English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I know him

I know him translate Turkish

24,085 parallel translation
Y'know, I know him.
Tanıyorum adamı.
I know him.
Tanıyorum onu.
I know him.
- Onu tanıyorum.
But I-I didn't really... know him.
Ama aslında tanımıyormuşum.
If I had told him, he'd kill you. And you know that.
Bunları söylemiş olsam seni öldürürdü, bunu biliyorsun.
I didn't know him all that well.
Pek tanımazdım onu.
Do you know, I don't think I want to talk about him after all.
Onun hakkında pek konuşmak istemiyorum aslında.
I don't know, he doesn't know, but it seemed very important to him.
Bilmiyorum, o da bilmiyor ama onun için çok mühim bir konu bu.
I know what your people have done to him.
Ekibinin ona ne yaptığını biliyorum.
You know, Reg, I can't help it if someone on the crew or the whole crew did this to him.
Biliyorsun Reg, bunu tüm ekip ya da tek bir kişi yapmış olsa da elimden bir şey gelmez.
I know exactly where to look for him.
Onu nerede arayacağımızı biliyorum.
Look, I don't know what I did to that guy to upset him so bad.
Bak, o adamı bu kadar üzecek kadar ne yaptığımı bilmiyorum.
I don't know if he saw anything, but he must know something or else Marco wouldn't be trying to get him immunity.
Bir şey gördü mü bilmiyorum ama kesin bir şeyler biliyor yoksa Marco ona dokunulmazlık sağlamaya çalışmazdı.
Do you know where I could find him?
Nerede bulabileceğimi biliyor musun?
Did he mention everything I know, I learned from him?
Bildiğim her şeyi ondan öğrendiğimi söyledi mi?
Yeah, no, I know that he's been running our fan site for years, and no one's ever met him or seen a picture of him.
Evet, biliyorum. Yıllardır fan sitemizi yönetiyor ama kimse onunla tanışmadı ya da resmini görmedi. - İlginç.
'Cause I can tell him you changed your mind, you know?
Çünkü ona fikrini değiştirdiğini söyleyebilirim.
I'll know more when I see him.
Görüşünce öğreneceğim.
I do think about him sometimes, but, you know, he's moved on, so why can't I let anybody else in, settle down, be normal?
Bazen onu çok düşünüyorum ama yoluna devam etti. Neden kimsenin yaklaşmasına izin vermiyorum? Neden durgunlaşıp normal biri olamıyorum?
Oh! You know what? I think the shape of the object might have cost him a few points in that department.
Objenin şekli yüzünden birkaç puan kaybettiler sanırım.
I don't know you, but... perhaps you know what it is like to love someone with every atom in your body, to be so intertwined with him for most of your life.
Seni tanımıyorum ama belki de birini sevmenin nasıl bir şey olduğunu biliyorsundur. Hem de vücudunun her zerresiyle. Hayatın boyunca o kişiye bağlı olmanın ne olduğunu biliyorsundur.
I don't know him, brother.
Onu tanımıyorum, kardeşim.
I know how to handle him. Just please, wait.
Onunla nasıl baş edeceğimi biliyorum.
I know you're gonna love him.
Onu seveceğine eminim.
- I came to let you know that I dropped him off, and, um, he looks as good as he could look.
- Mike'ı bıraktığımı söylemeye geldim ve olabildiğince iyi gözüküyordu.
And I can't stop thinking about him, and I'm not gonna be able to sleep unless I know that he's gonna be okay.
Aklımdan bir türlü çıkaramıyorum eğer iyi olduğunu öğrenemezsem uyuyabileceğimi sanmıyorum.
- I know. I just wish I could see him.
Keşke onu görebilseydim.
No. But the better i get to know him, the more he surprises me.
Hayır ama onu yakından tanıdıkça beni daha çok şaşırtıyor.
And I know what you're thinking, but I didn't go home with him.
Ne düşündüğünüzü biliyorum ama onunla eve gitmedim.
I mean, I know I should have checked on him sooner.
Yani, biliyorum, onu daha önce kontrol etmeliydim.
You know, I left him with my mother and our neighbor.
- Onu annem ve komşumuzla bıraktım.
- I don't know him. All I know is that he came between me and my son.
Tek bildiğim oğlumla arama girmiş olduğu.
How do you know? I've had him under surveillance.
Onun gözetimi altında yaşadım.
I know because I gave it to him.
Biliyorum çünkü kitabı ona ben verdim.
Yeah, I think he wants me to be the one to push him to retire, but I know it's got to be his decision.
Evet, sanırım onu emekliliğe zorlamamı istiyor, ama bu onun kararı olmalı.
All I know is that I went to go and see him, they said he got into a fight, and then they wouldn't let me in.
Tek bildiğim onu görmeye gittim ama kavgaya karıştığı için girmeme izin vermediler.
And for all I know, he sent you to help him. You don't know what you're talking about...
Bildiğim bir şey varsa o da seni ona yardım etmek için gönderdiği.
Bobo will know I betrayed him.
Bobo ihanetimi anlar.
For Ben, I did it for Ben. You know what, I always knew that you liked him and you just couldn't wait to swoop in, could ya?
Ondan hoşlandığını hep biliyordum ama bekleyemedin, değil mi?
Do you know where I can find him?
- Onu nerede bulacağımı biliyor musun?
I told him to let me know how it goes, so I'm just waiting for a text.
Nasıl gittiğini haber vermesini istedim. Mesaj atmasını bekliyorum.
I don't know if you want to go in, give him a call or something.
İstersen içeri gelip onu arayabilirsin.
People around here kind of hate him, but, I don't know, I think he's really funny.
Buradaki insanlar ondan bir nevi nefret ederler, fakat, bilmiyorum, Bence gerçekten komik ve eğlenceli birisi.
You know, something odd did happen when I walked him out to the parking lot.
Biliyor musunuz, tuhaf bir şey oldu Park alanında yanından yürüyüp geçerken.
Now, tell me how dangerous it was for you to take him out in public,'cause I know that you knew.
Şimdi, Söyle bana onu dışarı halkın arasına çıkarmak hem o hem de senin için ne kadar tehlikeliydi? Çünkü bunu bildiğini biliyorum.
About that, I can't look into Cook because I don't know who his friends are and I don't want to tip him off that we found his hidden treasure.
Şu meseleye gelince, Cook'u araştıramıyorum çünkü kimle arkadaşlık ettiğini bilmiyorum ve gizli hazineyi bulmamız hakkında...
I felt him, I would know if anything happened to him.
Onu hissettim, bir şey olmuş olsa bunu bilirdim.
I don't know how to stop him.
Onu nasıl durduracağımı bilmiyorum.
I just don't know him anymore.
Artık onu tanıyamıyorum.
- I don't know. Let me ask him.
Bilmiyorum, durun bir sorayım.
I don't know, Mom, why don't you ask him?
- Nereden bileyim kendisine sorsana?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]