English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I know that voice

I know that voice translate Turkish

245 parallel translation
I know that voice.
Bu sesi tanıyorum.
- I know that voice.
- Bu sesi tanıyorum.
I know that voice.
Bunu anlamadım.
I think I know that voice, but I can't place him.
Bu sesi sanki tanıyorum gibi, ama nerden çıkaramadım.
- I know that voice from someplace.
Ben bu sesi bir yerlerden tanıyorum.
I know that voice.
Ben o sesi tanıyorum.
I know that voice.
Bu sesi tanırım.
I know that voice though, at least I think I do.
Bu sesi tanıyorum, en azından tahmin edebiliyorum.
I know you, Lumpy. I know that voice.
O sesi tanıyorum.
I know that voice!
Bu sesi tanıyorum.
- I know that voice.
Bu sesi tanıyorum.
- I know that voice anywhere.
- Bu sesi bir yerden tanıyorum.
I know that voice!
Bu sesi tanıyorum!
I know that voice.
Bu sesi biliyorum.
I think I know that voice.
Galiba bu sesi tanıyorum.
I know that voice..
Bu sesi tanıyorum...
I alone decided that this abominable affair should see the light so that France might at last know all and voice her opinion.
Ben kendim, bu tiksinç vaka gün yüzüne çıksın tüm Fransa bilsin, duysun istedim.
If I didn't know your voice, I'd have sworn I said that.
Sesini tanımasam bunu benim söylediğime yemin edebilirdim.
I know that you are here, and your voice is known to me.
Buradasın, biliyorum, sesin tanıdık geliyor bana.
I'd know that voice anywhere.
Sesinizi her zaman tanırım.
I know flattery don't mean much to a talented person like you, but when you sang that inspiring song "Beulah Land", it made me realise that music is the voice of love.
Övgünün sizin gibi yetenekli biri için pek anlamı olmadığını biliyorum, ama o ilham verici "Vaat edilen Topraklar" ı söylediğinizde, müziğin aşkı sesi olduğunun farkına vardım.
That's a voice I'd know anywhere.
Bu sesi her yerde tanırım.
If you could, if you could tell me that I can run your voice over while this music is playing what the music is saying, kind of, you know, what that's about.
Yani eğer istersen, isteseydin, sesini müziğin üzerine koyabilirim. Müziğe göre uydurabilirim. Anla işte, demek istediğim bu.
( man ) General Eisenhower made it clear quite early that he wanted to build up confidence, not only in what we could do as forecasters, and I in particular for him personally, but he wanted to know what reliance he could put on the very words I used and the tone of voice I used.
General Eisenhower çok önceden ona kişisel olarak bildirdiğimiz tahminlere meteoroloji uzmanları olarak bizim ve benim kullandığımız kelimelerden ve ses tonumuzdan yola çıkarak bu tahminlerin doğruluğuna ne derece güvenebileceğinden emin olmak istiyordu.
That voice always gets'em, too- - you know, when I said, "Waiter, dear," with the heavy voice, and the reason I call'em "dear," otherwise they spit in your drink.
Bu laf hep işe yarar tok bir sesle "Garson, bakar mısın lütfen" dediğimde "lütfen" den dolayı ilgilenirler, aksi takdirde içkine tükürüyorlar.
I know you! I remember that voice.
Bu sesi hatırlıyorum.
( in normal voice ) I know that because
Uçakta gezip herkese bunu söylüyordu.
I do not know what it is about you that closes and opens ; only something in me understands the voice of your eyes is deeper than all roses.
Bilmem nedir bu sendeki bir açan bir kapayan Yalnız kalbim anlar gözlerini Bütün güllerden derin olan
I know my father wouldn't necessarily say that the voice of the public is the voice of God, but he did feel very much that the voice of the people is a rational voice and should be heard.
Bu zafer karşısında iş dünyası Amerika'da ipleri yeniden ele almak için karşı saldırıya geçti. Savaşın merkezinde Edward Bernays ve kendi icat ettiği halkla ilişkiler mesleği olacaktı.
Now that I know that you're listening to my voice, I can't think of anything to say.
Şimdi sesimi dinlediğini biliyorum ya, söyleyecek bir şey düşünemiyorum.
Danny, do you think I would marry someone so stupid that doesn't know the real voice from a taped one?
Sence gerçek sesle teypteki sesi ayıramaz mı?
I would know that voice anywhere.
Bu sesi her yerde tanırım.
Listen to the sound of my voice and you'II know that I mean you no harm.
Sesimi dinleyin size zarar vermeyeceğimi anlayacaksınız.
Anyway, Chakotay looked at me... I didn't know him very well yet... and all he said in that damned soft voice of his was... that I'd hurt him.
Bir şekilde, Chakotay bana baktı- - o zamanlar onu yeterince tanımıyordum- - ve lanet olası o yumuşak sesiyle, bana sadece, onu çok incittiğimi söyledi.
You know I can't resist that beautiful voice.
Biliyorsun ki o güzel sesine dayanamıyorum.
I'd know that voice anywhere.
O sesi nerede duysam tanırım.
I want both parties to know That a child of Danny's age is old enough to have a voice in determining which parent he would be better off living with
Her iki tarafında bilmesini istiyorum ki, Danny'nin yaşında bir çocuk hangi ebeveyni ile kalmanın daha iyi olacağını tercih edebilecek yaştadır.
I know my father wouldn't necessarily say that the voice of the public is the voice of God, but he did feel very much that the voice of the people is a rational voice and should be heard.
Biliyorum,... babam illa ki halkın sesi Tanrı'nın sesidir diye düşünmezdi. Ama insanların... sesinin rasyonel bir ses olduğunu, dinlenmesi gerektiğini içten hissederdi.
I'd know that drunken voice anywhere.
Eski kocam... O sarhoş sesi nerde olsa tanırım.
Hey. I know that voice.
- Hey. Ben bu sesi tanıyorum.
I know that one honest voice can be louder than a crowd.
Biliyorum ki bir dürüst ses toplumun sesinden daha kuvvetli olabilir.
I know that if we lose our voice... or if we let those who speak on our behalf... compromise our voice... then, this country... this country is in for a really bad haircut.
Biliyorum ki eğer sesimizi kaybedersek veya adımıza konuşanlarla uyuşmasak da yerimize konuşmalarına izin verirsek o zaman bu ülkenin... saçı gerçekten kötü kesilmiş... o zaman konuş Amerika.
And, Joey you are the most decent person I know and you have incredible eyes and the sexiest voice, and a smile that breaks my heart and if I'm gonna be a writer I need someone like that around.
Joey, sen tanıdığım en iyi insansın. İnanılmaz gözlerin, saçların var, duyduğum en seksi sese sahipsin ve gülümsemen kalbimi kırıyor. Yazar olacaksam, çevremde böyle biri olması gerekiyor.
I know the bandages might look a little scary, but he's still just your dad underneath... and I know that he would love to hear your voice.
Biliyorum, bandajlar biraz ürkütücü... ama onların altındaki senin baban. Sesini duyunca çok sevineceğini de biliyorum.
If everyone wants to know so bad that I'm all right I'll take out an ad in The Voice.
Madem bu kadar merak ediliyor, o zaman iyi olduğumu sözlü olarak ilan ediyorum.
His name, it's Seth. I'm doing that thing where I pretend I don't and I have to use a lot of descriptive insults to give voice to my inner pain. I know.
Onun adı, Seth.
I know that's nearly impossible for you, but if I hear the sound of your voice right now, I can't be responsible for my actions.
Bunun senin için neredeyse imkansız olduğunu biliyorum ama senin sesinin çıktığını duyarsam eğer yapacaklarımdan sorumlu olmayacağım.
And I'm sorry if I'm raising my voice now, but you know that's her Achilles heel, emotionally.
Sesimi yükseltiyorsam özür dilerim, ama bu konuda onun çok hassas olduğunu biliyorsun.
I know that there's another voice beside mine.
Biliyorum ki benimkinin dışında bir ses daha var.
I know how important that voice can be.
O sesin ne kadar önemli olabileceğini biliyorum.
I don't know, but it could swear... that was Lex's voice in the background.
Bilmem ama, arkadan gelen Lex'in sesiydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]