English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I am going to

I am going to translate Turkish

10,669 parallel translation
I am going to continue on to my room now.
Odama yürümeye devam edeceğim.
I should've never let you near her. I am going to church.
Asla onun yanına gitmene izin vermemeliydim.
I am going to charge you all.
Hepinizden parasını alacağım.
I am going to kill you! I am going to kill you!
Öldüreceğim seni, öldüreceğim!
And I am going to push my abilities to the limit.
Yeteneklerimin sınırlarını zorlayacağım.
I am going to Croatia tomorrow.
Yarın Hırvatistan'a gidiyorum.
- Because I am going to nit him.
- Çünkü onu döveceğim.
And I am going to cash you in.
Ben de seni nakite çevireceğim.
I am going to do the right thing.
Doğru şeyi yapacağım.
I am going to ask Salman Khan to come and punch aunt.
Salman Khan abime gidip teyzemi dövmesini isteyeceğim.
When I am able to see, I am going to punch you like Salman.
Görmeye başladığım zaman, seni Salman gibi yumruklayacağım.
I am going to die.
Öleceğim.
When I grow up, I am going to make a house whose walls will be made of gewar.
Büyüdüğümde duvarları Gewar'dan ( tatlı ) bir ev yapacağım.
I think I am going to die.
Sanırım öleceğim.
I am going to walk this world.
Tüm dünyayı yürüyeceğim.
But in the meantime, I am going to bed.
O zamana kadar yatacağım.
I am going to Russia.
Ben de Rusya'ya gidiyorum.
I am going to make you suffer.
Size acı çektireceğim.
I am going to ask you a question - answer quickly!
Sana bir soru soracağım hemen cevap ver!
I am going to jam your windpipe full of your own testicles.
Soluk borunu kendi testislerinle dolduracağım.
I am going to the Dominican Republic.
- Dominik Cumhuriyeti'ne gidiyorum.
Against my chief officer's financial advice I am going to give you a window.
Ş ž irketin finans müdürüne tekrardan sana zaman tanımasını söyleyeceğim.
Mr Sood, I believe in you and I am going to fight hard, but I need you to meet me halfway.
Bay Sood size güveniyorum ve çok mücadele edeceğim ama benimle uzlaşmalısınız.
I am going to pretend that you didn't just say that.
Hiç söylememişsin gibi davranacağım.
I believe I am going to like it here.
Sanırım burayı seveceğim.
So, look, I am going to need to talk to your people and take a look at the files.
Adamlarınla konuşup dosyalara bakmam gerek.
I am going to tail you every day until you're in cuffs.
Kelepçelenene kadar seni her gün izleyeceğim.
Um, I was just thinking about you, and I wanted to let you know how proud I am of you for, you know, facing your fears, and getting out there and going to your brother's funeral.
Az önce seni düşünüyordum ve korkularınla yüzleştiğin için seninle ne kadar gurur duyduğumu bilmeni istiyorum. Oradan çıkıp ağabeyinin cenazesine geleceğin için de.
I thought we could do it in one day, but I am never not going to be coming out, am I?
Bir günde yapabileceğimizi sanmıştım. Ama hiçbir zaman son bulmayacak, değil mi?
I am not going to put a mid-level staffer with zero clearance on my secure line with the Secretary of State during a crisis to relay a message that has not been verified as authentic.
Orta seviye bir memura, krizin tam ortasında onaylanmamış bir mesajı Dışişleri bakanına iletebilmesi için güvenli hattımı kullandırtmayacağım.
When am I going to be released, sir?
Ne zaman serbest kalacağım, efendim?
Am I going to school?
- Okula gidecek miyim?
What am I going to do?
Ne yapacağım?
I am not going to argue.
Seninle tartışmayacağım.
You ruined her life. I am not going to let you ruin her afterlife.
Hayatını zaten mahvettin ve sonraki hayatını da mahvetmene izin vermeyeceğim.
And I'm not just going to stick my head in the sand and let it happen to somebody else because I am scared.
Sirf korkuyorum diye kafami kuma gomüp digerlerine de ayni şeyi yapmalarina izin vermeyecegim.
- What am I going to say?
- Ne demem gerekiyor?
I am not going to get under the table. Frankie?
Masanın altına falan girmeyeceğim.
And if anyone is going to make that phone call, I am.
O telefonu açacak biri varsa o benim.
I am not going to Spain.
İspanya'ya gitmiyorum.
If I am right about all of this, and you tell him what's been going on, I'll never be able to get my dad out of prison.
Eğer dediklerimin hepsinde haklıysam ve sen gidip ona her şeyi anlatırsan babamı asla hapishaneden çıkartamam.
Okay, I am feeling flush, we're going to a bar mitzvah,
Heyecan yaptım. Yaş gününe gidiyoruz.
I am going to kill you. "
"Ona bir daha vurursan seni gebertirim." dedim.
How am I going to go to school and work and take care of my baby?
Tüm bu çalışmayı, bebeği ve okulu aynı anda nasıl yapacağım?
But I am seriously going to review this because... there's something about you.
Ama ciddi olarak bunu göz önüne alıyorum çünkü sende bir şeyler var biliyorum.
I am not going to be called Bebop, got me?
Beni Bebop diye çağırma, anladın mı?
Are you going to shut your mouth or am I shutting it for you?
Çeneni kapatacak mısın yoksa seni ben susturayım mı?
I am sorry for how much you lost, but this baby isn't going to die today, okay?
Kaybettiklerin için üzgünüm ama bu bebeğin ölmesine izin vermeyeceğim tamam mı?
I'm going to go upstairs because if I don't get a good soak in at night, I am basically useless in the morning.
Yukarı çıkıyorum. Gece iyice ıslanmazsam sabaha bir halta yaramıyorum.
I am a third generation Emily, contacting you from 227 years into your future and I would like you to know that everything is going well in the transfer and cloning process, with very few signs of mentäl detariaration.
Ben üçüncü kuşak Emily'im. Seninle 227 yıl sonraki gelecekten temasa geçiyorum. Birkaç zihinsel bozulma belirtisi dışında aktarma ve klonlama işleminde her şeyin yolunda gittiğini bilmeni isterim.
What am I going to do with you?
Seninle ne yapacağım ben?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]