
You need to grow up, dude, because this right here, this is what it's all about, my friend.
Büyümen lazım, çünkü hepsi şu gördüğünle ilintili dostum.
My friends, there is a spider on the outside of the window here.
Dostlarım, burada camın dışında bir örümcek var.
Look, it's my daughter's ship, you know... And I'm just trying to make sure, you know, did she fly it here, or did she maybe exchange it, you know, for some other goods, maybe to some low life.
Gemi kızıma ait ve bilirsin sadece buradan gemiyle uçup uçmadığını ya da gemiyi başka şeyler karşılığında bir serseri grubuyla takas yapıp yapmadığına emin olmak istiyorum.
here's my number 71
here's my problem 23
here's my plan 19
here's my offer 18
here's my card 173
here's my question 27
my god 49827
my baby 842
my husband 853
my friend 4890
here's my problem 23
here's my plan 19
here's my offer 18
here's my card 173
here's my question 27
my god 49827
my baby 842
my husband 853
my friend 4890
my lord 4966
myself 698
mystery 66
my brothers and sisters 21
my congratulations 45
myers 79
my love 2457
my dear 4216
mycroft 73
my honey 34
myself 698
mystery 66
my brothers and sisters 21
my congratulations 45
myers 79
my love 2457
my dear 4216
mycroft 73
my honey 34
my darling 1220
my little pony 23
my mother told me 18
mysterious 100
mystique 19
my beautiful girl 25
my little princess 20
my sweet girl 29
myrtle 121
my fair lady 19
my little pony 23
my mother told me 18
mysterious 100
mystique 19
my beautiful girl 25
my little princess 20
my sweet girl 29
myrtle 121
my fair lady 19