It has a translate Turkish
16,391 parallel translation
It has a hold on you.
Üzerinde bir etkisi var.
It has a name.
Bir ismi var.
I don't think it has anything to do with you being a vampire.
I bir şey olduğunu sanmıyorum. Eğer vampir olmak ile yapmak.
But it's also unexpected. It has a lot of humor in it, too.
Ayrıca beklenmedik ve epey mizah da barındırıyor.
So our dead Swedish boy has a history of fraud and petty thefts and his name wasn't Anton, it was Tony.
Geçmişi küçük hırsızlıklarla dolu, İsveçli ölü adamımızın adı Anton değil, Tony'imiş.
Orwell has not ID'd him yet, but it's just a matter of time.
Orwell henüz kimlik tespiti yapamadı ama an meselesi.
My son, I can barely believe it, has reached this most important of milestones in a young boy's life.
İnanmakta zorlanıyoru oğlum, küçük bir çoçuğun hayatındaki önemli bir mihenk taşına ulaştı.
Okay, I'm done with this sweet rice water that has a pine nut floating in it.
Pekâlâ, içinde bir çamfıstığı yüzen bu şekerli pirinç suyunu bitirdim.
We need to send a message, it has to be done.
Bunun olması için de, bir mesaj vermeliyiz.
It's a supernatural tree that has to want to be found in order for you to see it?
Görmen için bulunmak istemesi gereken doğaüstü bir ağaç mı?
It also has a rather personal connection to our family.
Ayrıca ailemizle de oldukça özel bir bağlantısı var.
It has to be a full moon.
Dolunayda olmak zorunda.
Like it has to be a really strong signal.
Yani çok güçlü bir sinyal olmalı.
It has red fur, black fur, cloven hooves, a stripe down its back.
Kırmızı kürkü, siyah kürkü ayrık toynakları ve sırtında bir şerit varmış.
If either of you has a problem with it, you know where the door is.
Eğer bu kararımla bir sorununuz varsa kapının nerede olduğunu biliyorsunuz.
Without it, I'm just a wannabe fashion designer who lives at home with her foster dad, so up to now, everyone I've gone up against with mystical powers has had some sort of totem like mine.
Kolyem olmadan moda tasarımcısı olmak isteyen evinde üvey babasıyla yaşayan biri olurdum. Bugüne kadar karşılaştığım mistik güçleri olan herkesin benimki gibi bir totemi vardı.
If Damien Darhk has you in is gunsights, it might not be a good idea to show yourself in the open.
Damien Darhk adamlarını seni öldürmesi için yolladıysa, ortaya çıkmak... -... iyi bir fikir olmayabilir.
It turns out your friend, my new friend, Mr. Amar has a soft spot for his only surviving relative, a grandmother in Monument Point.
Meğer dostunuz, benim de yeni dostum Bay Amar'ın ölmeyen tek akrabasına karşı bir zayıf noktası varmış.
Darhk has a similar idol. It gives him his power. Uh-uh.
- Ona güçlerini bu mu veriyor?
Humanity is feckless, and I wanted to cleanse it of a millennia worth of rot it has been infected by, and I will do it!
İnsanlık değersiz. Ve ben bin yıldır insanlık yüzünden çürüyen dünyayı temizlemek istedim. Temizleyeceğim de!
There has to be a way off. There's a plane east end of the island, and it's far.
Kapalı bir yol olmak zorunda.
It would seem that Mr. Darhk has a counter-hacker in his employ.
Bay Darhk'ın çalıştırdığı bir bilgisayar korsanı var sanırım.
If this train slows to less than 50 miles an hour, then Sandra Bullock has to marry a neo-Nazi and act like she didn't know about it, and then overcompensate by adopting a black kid. Aah!
Bu tren saatte 80 km / h'den yavaş giderse sonra Sandra Bullock bir Neo-Nazi ile evlenmek zorunda kalır ve konudan bihabermiş gibi davranıp, bunu telafi etmek için siyahî bir çocuğu evlat edinir.
- Has it really been a week? - Mm-hmm.
Cidden bir hafta oldu mu?
It appears a self-destruct code has disabled the ship's temporal navigation system.
Görünüşe göre kendini imha kodu geminin geçici seyir sistemini devre dışı bırakmış.
It has evolved at a remarkable pace while I was away.
Ben yokken olağanüstü bir hızla gelişme gösterdi.
I mean, she has like a glass of wine and then before you know it, she's like five martinis in and she's getting tackled by the Secret Service for trying to kiss Bill Clinton at a restaurant.
O beş Martini gibi ve o tarafından ele almak oluyor. Bir restoranda Bill Clinton öpmek çalıştıkları için gizli servis. Sadece ı.
The mark ii no. 1, being driven by Ken miles and denis hulme is leading, but it has been a battle all along between car no.1 and car no.3, Dan gurney and Ken miles, and the Ferrari being driven by Rodriguez and ginther.
Işareti ii no. 1, Ken miles ve denis hulme tarafından yönetiliyor Liderlik ediyor, ama arasında bir savaş var 1 numaralı otomobil ve 3 numaralı otomobil, Dan gurney ve Ken mili, Ve Ferrari, Rodriguez ve ginther tarafından yönetiliyor.
It seems Mr. Fuller has come into contact with a meteorite with mutagenic properties.
Bay Fuller genetik mutasyona yol açan özellikler barındıran meteorla temas etmiş.
Crane has been helping me through some behavior modification techniques, or as he insists on calling it, "A diet of the mind."
Crane davranış düzeltme teknikleri üzerinde yardımcı oluyor, aslında bunu, Zihin Diyeti olarak adlandırmakta ısrar ediyor.
And now you think the fact that she's a Witness has something to do with it.
Şimdi ise, şahit olmasının bununla bir ilgisi var diye düşünüyorsun.
And can I just say what a pleasure it has been to work with such an absolute professional.
Asıl ben gerçek bir profesyonelle çalıştığımız için onur duydum.
And it seems our benefactor has a little soft spot for you two.
Ve görünüşe göre bağışçımızın size karşı zaafı var.
Because a weapon is a weapon no matter who has it.
Çünkü silah silahtır. Kimin elinde olduğunun bir önemi yok.
Which has a version of the program on it that may or may not be fully functional.
Onlara verdiğim yazılımın versiyonu tam olarak çalışmıyor olabilir.
It has to come from a disinterested third party.
Alakasız 3. bir kişi tarafından gelmeli.
It turns out Emeric Shive has a very high tolerance for doctored champagne.
Anlaşılan Emeric Shive, ilaçlı şampanyaya karşı dayanıklı değilmiş.
And you swear it's never gonna happen to you, and then you find yourself standing there in a tux that you hate when your fiancée calls you to say that the restaurant you booked eight months in advance... eight months... for your rehearsal dinner has a rat problem.
Sonra bir anda kendini nefret ettiği bir smokinin içinde dururken nişanlın sana, 8 ay önce peşin para vererek prova yemeği için ayırttığın lokantada fare sıkıntısı yaşandığını söylerken buluyorsun.
The portrait may not seem like a security feature, but people remember faces, so it has to be just right.
Yüz kısmı pek önemli gelmeyebilir ama insanlar, gördükleri yüzleri hatırlarlar, o yüzden aynısı gibi olmalı.
She has a warrant, and it's not my case anymore.
Arama emri var ve dava artık bende değil.
And Willa, her hair is- - she has this hair- - she'll cry if you comb it, so just wait till you shampoo and put conditioner in it and then it'll be a lot easier.
Willa'nın da saçlarında sorun var. Saçlarını tararsanız ağlar. O yüzden şampuanlayıp saç kremi sürdükten sonra tararsanız çok daha kolay olur.
Yes, of a city state so small that it has no outlet to the sea, and in order to survive, its leader has to make himself as unreachable as a rock star.
Evet, denize kıyısı olmayacak kadar küçük bir şehir devleti. Hayatta kalabilmesi için liderinin bir rock star kadar erişilmez olması gereken bir şehir devleti.
The arrival of the Holy Father has been particularly useful because it at least forced the sides to call a truce.
Kutsal Babamız'ın gelişi çok faydalı oldu. Tarafları en azından ateşkes ilan etmek zorunda bıraktı.
That has a nice ring to it.
Kulağa harika geliyor gerçekten de.
It is said that a Hungarian revolutionist has been visiting this place often.
Macar bir devrimcinin sık sık buraya geldiği konuşuluyormuş.
They said he wasn't there, but every dead body has paperwork, Sheriff, and that paperwork's a matter of public record, and it said he was in the morgue here.
Orada olmadığını söylediler ama her cesedin evrak işleri vardır Şerif. Bu evrak da herkese açıktır. - Yazılana göre de buradaki morgdaymış.
I mean, it has got to be a base.
Bir çeşit üs olmalı.
The art of deception is a natural talent, and your wife has it in spades.
Aldatma sanatı doğal bir yetenek ve karında fazlasıyla var.
And this necklace has special meaning to Magnus Bane as it was a gift from him to his then lover, Camille Belcourt.
Ve bu kolyenin Magnus Bane için özel bir anlamı var. Çünkü sevgilisi Camille Belcourt'a bir hediyeydi.
Over the years, this party has become somewhat of an orgy, and if the school was aware that this was an unsafe environment and did nothing about it, that is a problem.
Yıllar geçtikçe, bu parti bir cümbüşe döndü, okul bunun güvensiz bir ortam olduğunun farkında olduysa ve bu konuda bir şey yapmadıysa, bu bir sorun olur.
It has been a wild five rounds.
Efsanevi bir beş raunt izledik.
it has been a long time 28
it has been a while 26
it has begun 40
it has 378
it hasn't 96
it has been 74
it has nothing to do with you 93
it hasn't happened yet 22
it has happened 17
it hasn't been easy 41
it has been a while 26
it has begun 40
it has 378
it hasn't 96
it has been 74
it has nothing to do with you 93
it hasn't happened yet 22
it has happened 17
it hasn't been easy 41