English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm at

I'm at translate Turkish

122,065 parallel translation
You figure out how I'm gonna get my 13-year-old to soccer at the same time as Liam's piano lesson?
13 yaşındakinin futbol antremanıyla, Liam'ın piano dersine aynı anda nasıl gideceğimi çözebilir misin?
Okay, I was at the gym and she had been waiting for a friend and asked to borrow my phone.
Tamam, spor salonundaydım. Ve o bir arkadaşını bekliyordu, telefonumu kullanmak istedi.
I can't remember a time when I wasn't fighting Israel. As a boy in gaza, I threw rocks at soldiers.
İsrail ile savaşırken hatırlayamadığım kadar eskiden Gazze'de bir çocuktum askerlere taş atardım.
I'm sure she's dying to know what kind of business you and I have been conducting.
Eminim ki, ikimizin ne tür bir iş yürüttüğümüzü öğrenmek için can atıyordur.
I left him standing at the riverbank.
Onu nehir kenarında öylece bıraktım.
I don't have any horses.
Atım yok ki.
I'm head of plastics and board chair at Grey Sloan memorial.
Grey Sloan Memorial Hastanesinin yönetim kurulu üyesi ve estetik cerrahi şefiyim.
I screamed at her, I said, " If you don't clean up your room,
Ona çığlık attım, dedim ki, " Eğer odanı temizlemezsen seni ayak baş parmaklarından asar...
Darling, how many times do I have to tell you there are no fish at Shite Beach.
Tatlım, kaç kere söylemek zorundayım? Shite Beach'te balık yok.
Or because you were looking at my breasts when I took it off and you didn't focus on the dress?
Yoksa onu çıkardığımda göğüslerime bakmakta olduğundan mı? Ve elbiseye odaklanamadın?
So let's pick something up, or I could just make reservations at our place.
Hazır bir şeyler söyleyelim ya da en sevdiğimiz restoranda rezervasyon yaptırayım.
I'm in the middle of everything at the hospital... you are in the middle of everything?
Hastanede yaşananların ortasında kaldım. Sen mi yaşananların ortasında kaldın?
Riggs finishing up the cardio consult at bed 5, but I think it's gonna be...
Riggs 5. yataktaki kardiyo muayenesini bitirmek sanırım.
- I'm mad at you.
- Sana kızgınım.
I would love to take you up on your offer, after all, and stay at your place, enjoy some good company, and get a good night's sleep.
O yüzden teklifini kabul etmeye karar verdim. Senin evinde kalacağım. Arkadaşlığının tadını çıkaracağım ve iyi bir gece uykusu çekeceğim.
Karev is pissed because I'm giving a really sick baby a chance at a miracle.
Karev kızdı çünkü çok hasta bir bebeğe mucize şansı verdim.
I'm gonna drop you at a meeting.
Hayır dostum. Seni toplantıya bırakacağım.
Which is what I should've done at the time.
Bu yüzden bunu zamanında yapmalıydım.
Come on, I'm bad at it.
- İnandırıcı olmaz.
I'm getting held up at the corporate level.
Kendim mi arayayım?
- I'm handing it off to you. - Ugh. Oh, and you may want to look at this.
Ayrıca bunu görmeyi isteyebilirsin.
At 10 : 00, I'm gonna need you at the SWSMU offices, so meet me at reception in 20 minutes.
Saat 10.00'da SWSMU'da olmalıyız, o yüzden 20 dakika sonra benimle resepsiyonda buluş.
And I'm gonna need you at the SWSMU this morning.
Bu arada yarın SWSMU ile görüşmek için sen de gelmelisin.
- I never diverged once from it at all.
- Hiç kimseyi ayırmadım.
I've shopped at BMI, but that's about it.
BMI'dan alışveriş yaptım ama o kadar.
Okay, I'm looking at you.
Pekala işte bakıyorum.
He said he had a witness who swore that I was down at a flea market, selling the shoes.
Çaldıklarımı karaborsada sattığıma dair şahitler olduğunu söyledi. - Öyle bir şey yaptın mı?
Tim's flight was delayed, so I spent a little time with him at the airport.
Tim'in uçağı rötar yaptı ben de havaalanında biraz onunla takıldım.
So, I calculated that you wouldn't be angry at me...
Ben de bana kızgın olmazsın diye hesapladım.
I-I'm so sorry to bother you at work...
İş yerinde rahatsız ettiğim için kusura bakma...
Toby has a shot at saving a man who is bleeding to death in the middle of the desert, but I don't know if there's a cure for what you have.
Toby çölün ortasında, ölümcül kanaması olan bir adamı kurtarmaya çalışıyor ama sana bir tedavi var mı bilmiyorum.
Hey, roomie, you might hear that I yelled at you a lot when you were dead.
Ev arkadaşım, ölüyken sana fazlaca çemkirdiğimi duymuş olabilirsin.
Well, I'm sure she's mad at me for disappearing, but you know, when opportunity arises, you just have to reach out and grab it.
Pekâlâ, ortadan kaybolduğum için bana kızgındır eminim, ama bilirsiniz fırsat çıktığında uzanıp almak zorundasınızdır.
Remember when I worked at a graphic design firm when you were 12? Mm-hmm.
Sen 12 yaşındayken bir grafik tasarım firmasında çalıştığımı hatırlıyor musun?
I started hanging out at circus bars until we met.
Tanışana kadar sirk barlarında takılmaya başladım.
I haven't washed it since we stopped to take pictures at Smokey-Top,
Smokey-Top'ta fotoğraf çekmek için durduğumuzdan beri yıkamamıştım.
Yeah. I just... I worked at the mall, and it seemed easier to just go talk to some friends.
Evet, önceden AVM'de çalışmıştım gidip birkaç arkadaşla konuşayım dedim.
Barbara, I was a name partner at the town's biggest firm.
- Barbara köklü bir şirkette ortaktım ben.
Yes, and I'm a name partner at this firm.
- Ben de bu şirketin ortağıyım.
I'm not mad at that. Yeah.
- Buna hayır diyemem.
No, I'm looking for someone to share a milkshake at Scooter's Frozen Custard.
Scooter's Frozen Custard'dan aldığım milkshakeimi paylaşacağım birini arıyorum.
I did not think that I was an emotional person, but look at me.
Duygusal biri olduğumu sanmazdım ama şu halime bakın.
I do have some sway at the DOJ, and I think you'll find that I'm a pretty tough foe.
Bakanlıkta güçlü bağlantılarım var, beni karşına almak istemezsin.
I was shopping at Trader Joe's when Elsbeth heard my last name and we started talking.
Trader Joe'da alışveriş yaparken Elsbeth soyadımı duymuş, biraz sohbet ettik.
I'm dating one of the lawyers at the plaintiff's firm.
- Davacı tarafın avukatlarından biriyle görüşüyorum.
Just so I'm clear, I never win at anything.
Önce şunu söyleyeyim genelde kazanna taraf olmam.
I'm bad at this, Adrian.
- Tahmin etmekte kötüyüm Adrian.
I have somebody down at County.
- Adliyede tanıdığım biri var.
I'm not sure how you could have seen your Uncle Jax at your house at 4 : 00 p.m. when you were at a doctor's appointment at 3 : 00 p.m.
Saat üçte doktordayken saat dörtte amcan Jax'i evde nasıl gördün bilemiyorum.
- I think we should take a break. - For lunch at this point.
Bu noktada öğle arası verme zamanı geldi sanırım.
Theroux's been kicked off the force, but we've got a six million dollar civil suit in the works. No, I'm not doing that.
Theroux's teşkilattan atıldı ama elimizde 6 milyon dolarlık bir dava var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]