English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I know you're upset

I know you're upset translate Turkish

746 parallel translation
Don't get upset I know you You're not crazy
Sinirlenme. Seni bilirim, kafadan biri değilsin.
You're upset because you know I haven't much longer to live.
Üzgünsün çünkü fazla yaşamayacağımı biliyorsun.
Look, both of you, I know we're all upset and all that... but don't let's say anything we'll be sorry for later.
ikiniz de bana bakın, Hepimiz alt üst olduk ve hepsi bu... ama lütfen daha sonra pişman olacağımız sözler söylemeyelim.
I know you're upset now... but when you think about it, you'll realize it's the thing to do.
Şimdi üzgün olduğunu biliyorum... ama bunu düşündükten sonra iyi bir fikir olduğunu anlayacaksın.
Please, I know you're upset.
Lütfen, keyfinizin kaçtığını biliyorum.
I know why you're upset.
Neden üzgün olduğunu anlıyorum.
I don't know why you're upset about a little bird on my back.
Sırtımdaki küçük bir kuşa neden bu kadar kızdığınızı anlayamıyorum.
- Look, I know you're upset.
- Bak, Üzgün olduğunu biliyorum.
I know you're upset, too.
Sen de üzgünsün biliyorum.
Now listen Jess, I know you're are upset.
Dinle, Jess, biliyorum su an sirasi degil, ama sana birsey soylemem lazim.
Oh, I know you're upset by Daniel's death, as we all have been.
Daniel'ın ölümüne üzüldün. Hepimiz üzüldük.
Gillian, I know you're upset, but it's silly.
Gillian, biliyorum üzgünsün ama bu anlamsız.
I don't know what you're so upset about.
Ne diye bu kadar üzgünsün bilmiyorum.
Karen, I'm not saying this to upset you... but you ought to know they're saying that you did it.
Karen, bunu seni üzmek için söylemiyorum ama bunu senin yaptığını söylüyorlar.
Mrs. MacDonald, I know you're upset.
Bn. MacDonald, üzgün olduğunuzu biliyorum.
I know you're upset about your sister.
Kız kardeşinden dolayı üzüntülü olduğunu biliyorum.
I know you're upset and I can appreciate it.
Biliyorum sinirlisin ve bunu anlıyorum.
Now, I know that you're all upset at me, and you don't really understand why I'm doing this, but I will not roll over and die, and I will rest easy, because I sleep the sleep of the righteous.
Hepinizin bana kızdığını biliyorum ve bunu neden yaptığımı bilmediğinizi de biliyorum. Ama kalkıp da pek takmayacağım rahatıma bakacağım ve yatıp uyuyacağım. Çünkü, ben haklıların uykusunda uyuyorum.
I know you're getting upset and you have reason to be, but I am close.
Kızdığınızı biliyorum. Hakkınız da var ama çok yaklaştım.
I know you're all upset by the crisis.
Krizin hepinizi üzdüğünü biliyorum.
Well, I know you're upset, but maybe next time you'll know better than to bet on a high school football game.
Üzgün olduğunuzu biliyorum ama belki gelecek sefere lise futbol maçlarına bahis oynamazsınız.
I know you're upset, but get in line we have everything under control.
Anlıyorum, ama sıraya girin. Herşey kontrolümüz altında.
I know you're upset, but if this is the way it's gonna be, why'd you tell me about the baby?
Kırıldığını biliyorum ama madem böyle yapacaktın neden bana... - hamile olduğunu söyledin?
Allright now Bill, I know you're going to be a little upset about this but I put a voice activated tape recorder underneath your parents'car and a microphone...
Tamam Bill, bu yaptığım hakkında biraz kızacaksın ama Jenny'nin küpesine bir verici ve arabanızın altına sesle aktif olan bir kaydedici yerleştirdim.
Look, baby, I know you're upset, - But...
Bak bebeğim, sinirli olduğunu biliyorum ama yalnızca...
I know that this is not an easy thing, and I know you're upset.
Kolay bir şey olmadığını biliyorum, moralin bozuk.
I know you're upset, soldier, but...
Biliyorum üzgünsün asker ama...
I know you're upset because of what happened with the chimp.
Şempanzeye olanlar yüzünden üzgün olduğunu biliyorum.
I know you're upset.
Üzgün olduğunu biliyorum.
- TV sucks. I know you're upset right now, so I'll pretend you didn't say that!
Şu an kızgın olduğunu biliyorum, ama senin yerinde olsam böyle konuşmazdım!
I know you're upset.
Yıkıldığını biliyorum.
Ana, I know you're upset with me. It shows.
Ana bu durumda üzülen kişi sen değil ben olmalıyım.
I know you're upset about the gun.
Silah yüzünden gergin olduğunu biliyorum.
Now, I know you're upset.
Üzgün olmakta haklısınız.
I know you're upset.
Üzüldüğünü biliyorum.
I know you're upset, Max.
Sinirli olduğunu biliyorum, Max.
I know you're upset.
Kızdığını biliyorum.
Son, I know you're upset because you thought you saw us on TV... saying we didn't want you in our family...
Evlat, bizi kameradan seni sevmediğimizi söylerken gördüğün için üzüldüğünü biliyorum.
I know you're upset, but let's finish the game.
Biliyorum üzgünsün ama oyunu bitirmeliyiz.
- I know you're upset...
- Üzgün olduğunu biliyorum...
I know you're upset about the divorce. - Upset?
Boşanmadan dolayı canının sıkkın olduğunu biliyorum.
Okay, I know you're a little upset.
- Tamam, biraz sinirlendiğini biliyorum.
Sweetheart! I know you're upset...
Tatlım üzgün olduğunu biliyorum...
I know you're upset.
Julia, üzgün olduğunu biliyorum.
Look, I know you're upset.
Kızdığını biliyorum.
Ray I know you're upset with your father... but how can you think about outing Santa?
Ray, babana kızdığını biliyorum ama... Noel Baba'yı açıklamayı nasıl düşünebilirsin?
Look, I know you're upset about Kate leaving but cheer up.
Kate'ın ayrılacağına üzüldüğünüzü biliyorum ama biraz neşelenin.
I know you're upset.
Aman Tanrım!
I know you're upset about the cost of me taking the Concorde over here but I'm hot on Dad's trail.
Concorde'un fiyatı için üzgün olduğunu biliyorum fakat babamın izine çok yakınım.
I KNOW THAT YOU'RE PROBABLY UPSET WITH ME RIGHT NOW,
Evet, tabii.
- Beatrice, I know you're upset... and so am I, but we can't force her to marry someone against her will.
Beatrice, üzgün olduğunu biliyorum... Ben de öyleyim, ama onu isteği dışında biriyle evlenmeye zorlayamayız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]