English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I am not leaving

I am not leaving translate Turkish

342 parallel translation
I am not leaving.
Gitmiyorum.
David, I am not leaving today.
David, bugün gitmiyorum.
I paid for the berth and I am not leaving.
Yatak ücretini ödedim ve çıkmıyorum.
I am not leaving here till I talk to heavenly or see her.
Bekle. - Bekle. Neredesin?
I am not leaving without you and Paul.
Sen ve Paul olmadan bende gitmiyorum.
I am not leaving until I know!
Öğrenene kadar gitmiyorum dedim!
But i told them i am not leaving johnny. - study become a big man.
- Ama onlara johnny'i terk etmeyeceğimi söyledim. - Okuyup büyük adam olmalısın.
I am not leaving any place. - Sharon.
Ben bu gece hiçbir yere gitmiyorum.
I am not leaving here without Carol Anne.
Carol Anne olmadan bir yere gitmem.
I am not leaving this country without Kolya.
Kolya'sız bu ülkeden gitmiyorum.
I am not leaving here without a discount. "
Hepsi bu.
I am not leaving yet.
Buradan hiçbir yere gitmiyorum.
- I am not leaving you.
- Seni bırakmam.
Maria, I am not leaving.
- Gitmiyorum.
I am not leaving! I'm willing to work this out. I'm not leaving.
Bu sorunu çözmek istiyorum, gitmiyorum.
Uh, gentlemen, I am not leaving without my elephant.
Beyler, filim olmadan hiçbir yere gitmiyorum.
- I am not leaving.
- Gidiyorum.
Till I have you for lifetime's sakes, I am not leaving
Ve senle bir ömre sahip olana kadar, hiçbir yere gitmeyeceğim.
In spite of that I am not leaving until we've had some sort of a breakthrough!
Ancak bu yaptığına rağmen seninle uzlaşmaya varmadıkça buradan asla gitmeyeceğim.
- I am not leaving the dog.
- Hayır.
I am not leaving my house.
Evimi satmıyorum.
I am not leaving here.
Buradan gitmiyorum.
I am not leaving.
Ayrılmıyorum.
I am not leaving you here... so you can do more harm than you've already caused.
Şimdiye dek sebep olduğun zarardan daha fazlasına sebep olman için seni burada bırakamam.
I am not leaving my husband.
Kocamı bırakmıyorum.
I am not leaving you out here.
Seni burada bırakmam, dostum.
- I am not leaving. Neither is Delenn.
Delenn de, ben de kalıyoruz.
- You damn well better explain because I am not leaving here until you do.
— Çok güzel açıklarsın Çünkü sen bir şeyler anlatana kadar hiç bir yere gitmiyorum.
I am not leaving here until you call that plane back.
Sen uçağı geri çağırana kadar buradan gitmiyorum.
Well, I am not leaving her.
İyi, onu bırakmıyorum.
I said I am not leaving her, Teal'c!
Onu bırakmam dedim, Teal'c!
- I am not leaving you here!
- Seni burada bırakmam!
I am not leaving him here.
Onu burada bırakmam.
I am not leaving without you.
Sen olmadan gitmiyorum.
Andie, in the light of the day, you can psychoanalyse me all you want but I am not leaving you alone with this guy.
Andie, gündüz vakti beni, istediğin şekilde psikanaliz edebilirsin ama seni bu adamla yalnız bırakmayacağım.
I am the captain of this ship and I am not leaving anyone on this rock with those fucking things, even if it means...
Ben bu geminin kaptanıyım ve kimseyi bu lânet olası yaratıklarla beraber bu lânet kayada bırakmıyorum. Eğer bu öleceğim...
I am not leaving until you give me my husband back.
Kocamı almadan hiçbir yere gitmiyorum.
I am not leaving, Daniel Jackson.
Daniel Jackson, ben gelmiyorum.
- I am not leaving.
- Bunu yapmayacağım.
I am not leaving yet, I have unfinished business.
Gitmek için acele etmiyorum. Halledecek bir işim var.
I am not leaving the store to anyone.
Ben dükkanı kimseye bırakmıyorum.
Although I am going to Hollywood next week to make a film, do not think for a moment that I am leaving you.
Haftaya bir film için Hollywood'a gidiyor olsam da.. .. bir an bile sizi terkettiğimi aklınıza getirmeyin.
Gentlemen, with the regiment leaving for a winter campaign in the morning, and the women and children being sent to Fort Bliss, I am sure you have many arduous and difficult tasks to perform. Please do not let me keep you from them.
Beyler, alay bu sabah, kışın olacak çatışma için yola çıkacakken, kadın ve çocuklar Fort Bliss'e gönderilmek üzereyken, eminim yerine getirmeniz gereken hayli zorlu işleriniz vardır, lütfen sizi işinizden alıkoymama izin vermeyin.
- Why am I not leaving to Tobruk?
- Ben neden Tobruk'a uçmuyorum?
- No.No, I am traveling but I'm not leaving London.
- Hayır. Hayır, ben gidiyorum fakat Londra'dan ayrılmıyorum.
I'm not saying that, but what the fuck am I to think, leaving like that without telling anybody?
Güvenlik riski olduğunu söylemiyorum ama ne halt düşünmem gerekiyordu? Kimseye söylemeden bırakıp gidiyorsun.
Aunty, tell him not to come down, I am leaving
Teyze söyle ona inmesin, ben gidiyorum.
I am not leaving!
Hiç bir yere gitmiyorum.
But what I am leaving with you, Carlo... is that not also... our joint creation?
Fakat seninle birlikte bıraktığım da Carlo, bir nevi bizim ortak eserimiz değil mi?
I'm not leaving this world, am I? "
Ben dünyadan tamamen ayrıImıyorum ya, değil mi?
I'm not thinking of leaving, I am leaving.
Ayrılmayı düşünmüyorum. Ayrılıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]